Halkların Demokratik Partisi (HDP) Halklar ve İnançlar Komisyonu İslam Masası, çalışmalarına devam ediyor. “İslam’da Adalet, Emek ve Barış” teması ile bir kampanya başlatan İslam Masası, 23 Ekim’de Ankara’da parti eş genel başkanları, aydınlar ve dinî alimlerin katıldığı bir toplantı düzenledi.
Masanın çalışmalarını, HDP’nin, AK Parti’den koptuğu değerlendirmeleri yapılan muhafazakâr Kürt seçmene olan yaklaşımını, başörtü meselesini, Cem evlerinin bakanlığa bağlanması gibi konuları İslam Masası eş sözcüsü Diba Keskin ile konuştuk.
Van’ın Erciş ilçesinin ilk kadın belediye başkanı olan Keskin 2015 yılının Ekim ayında tutuklanmış ve 2016 yılının Eylül ayında yerine kayyum atanmıştı. Örgüt üyeliği suçlamasından 13 yıl 9 ay hapis cezasına çarptırılan ve 4 yıla yakın bir süre tutuklu kalan Keskin, hakkındaki cezanın bozulmasının ardından 2019 yılının Eylül ayında tahliye edilmişti. Tutuklu kaldığı Sincan Kapalı Kadın Cezaevi’nde ‘Bênder’ isimli Kürtçe bir şiir kitabına imza atan Keskin, HDP’nin Halklar ve İnançlar Komisyonu’nun bünyesinde bulunan İslam Masası’nın sözcülüğünü yapıyor.
Keskin, İslam Masası’nın kuruluş amaçlarını şu sözlerle dile getiriyor:
“Din veya inanç adına partilerin yol açtığı çürüme, baskı veya zorbalığın topluma reva görülmemesi gerektiğini düşünüyoruz ve bu yönüyle yara alan vicdanların sesi olmak istiyoruz. Gelinen durumu gören ama sesini çıkaramayan büyük kitlelere ses olabilmek gibi bir çabası var masanın. Bugün ülkede yaşananların İslam’la ilgisinin olmadığını daha yüksek sesle söylemek ve inanç adına toplumda yaşanan haksızlıklara karşı çıkmak istiyoruz. Gelip geçici olan partilerin inanca veya dine zarar vermesini kabul etmemek lazım.”
HDP Halklar ve İnançlar Komisyonu bünyesinde kurulan İslam Masası, paneller ve halk buluşmaları düzenliyor.
Keskin, düzenledikleri buluşmalara gelen tepkilerden memnun:
“Ülkenin mevcut sorunlarının yanı sıra kadının İslam’daki yerini de konuşuyoruz. İnsanlar, madem öyle neden bizi şimdiye kadar tarikatlara veya cemaatlere mecbur bıraktınız diyorlar. Geç kaldığımız için bizi eleştiriyor ama aynı zamanda bir mutluluk da var.”
“AK Parti’den kopan muhafazakâr Kürt seçmene kapımız açık’’
Sosyal ve Siyasal Araştırmalar Merkezi’nin son saha araştırmasına göre AK Parti’den ayrılan Kürt seçmen oranı yüzde 35’lerde.
Keskin, muhafazakâr seçmenin AK Parti’den kopuşunu ‘dini erozyona’ bağlıyor:
“İktidar partisinden umudunu kesmiş Kürt muhafazakâr seçmenin adresi HDP olacak. HDP bu insanların oyuna, desteğine talip. Çünkü bu kesim iktidarda yaşanan dini erozyonu gördü. Din adına toplumda yaratılan çürümenin farkına vardılar. İktidarın son yıllarda din adına yaptığı şeyleri mütedeyyin insanlar kabul etmiyor. Yaşananların ardında verdiği oyun etkisini hesap ediyor aslında. Bu yüzden dini inançları gereği kaçıyorlar iktidardan ve politikalarından. Ülkenin girdiği durumdan rahatsız olan ve ‘ben bunun için oy vermedim’ diyen insanlar da var. Biz de kapımızı bu insanlara açıyoruz elbette. Onlar da kapımızın kendilerine açık olduğunu ve herkese eşit yaklaştığımızı biliyorlar, çünkü bu yörenin insanları ve en nihayetinde birbirimizi tanıyoruz.
“Türkiye’deki dindar kesimin yönetici aklı, genelde cemaat ve tarikatlar üzerinden kendine siyaseten yer bulur. Bu da genelde sağ partilerden yana oluyor. Bu akıl, gemisini yine sağ partilerin limanına çekecek. Ama biz bu dönemde bölgedeki muhafazakâr kitlenin, gemisini HDP limanına demirleyeceğine inanıyoruz.”
