GÜNÜN YAZILARI

Jimmy Carter’a veda: Kusursuz bir emeklinin huzursuz ölümü

100 yaşındaki ABD eski başkanı Jimmy Carter, Trump’ın ikinci kez ABD başkanı olacağı 2025’i karşılamayı reddetti ve 29 Aralık 2024 günü vefat etti. Oldukça başarısız dört senecik kısa bir başkanlık tecrübesini hayır işleriyle dolu ve Nobel Barış Ödüllü bir emeklilik hayatıyla unutturan Carter’in bugün arkasından ağlayanı, yas tutanı çok. Fakat Jimmy Carter, 2006 yılında İsrail’e “Apartheid” dediği ve Filistin’in işgalini eleştirdiği için kendi partisi tarafından dahi yalnız bırakılmış, ana akım medyada çok ağır bir karalama kampanyasına maruz kalmıştı.

Ortadoğu’nun kalbinde tufan 2: Suriye’de ne oldu, niçin oldu?

Şaşırtıcı biçimde 61 yıllık Baas yönteminin çökmesinde harici faktörün belirleyici rol oynadığını söyleyebiliriz. Harici faktörden kastım Rusya, İran ve Esed’in beklenmedik tutum değişikliğiydi. Bu hafta söz konusu iki ülkenin tutum değişikliğini anlamaya çalışacağız.

“Karamsar” aydınlar çağı: 2025 Türkiyesinde devrimci olan nedir?

Suriye’de 61 yıllık bir rejim on günde yıkılmış ve Devlet’in Kürt meselesinde katı refleksi en yüksek perdeden terk edilmiş, ABD’de Trump döneminin başlamasına sayılı gün kalmışken karamsar aydınlarımız bu süreci basit bir iç politika hamlesi olarak değerlendiriyorlar. Kırılmayı kabullenemiyor ve büyük kırılmalar karşısında ancak çocukların sergilediği bir inkar stratejisine talim ediyorlar. Devrimci dönemler elbette her daim hayırla sonuçlanmaz. 2025’in Türkiye’sinde devrimci olan da bu sayısız ihtimallerin varlığıdır. Mao’nun sözünü karamsar aydınlarımıza hatırlatmakta fayda var: “Gökkubenin altında tam bir keşmekeş var, vaziyet harika!”

CHP neden frene bastı?

CHP o ilk günlerdeki gibi “heveskâr” görüntü vermiyor. Sürece karşı seküler bir muhalefet var; dolayısıyla CHP içinde bazıların aklı bu muhalif damara yatıyor olabilir. Açık olan şu ki, sürece karşı durmak ya da karşı durulmasa da sadra şifa olabilecek bir söz üretmemek CHP’yi zayıflatır.
- Advertisement -

Kürt köyünde Bafra pidesi yiyebilmek

Türkiye bu sorunun çözümü yolunda attığı adımlarla orantılı şekilde demokrasiye doğru hamle yapabilir mi? Meclis’in iki ucundaki partiler birlik ve barış konusunda çözüme yürüyebilir mi? Bu alışılmadık durumun ne gibi getirileri olabilir? Ne olursa olsun, açılım çabasının bu noktaya gelmesi ve siyasetin artık bir çözüm üretmeye karar vermesi umut verici. Çözüm çabasının güçlenmesi, bu ülkenin, yaşadığı zorlukları aşabilecek birikime sahip olduğunu gösteriyor.

En Son Çıkanlar