Yamyamlık, dünyanın her yerinde ortaya çıkabilen bir anlatı. Van’ın Çatak ilçesinde yüzyıllardır anlatılan yamyamlık hikâyesi de bunlardan biri.
Van’ın Çatak ilçesine bağlı Sözveren mahallesinin (Rikunan) Bahçıvan mezrası, yöredeki halk arasında Kürtçe Gundê Mirovxwaran (İnsan Yiyen Köyü) olarak biliniyor.
Van kent merkezine 81, Çatak ilçe merkezine 5 km mesafede bulunan köyde topluluğun yaşadığı dönemden kaldığı düşünülen taş yapılar, çeşme ve duvar kalıntıları hâlâ varlığını koruyor. Yine rivayete göre bu topluluk 10-15 haneden oluşuyordu.
Bu topluluğun yaşadığı yerle Bahçıvan mezrasını Çataksuyu (Sorktin) isimli çay ayırıyor.
Bölgede hâlâ anlatının etkisi sürdüğü için, çevreye göre verimli ve sulak olmasına rağmen eski bir Ermeni köyü olan mezrada uzun yıllardır kimse yaşamıyor.
Yegâne istisna uzun yıllar önce köye yerleşen Salih Bayar ve ailesi. Kardeşi Mehmet Bayar da yaz aylarında köye uğruyor.
“Yamyamların ne zaman yaşadığı bilinmiyor ama onlardan kaldığı düşünülen kalıntılar var”
63 yaşındaki Salih Bayar, köye dedesi döneminde yerleştiklerini söylüyor.
“Eskiden gelen hikâyeler var. Tam olarak ne zaman gerçekleşmiş bilmiyoruz. Hâlâ ayakta olan çeşmenin civarında 10-15 evleri varmış. Bu köy Ermenilerin yaşadığı bir köy. Onlar gidince dedemler geliyor. Anlattıklarına göre dedemlerden 200-250 yıl öncesinde yaşanmış. Hâlâ o dönemden kalma çeşme, duvar ve diğer eserler bulunuyor. Yaşam varmış yani. Hatta yer altında geniş pencereli bir ev bulundu. Defineciler de bunun için sık sık geliyorlar.”
Hikâyenin en yaygın biçimi: Yamyamlara dışardan gelin giden kadının anlatımları
Salih Bayar, duyduğu rivayetlerden en yaygınını şöyle anlatıyor:
‘’Yamyam bir halkın olduğundan bahsediliyor. Çevredeki insanları, çocukları, çobanları yiyen insanlar. Uzun süre kimse bunlardan haberdar değil. Bir gün yakınlarda bir köyden gelin alıyorlar. Gelinin bir de çocuğu olmuş. Adetlerine göre gelin uzun yıllar mutfak işlerine dahil olamıyormuş. Bir gün gelin mutfağa girmiş ve yapılan yemeklerde insanlara ait parmak ve diğer uzuvların pişirildiğini görmüş. Gelin, çocuğu ile beraber kaçmaya karar vermiş ve kaçmış. Çocuğunun adı Heblo imiş. Gelinle çocuğu köyün yanındaki dereden (Çataksuyu çayı) karşıya geçmek isterken onları kovalayan yamyamlar çocuğa “Heblo Heblo! Heke tu ji me bî dev bide milo” (Heblo eğer bizdensen anneni ısır ve gel!) diye seslenmişler. Bunu diyen de gelinin kaynanası ve aynı zamanda yamyamların annesi olan bir kadınmış. Çocuk da onlardan olduğunu göstermek için annesini omuzlarından ısırmış. Bunun üzerine gelin çocuğunu suya atarak kaçmış.”
Bayar, bunun üzerine yamyamların ifşa olduğunu söylüyor.
Bayar’ın anlattığı başka bir rivayet yerleşkede yalnız yaşayan yaşlı bir kadın üzerine kurulu. Pirka mirovxwar (cadı) denilen yaşlı kadın, civardaki kadınları güzelleştirme bahanesiyle kandırıyor ve yakınlardaki ormanlık alana götürüyormuş. Yaşlı kadın, gelmeye ikna ettiği genç kızları ve kadınları pişirerek yiyormuş.
Göç ederek bölgeden ayrılmışlar
Yöredeki halkın çoğu nesilden nesle aktarılan bu anlatının gerçek olduğuna inanıyor. Bayar da anlatının bölge halkı tarafından bilindiğini söylüyor, merak edip gelenlerin olduğunu ifade ediyor.
Bayar, konuşmasının sonunda rivayetin altında yatan muhtemel sebebe ışık tuttuğunu düşündürtecek sözler söylüyor:
“Bu topluluk insan gibilermiş. Ancak biraz zayıflarmış. Ezidi olduklarını söyleyenler de var. Bilmiyoruz o inancı karalamak için de söylemiş olabilirler. Göç ettikleri söyleniyor.”
Mehmet Bayar: “İnsanlar hâlâ bu söylenceden korkuyor”
Salih Bayar’ın 58 yaşındaki kardeşi Mehmet Bayar dönem dönem köye uğradığını ve anlatılanlara fazla inanmadığını söylüyor.
“Büyüklerimizin bize anlattığı hikâye bu şekilde. Ne kadar doğru veya yaşanmışsa hangi tarihte yaşanmış bunu bilmiyoruz. Dedelerimizin yaşadığı dönemden bu yana bu söylenenlerin bir ispatına veya benzer bir olayın yaşandığına denk gelmedik. İnsanlar, özellikle dışardan gelenler hâlâ bu söylenceden korkuyor. Dedemler daha önce Karşıyaka köyünde yaşıyorlarmış. Mirovxwaran köyünde ise Sindi diye biri yaşıyormuş. O adam buradan göç etmiş ama köy uzun zaman boş kalmış. Sonra dedemler gidip yerleşmiş. Şu an sadece bir hane var. Abim yaşıyor, biz de bazen gidip geliyoruz.”
Verimli olmasına rağmen köyde iki -üç nesil üst üste yaşayan olmamış
“Köy her anlamda verimli olmasına rağmen burada birkaç nesil üst üste yaşayan kimse olmamış. Tüm bölgenin sebze ve meyvelerinin yetiştiği bir merkezdi orası. Ve güzel doğası için pikniğe gelenler oluyordu ama ismini (Mirovxwaran) şeklinde söylediğimizde ve hikâyeyi duyduklarında korkuyorlar, gelmemeye başlıyorlar.”
Anlatının detaylarına ilişkin araştırma yapıldı
Doç. Dr. İrfan Polat – Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi.
Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi’nden Doç. Dr. İrfan Polat “Yamyamlığın Tarihi ve Van’da İnsan Yiyen Topluluk: Mirovharlar” başlıklı akademik bir çalışma yaptı.
Öğrencilerden duyduklarıyla harekete geçen Polat, iki yıl boyunca söz konusu anlatıyı araştırdı.
Anlatının bilimsel olarak kanıtlanmadığını söyleyen Polat, bölgede yaptığı araştırmalar sonucunda ‘insan yiyen’ topluluğa ilişkin dokuz efsane bulunduğunu ve bu efsanelerin yöre halkı tarafından bilindiğini tespit etti.
Polat’a göre köylüler, yamyamların bin yıl önce yaşadıklarını söylüyor ancak bölgedeki yapılar ‘bin yıl’ inancını doğrulamıyor. Polat, yamyamlarla ilgili net verilerin olmadığını söylüyor.