Türkiye’nin iktisadi olarak belini düzeltememesinde, siyasi olarak otoriterleşmesinde, hukuki olarak hak ve özgürlük açığı vermesinde ve içtimai olarak da kutuplaşmasında en büyük rolü PKK’nin silahı oynadı. İttifaklar ve karşıtlıklar, silah üzerinden kurgulandı. Silahın ortadan kalkması, ülkede çok büyük bir değişimi beraberinde getirme potansiyeli taşıyor; bunu görmek ve takdir etmek gerekir. PKK’siz bir Türkiye artık hayal değil.
Gelecek Partisi Konya Milletvekili Hasan Ekici, partisinden istifa edip AK Parti’ye katılma kararı aldı. Ekinci’ye Gelecek Partisi yetkilileri tepki gösterdi: ”Lan karaktersiz o kadar herifsin niye yorumu kapatıyorsun”, “Karaktersiz abidesi hangi mevkiye sattın lan bizi”, “Sıfatına bakan adam sanar”, “Benim çocuklarım Konya sokaklarında yüzüne tükürülmeden gezebilecek mi diye düşünmedin mi?”, “İnsanlıktan istifa etmişsin…”
Çok partili rejimin 1946’daki ilk genel seçimlerle devreye girmesi, Kürt meselesine toplumsal bir boyut kazandırdı. Kürtler de seçmendi; oy veriyor, iktidarın belirlenmesinde etkili olabiliyorlardı. Türkiye İşçi Partisi’ni kuran ve yönetenler arasında Kürt aydınları da yer alıyordu. Tarık Ziya Ekinci, Yaşar Kemal, Yusuf Ziya Bahadınlı ve Adil Kurtel aklıma gelen birkaç isim.
Riyad’da Veliaht Prens Salman’la görüşen Trump’tan Suriye’ye iyi haber: “Suriye'deki durumu Veliaht Prens ve Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan ile, özellikle de Ortadoğu'daki diğer ülkelerle görüştükten sonra, Suriye'ye uygulanan yaptırımların kaldırılmasını emredeceğim, böylece onlara harika olma şansı vereceğim. Hepsini kaldırıyoruz. İyi şanslar Suriye!”