Futbol takımlarımızın sürekli teknik adam değiştirmelerinin bir tek nedeni olabilir; sevgisizlik. Hayır mı? O zaman heyecan yenilenmesine duyulan ihtiyaç diyelim. Ama değişiklik denilen şeyin değişikliği yapanların adına bir ilerleme ve gelişme kaydetmediği açık…
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım’ın yaptığı bir açıklama var; Teknik direktör çok da önemli değil. Bu takım hocasız da şampiyon olurdu!’’ Fenerbahçe’yi Ersun Yanal çalıştırıyordu ve nice yollar denenerek takımın başına geçirilen teknik adamla yollar ayrılıyor ardından bu açıklama yapılıyordu. O yıl ki şampiyonluğu hocasına değil bir başka takımdan; Galatasaray’dan Fatih Terim’in ayrılmasına bağlıyordu.-Fatih Terim Milli Takım’ın başına geçmişti-
Evveliyatı var; Şenol Güneş Dünya 3.’sü olan Milli Futbol Takımı’nın henüz başında iken karizmasının olmadığından ve o kadronun bıraksan zaten 3. Olacağından dem vuruldu…
Aziz Yıldırım’ın açıklaması zaten Ersun Yanal’ın gönderilmesinden sonra yapıldı. İsmail Kartal yerine hoca oldu. Şenol Güneş de aynı âkibete uğrayıp ‘vasıfsız’ isimler listesine eklendi…
Son zamanda Galatasaray Teknik Direktörü Hamza Hamzaoğlu’nun görevden alınması şok etkisi yaratan bir anda oldu ve yerine Mustafa Denizli geldi. Aynı ekip neredeyse aynı futbolla önce Kasımpaşa karşısında berabere kaldı sonra da zaten ligdeki son 8 maçından mağlubiyetle ayrıldığı gerekçe gösterilerek hocası gönderilip yerine başka bir teknik adam getirilen Bursaspor’u 3 gollü galibiyetle geçti.
Sayın Yıldırım 20 yıllık görev süresinde oldukça istikrarlı! Bir tablo çizmiş; 15 teknik adam 16 değişiklik…
Hakkını yemeyelim Giray Bulak ve Ersun Yanal’la anlaştıktan ve hocaları maça çıkmadan önce yollarını ayırabilmeyi beceren bi başka isim var; İlhan Cavcav. Gençlerbirliği’nde son 10 yıl ancak 2 hoca sezon sonuna kadar görev yapabilmiş. Son zamanlarda ‘takımı ben de sahaya çıkarabilirim!’ dediği rivayet ediliyor. ‘’Ben bu ii hocalardan daha iyi bilirim!’’ dediğini bizatihi duymuştum. Cavcav’ın hakkını yiyemeyeceğimiz bir başka konu da transferlerdeki isabetli seçimleri. Nice ismi futbolumuza kazandırdığı ‘bir koyup beş aldığı’ ve kulübünün gelir gider dengesini hiç falso vermeden ayakta tuttuğu biliniyor. 40 yıla yaklaşan başkanlığında 60 a yakın teknik direktörü değiştirdiğini unutmadan…
Benzeri tutumdaki bir diğer isim de yukarıda adını zikrettiğimiz Sayın Aziz Yıldırım. Sadece teknik adam değişiklikleri değil her daim bizi şaşırtan futbolcu transferleriyle de gündemin en başında oturmayı bilmiştir.
Sadece onlar değil sadece tek bir takım geçen sezona başladığı hocasıyla yoluna devam ediyor. O da Başakşehir. Abdullah Avcı takımının başında hala.
Yani burada sadece iki isme haksızlık etmeyelim. PTT 1. Ligimizde de durum farklı değil. 12 takım hoca değişikliğine gitmiş. Durumun vahameti karşısında bilgisin başvurduğumuz Türkiye Futbol Antrenörleri Derneği Başkanı İsmail Dilber’in açıklaması daha da ilginç; ‘’Ne var ki? Adamda para varsa kulüpler kendilerini karşılayabiliyorlarsa bir sezonda birden fazla teknik adamla anlaşıp çalışabilirler!’’ TÜFAD Türkiye’deki antrenörlerin dernek çatısı. Varın gerisini siz düşünün. Kulüplerin aynı sezonda birden fazla antrenörle anlaşma yapmasının önüne geçilmeli demiyor TÜFAD Başkanı-kendince haklı; o kadar çok antrenör var ki. Hepsi iş bekliyor çünkü. Kaliteden çok yetenekli ya da değil o diplomaya sahip herkesin iş bulmasını istiyor başkan…
Yani herkes bir değişiklikten yana!!! Ama bu bir değişim/gelişim getirmemiş olmalı ki futbolumuzun hali ortada. Sadece bir tek takımın başındaki hoca geçen seneden bu yana görevine devam ediyor… Neden? Hocada devam şart mı peki? E istikrar ne ki? Siz seçiminizi neye göre yapıyorsunuz ya da?
Son değişiklik belli ki bir ‘camianın’ hezeyanlarıyla açıklanabilecek değil gibi değil elbette. Moda deyimle ‘fıtratında var!’ bu anlayış yöneticilerimizin.
Galatasaray örneğin takım olarak Süper Kupa’ya kadar uzanmış ama sahadaki ekiplerinin gösterdiği bu pırıltıyı yönetim olarak gösterememiş. Adnan Polat zamanında kulübün kayyuma kadar gidip kapısından dönmesi bir şeylerin göstergesi olsa gerek.
Tökezleyen futbolumuz arkasına teyellenmiş UEFA Mali Soruşturma Raporu’na aldırış etmeden ve onu pelerin sanarak uçmaya devam ediyor. İşler kötü gitti mi değiştir teknik adamı yeni bir heyecan yarat; hoşuna gitmedi mi değiştir bütün oyuncuları ve bu hayat senin varlık nedenin olsun. Sonra elindekiler patlasın, saha sonuçları patlasın denk gelirse ne ala…
Oynana futbolun ve sistemin yerine ‘transfer’i çözüm olarak görmüş bir kafa, dünyada genç futbolculardan en az yararlanan ülke konumuna bizi taşımış bir anlayışla nereye kadar gidebiliriz ki?
Paraya endeksli hayatımızın patlamaya ramak kalmış sektörüdür!!! Futbol.
Peki ya sistem?