GÜNÜN YAZILARI

“Erkek mağduriyeti”nde dezenformasyon sefaleti…

Bir çoğumuz geçen hafta ortaya çıkan bir “sansasyonel erkek mağduriyeti” haberi ile Erkekleri Koruma Derneğinin farkına vardık. Sosyal medyada ve daha sonra da çeşitli yayın mecralarında çıkan habere göre, “81 yaşındaki Züftü Şirin nafakasını ödemeyi unuttuğu için ağlayarak cezaevine girdi.” Haber her yerde döndü durdu ama ayrıntıları, olguları öğrenme imkanımız olmadı.

“Çocuklar öldürülmesin, şeker de yiyebilsinler“

Filistin’deki bebekler, çocuklar bildiğimiz anlamda büyümüyor, yetişmiyor. Onlar ruhuyla, bedeniyle, sağlığı, beslenmesi, yaşadıkları ağır travmalarla “ölü çocuklar”. Nâzım Hikmet’ten mülhem “büyümez ölü çocuklar”. Oradaki insani yardım teşkilatlarının yetkilileri, medya aynı cümlede buluşuyor: “Çocukları savaş öldürmezse açlık öldürür.”

Yılın Kişisi Taylor Swift (mi?)

Time Dergisi, 1927’den beri her yıl, son sayısında Yılın Kişisi’ni seçer ve o yıl dünyada en etkili kişi veya kişileri ilan eder. Dergi, “dünya çapında icraatlariyle kitleleri ve olayları etkileyen kişi” payesini bu sene, ABD’li şarkıcı Taylor Swift’e verdi. Taylor Swift her ne kadar popüler kültür için önemli bir figür olsa da, Filistin’de kısa bir zamanda binlerce insanın katledildiği son iki ay ve bu katliamlara karşı durma konusunda öne çıkan insanlar düşünüldüğünde, Time’ın 2023 Yılın Kişisi seçimi, biraz absürt ve isabetsiz kaldı ve doğal olarak pek çok eleştirinin de hedefi oldu.

TÜSİAD Yüksek İstişare Konseyi’nde ne işim vardı?

Yeni Türkiye’nin yeni TÜSİAD’ı, 90’larda MÜSİAD’ın yaptığı gibi tabana yayılan tartışmalar yürütüyor, Anadolu’da toplantılar düzenliyor, kendi dar kabuğundan çıkıp farklı kesimlerden insanlarla temas kuruyor, bu tarz toplantılarda ezbere sıralanan en garanti laflarla da olsa kapsayıcılığı dert ediyor. Sonu merak uyandıran, sürprizli bir hikaye bu.
- Advertisement -

Demokrasi derdinde samimiyet ve kararlılık sorunu: İspanya’nın Üçlü’sü, Türkiye’nin Altılı’sı

Kemal Kılıçdaroğlu’nun iktidar hırsının yoğunluğuna şahit olduktan, Akşener’in “bu bacınıza neler neler ettiler”den ibaret büyük dertlerini dinledikten ve tabii seçim yenilgisinin ardından gelen topluca yere serilme halini gördükten sonra anladık ki bizim Altılı Masa’nın demokrasiye geçiş tecrübesiyle İspanya’da 40 yıl önce yaşanan demokrasiye geçiş tecrübesi arasında büyük bir samimiyet ve kararlılık farkı var. Ünlü romancı Javier Cercas’ın “Bir Anın Anatomisi”nde anlattığı üç siyasetçiyle bizim Altılı Masa’nın altı siyasetçisinin karşılaştırılmasından çıkan ders: Hayal kırıklığı, uğruna mücadele ettiği şeyde samimi ve kararlı olmayanı yıkar, samimi ve kararlı olanı ise sarsar ama yıkamaz.

En Son Çıkanlar