Çiğdem Aydın kadın hareketinin ülkemizdeki öncü isimlerinden biri olmasının yanında sevilen bir insandı. Ölüm haberi hepimizi derinden sarstı. Reklam dünyasının ünlü ismi Necati Özkan, onu uğurlarken yapılan toplantıda 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinden bir anısını anlattı.
Kadın Adayları Destekleme Derneği’nden (KA-DER) geldiklerini, paraları olmadığını söyleyen, bir kadın topluluğu karşısında şaşırmışlardı.
Gelenler, hangi siyasetten olduğuna bakmadan “Önce kadınlar” diyordu. Biraz tartışmışlar sonunda kadınların ne istediğini anlamışlardı. “Meclis’e Girmek İçin Erkek Olmak Şart mı?” sloganıyla bilboardlara çıkan “Bıyıklı kadınlar” afişi o kampanyanın sembolü olmuştu.
Ve seçimlerde 24 olan kadın milletvekili sayısı ikiye katlanmış 48’e ulaşmıştı. İstanbul Sözleşmesi’nden çıkmak konusu gündeme geldiğinde yine bu gelişmeye direnenlerin başında, ‘önce kadınlar’ diyen Çiğdem Aydın ve arkadaşları vardı. Çiğdem o zaman Serbestiyet’e yazdığı yazıda endişelerini şöyle dile getirmişti: “Biz kadınlar geçtiğimiz haftayı yine diken üstünde geçirdik.
İstanbul Sözleşmesi’yle ilgili tartışmalar zaten kırıntısı kalmış huzurumuzu iyice kaçırdı. … Sosyal medya kampanyaları, kulis faaliyetleri, yeni, eski ve müstakbel siyasilerle görüşmeler, tv-radyo programları, gazete yazıları, röportajlar derken… En son 5 Ağustos’ta Türkiye’nin onlarca ilinden, ilçesinden kadınlar sokağa döküldü.
İzmir’deki görüntüler herkesin içini acıttı. Kadınların saçını çeken, tekme atan, kolunu kırın diye bağıran polisler… Kadınlar şiddete uğramasın diye gösteri hakkını kullanan kadınlara polis şiddeti. Üstüne bazı basın organlarında ‘Kadınlar izinsiz yürüyüşte polis müdürünü darp etti’ başlıklı haberler.
Türkiye’nin kadın cinayetleri konusundaki karnesi korkunç. Her gün basına yansıyan bir veya birkaç kadın cinayeti var. Sadece geçtiğimiz haziran ayında 27 kadın, erkekler tarafından öldürüldü. 2019 yılında 474 kadını cinayete kurban verdik 2018 yılında yasanın tedbir olarak koyduğu koruma kararını aldırmak için 83 bin kadın başvurdu, 11 bin kadının başvurusu reddedildi. Koruma kararlarının bile kadınları koruyamadığını biliyoruz.
Ancak yasanın varlığı, kadınlar için bir dayanak.” Çiğdem, kadın hareketinin sembol olmuş isimlerindendi. Herkesin sevgilisi, kız kardeşi, eylemlerin, örgütlenmenin her yerde koşturanıydı. Onu dün uğurlarken, arkadaşları sıraya girip onu anlattı, gözleri yaşlı: YAZININ TAMAMINI OKUMAK İÇİN
Sosyal Dayanışma Ağı’ndan Yasemin Bektaş’ın açıklaması
2007 yılında Adrena Reklam Ajansı ile yapılan “Meclise girmek için erkek olmak şart mı?” kampanyası ile dikkatleri üzerine çekmiş ve meclisteki kadın temsil oranını yüzde 4.4’den yüzde 9’a taşımıştır. Ka.Der’in, sonraki seçim kampanyasında yolu Necati Özkan ile kesişiyor. Çiğdem Aydın’ın Ka.Der Genel Başkanı olduğu dönemde, Necati Özkan ile yaptıkları ilk kampanya olan “Üçümüz de aynı fikirdeyiz” uzun soluklu bir yol arkadaşlığının da başlangıcı oldu. Birçok uluslarası başarı ödülü alınan kampanyalar ile mecliste eşit temsiliyet farkındalığı daha geniş kitlelere ulaşmıştır. Yüzde 9 kadın vekil oranı hazırlanan kampanyalar ile yüzde 18’lere kadar yükselmiş, birçok kadına ilham vermiş, seslerini duyurmalarına destek olmuştur.