“HDP, başörtü taktığı için ötelenenin de mücadelesini veriyor, herhangi bir inanca tâbi olmadığı için reddedilenin de…”
CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu Ekim ayında başörtüsüne “yasal güvence” çağrısında bulunmuş, ardından CHP Meclis Başkanlığı’na bir yasa değişikliği önerisi sunmuştu. Cumhurbaşkanı Erdoğan ise aynı günlerde partisinin grup toplantısında “aileyi de güçlendirecek şekilde başörtüsüne anayasal güvence” çağrısı yapmıştı. Keskin, partisinin bu konudaki yasal düzenlemeye karşı olmadığını söylüyor:
“Türkiye’de hali hazırda özgürlük sorunu var. Etnik, inanç, düşünce, kadınların yaşamı gibi birçok alanda bir öteki sorunu var. HDP ise her alanda özgürlükleri savunan bir partidir. Başörtü meselesine de buradan bakıyor. Eğer bir insan başörtü taktığı için ötelenmişse bunun mücadelesini HDP verir. Yine bir insan herhangi bir inanca tâbi olmadığı için belli bir kesim tarafından reddedilmişse onun yanında da yine HDP durur. Bir kadın cinsiyetinden dolayı şiddete uğramışsa HDP onun hakkını savunur. Kim neye inanıyorsa veya nasıl yaşamak istiyorsa buna saygı duyulmalı ve bunlar anayasal güvenceye alınmalı. HDP, başörtü konusundaki anayasal düzenlemeye karşı değil. Aslında sadece başörtü hakkı değil tüm hakların anayasal düzlemde korunması gerektiğine inanıyoruz. Her inançta ve düşüncede insanın barışçıl bir düzende ve anayasal güvence altında yaşamasını istiyoruz.”
’İslam’da Adalet Emek ve Barış’ teması ile yapılan buluşmalarda ülkedeki güncel sorunlar da tartışılıyor. (Fotoğraf: Rûdaw)
“İnancın devlet tekeline alındığı böylesi bir zeminde insanlar inancını özgürce yaşayamaz’’
Keskin, HDP’nin cemevlerinin bakanlığa bağlanmasına karşı çıktığını hatırlatıyor:
“Bir inanç kurumu devlete bağlı olursa, o inançtan çok devletin dönemsel eğilimini temsil eder. İnancın devlet tekeline alındığı böylesi bir zeminde insanlar inancını özgürce yaşayamaz. İnanç kurumları özerktir ve kendi öz güçleri veya halk desteğiyle ayakta kalır. Dünyada da bu böyledir. Yüz binlerce imam, vaiz veya vaize var, binlerce cami var Türkiye’de. Hepsini topladığımızda muazzam bir güçtür. Bunun bütün ekonomisini devlet karşılıyor. Bu kurum, düşüncelerini kendini finanse eden bir güce karşı özgürce dile getirebilir mi? Eleştirel yaklaşabilir mi? Yapamaz çünkü durduğu pozisyon iktidarın elindedir, bu her iktidar için geçerlidir. Aynı şekilde alevi dedeleri, pirleri maaşlarını devletten alırsa düşüncülerini dile getirme özgürlüklerinden olabilirler. Bu bir kontrol etme girişimidir aslında. Aleviler buna karşı çıkıyor, HDP de buna karşı çıkıyor. Partimiz, herhangi bir inancın iktidara yaslanmasını o inanca darbe olarak görüyor.”
“Kadınlar üzerindeki baskı katmerleniyor’’
İslam Masası’nın kadınlar için çalışmaları da var, Diba Keskin bu konuda da şunları söylüyor:
“Müslümanlar genelde kadını dört duvar arasında, çocuklarının annesi ve kocasının karısı, namazında niyazında bir kadın olarak düşünür ve böyle kabul eder. Hür iradesi ve fikri ekseninde bir kadın varoluşunu kabul etmez. Bu da kadınların hak ve hürriyetlerine vurulmuş ağır bir darbedir aslında. Çünkü insan düşüncesinin, fikrinin ve iradesinin özgürlüğüyle insandır.
“Biz dindar kadınlar, şiddetten tutun ötelenmeye kadar kadınların yaşadığı sorunları masamızın halk buluşmalarının olduğu her yerde yüksek sesle dile getiriyoruz. Bu durumu inancımız gereği, irademiz ve hürriyetimiz adına kabul etmediğimizi yeksek sesle anlatıyoruz. Bu yönüyle itiraz eden tüm kadınları masamız etrafında toplanmaya davet ediyoruz.”