GÜNÜN YAZILARI

İngiltere ve Türkiye: IRA ve PKK; MİT ve MI5; Londonderry ve Oslo

Sadece Robert diye bildiğimiz bu eski MI5 yetkilisinin, olanca sorumluluğunu tek başına üstlenerek, bir bakıma teşkilâtına ve hükümetine ihanet edercesine barışı zorlamasının (ve sonuç almasının), MİT ile PKK arasında 2009’da cereyan ettiğini çok sonra öğrendiğimiz Oslo görüşmelerindeki karşılığı ne olabilirdi? Hayır, hiç olamazdı kuşkusuz. Ama bunu düşünmek, ülkeler arası karşılaştırmalar bakımından da, kültürler arası karşılaştırmalar bakımından da, politikaya ve politikacılara ilişkin karşılaştımalar bakımından da, bir tarihçi olarak çok ilginç geldi bana.

Neden 14 Mayıs’ta sandığa gideceğim?

Benim bir iktidar değişikliği durumunda çok büyük beklentilerim yok. Çünkü bu memleketin insan sermayesine, maalesef, güvenmiyorum. Hal buyken gelecek yeni bir yönetimden büyük beklentiler içinde olmak bana hayalperestlik gibi geliyor. Ben oldukça minimalistim. Sadece ve sadece şu saymış olduğum üç sebepten dolayı gidip hiç tereddüt etmeden oy kullanacağım: İnandığım dinin taşralı görmemiş dinbazlar tarafından her türlü kötülüğü örtmek ve meşrulaştırmak için kullanılmasına bir son vermek. Endişelenmeden yazacağım ve konuşacağım bir siyasi ortamın olmasına katkıda bulunmak. Beğenmediğim yöneticiyi değiştirme hakkımı, bir başka deyişle serbest ve adil seçimlerde oy kullanma hakkımı korumak.

Muhammed Elali yurtsever değil miydi?

Bursa İnegöl’den kurtarma çalışmalarına katılmak üzere Kahramanmaraş’a giden ve enkazdan 3 kişinin sağ olarak kurtarılmasına yardımcı olan 20 yaşındaki Suriyeli Muhammed Elali, dönüş yolunda geçirdiği kazada hayatını kaybetti. Gencecik bir göçmenin, bu ülkenin insanlarına yardım etmesi, yarasını sarması (hatta canını vermesi) yurtseverlik için yeterli değil mi? Liberal ve sol demokratlar Erdoğan idaresinin yarattığı popülist otoriterliği engellemeyi önemsese de, göçmenlere yönelik popülist şiddeti de dert etmeleri gerekiyor zira siyasal popülizmin bir ayağı göçmen karşıtı bir hatta tahkim ediliyor.

Ne geçmişin sevabı, ne geçmişin günahı

Bugün ana mesele ne geçmişin sevabı, ne geçmişin günahı… Geçmişle şimdinin, hatta yarının birbirine karıştırılması, aynı düzlükte kıyaslanması her iletişimin baş belası. Manzara ortadayken o hamleler çok daha tehlikeli. O dama tahtasında kimin, ne kazanacağı da yeniden tecrübe etmeye gelmez. Günah-sevap hesaplaşması, kadının birlikte mücadelesine de engel.
- Advertisement -

İklim aktivistlerini fonlayan petrol zengini milyarder, ya da Getty ailesinin trajik hikâyesi

İklim aktivistleri bir senedir ünlü ressamların müzelerdeki resimlerine, tarihi eserlere boya fırlatıyor, kendilerini yollara zincirleyip trafiği durduruyor. Bu eylemler o kadar tepki çekiyor ki çoğu kişi petrol şirketlerinin çevrecileri itici göstermek için aktivistleri bilerek desteklediğine inanıyor. Eylemleri düzenleyen örgütler gerçekten de petrol zengini bir milyarder olan Alieen Getty tarafından fonlanıyor fakat onun amacı iklim aktivistlerinin itibarını zedelemek değil. Alieen Getty’nin neden bu yöntemi benimsediğini anlamak için Getty ailesinin trajik hikâyesine bakmak gerekiyor: Kaçırılan torununun fidyesini ödemeyen cimri bir dede, oğlunun hastane masraflarını karşılamayan bir baba, yolunu kaybeden uyuşturucu bağımlısı çocuklar…

En Son Çıkanlar