Fenerbahçe-Galatasaray derbisi olağanüstü koşullarda erteleme kararı alınarak oynanmadı… Karar doğrudur. Ve ama ardından gelen açıklamalar ‘delikanlılık’ raconunun! yerlerde olduğu bir iklime işaret ediyor. Oysa futbolun bir tek harcı var o da centilmenlik.
İnsanlar terör kaygısı/korkusuyla evlerine kapanmışken bir futbol maçının hem de insan topluluklarının en savunmasız bir ‘arena’da konuşlandığı bir yerde oynanmasını savunmak safdillik olacaktı. Peki seyircisiz oynanabilir miydi? Diğer maçlar olsa belki. Ama bütün beslenme kaynağı ‘derbinin taraftar’ topluluğu olan bir ‘temaşa’ için gerçekten acımasız bir karar olurdu bu. Kaldı ki tartışılan şey bir maçın rahat oynanması ya da ‘selametinden’ çok insan canının ne kadar değerli olduğu…
Ve yine kaldı ki patlamalar olmadan önce memleketimizdeki bütün yabancı elçiliklerin kendi vatandaşlarını uyarmaları/okullarını tatil etmeleri durumun vahametini garip bir şekilde! artırdı, tansiyonu iyice yükseltti. Kitlelerin böyle zamanlardaki tutumunu kestirmek zor. Mevzuu futbolun dışına taşacak ve tedirginliğin boyutu bir futbol maçının boyutlarını aşacaktı. Ertelemenin yanlış bir şey olmadığını düşünüyorum bu yüzden. -Garip olan önce seyircisiz oynanacağının ilanı ardından maçın ertelenmesi. Demek ki sadece sokaktaki adam değil herkes ne yapacağını nasıl karar vereceğini bilmez bir haldeymiş.-
Bunu sadece bir futbol sever olarak değil ağzının tadı kaçmış bir tiyatrocu bir şair olarak da söylüyorum.
Ardından kulüpler arası görüşmelerdeki tıutum ve TFF’nin konuya yaklaşımı konusundaki açı farklılığı oturdu gündeme. Derbinin bir tarafı diğer tarafı bu karşılaşmanın ertelenmesinden nemalandığı varsayımını çıkardı. Tam bu sırada Fenerbahçe Başkanı Yıldırım’ın tv kameralarına yansıyan konuşmalarına şahit olduk. Başkan teknik adamına maçın oynanacağı tarihin neresi olacağı konusunda mini brifing veriyordu. Ve maçın tarihi konusunda TFF’nin kendisine düşeni yapması gerektiğini anlatıyordu. Önce ‘brifingin’ fair play koşullarına uygun olmadığı ve iki kulüp arasındaki yakınlığı! zedeler içerikte olduğu söylentisi yayaıldı. Hemen karşı açıklama geldi: ‘Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım TFF’nin UEFA/FİFA Başkan yardımcılığı seçimlerinde yerli adayı değil bir yabancı adayı desteklediğini bunun da kendilerine söz verildiği gibi olmadığını dolayısıyla Galatasaray’la oynanacak maçın erteleme tarihinin bir isteği dile getirmekten ibaret ama TFF’nin bizden bir ismi değil yabancı bir ismi desteklemesinin kabul edilemez olduğuna vurgu yapmıştı.’
Yani TFF futbolumuzun çatı kuruluşuna futbolumuzun -üzerinde mütabık kalınmış- içinden bir ismi önermektense yabancı bir ismi desteklemişti ve Fenerbahçe Başkanı dolayısıyla buna vurgu yapıyordu.
Ama bu görüntülerin ardından futbol camiası fena karıştı…
Galatasaray cephesi içinden bu maçın ertelenmesinin Fenerbahçe’ye yarayacağı salvosu gelince Aziz Yıldırım açtı ağzını yumdu gözünü: ‘’3 Temmuz sürecinde bizim yanımızda olmayanlar şimdi böyle bir suçlamayla dost olamayacağımızı bir kez daha gözterdiler. Bitti o iş artık 50 sene önceki gibi değil işler. Galatasaray bizim dostumuz olamaz!’’
Ülke bombalarla ve ölümlerle inlerken bizde tam da yapımıza uygun bir çatışma yaşanıyordu.
Kıta Avrupası’nda bir saldırı/infial ardından bu tür maçların ertelendiğine şahit olduk. Hiç kimse birbirini, bu gerekçelerle ne suçladı ne de ortamı gerecek açıklamalarda bulundu. Çünkü önlem alacağız diyenlere, failleri bulunacak diyenlere, yargılanacaklar ve hak ettiği cezayı alacaklar diyenlere inanıyor Avrupa’da yaşayan insanlar.
Demek ki bizim kulüp yöneticilerimiz erteleme kararı alanlara da bombalamaların son bulacağını söyleyenlere de faillerin bulunup hak ettiği cezayı alacaklarını savlayanlara da inanmıyor, güvenmiyor. Örneğin Aziz Yıldırım 3 Temmuz yargılamalarında büyük bir haksızlığa uğradığını kendisini yargılayanların hata yaptığını ve dolayısıyla o dönemde yanında olmayanlarla dost olamayacağını söylüyor yanında olmamakla suçladıkları da Aziz Yıldırım’ın beraat etmiş olmasını şike yapmamış olduğunu göstermeyeceğini düşünüyor. Yani kendinsin cezaevinden salıverilmesini bir hukuk zafiyeti olarak görüyorlar.
Açıklamalar gösteriyor ki hukuka güvenmiyorlar ama başka türlü bir hukuk oluşması içim mücadele de etmiyorlar.
Tek kaygıları kasalarının nasıl dolacağı… Futbolun fair-play ruhu, centilmenlik hakgetire…
Öyle olmuş olmalı ki ölen insanların hayatlarına saygıyla susup bekleyecekleri ve hamasetten uzak açıklamalar yapıp sahici ‘birlik/beraberlik’ demeçleri vereceklerine birbirlerini suçlamaya devam ediyorlar. Dilerim azalarak bitersiniz…
Şöyle idi Cem Karaca’nın şarkısı; ‘Bütün halk birlik olmazsa kavga haklı çıkıyor!’’
Dilerim ‘birlik/beraberlik’ sahici bir göynek olur bu halkın sırtına…