Dindar bir okulda okumak, muhafazakâr bir ailede doğmak, "o mahalle"de büyümek Kierkegaard’ın perspektifte dindarlık değil, sadece sosyolojik bir coğrafi kaderdir. Siz aslında sosyolojik bir grubun üyesisiniz. Bir kişi muhafazakâr bir çevrede yetişmiş ve tamamen o normları gösteriyor gibi gözükebilir. Ama bu kişi hala içsel olarak Estetik Evrede olabilir. Dışarıdan görünen o "dindar" kabuk kırıldığında ortaya çıkan yaşam tarzı (eğlence, cinsellik, mal hırsı gibi), kişinin aslında başından beri manevi olarak estetik evrede olduğunu gösterir. Yani bir "savrulma" değil, bir "ifşa" söz konusudur.
Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın öğretim üyesi olarak akademik hayata adımını atmıştı. Senatörlük yapmış, kadın haklarını kararlılıkla savunmayı hayatının bir parçası hâline getirmişti. Nermin Abadan, Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde okurken hocamdı. 68 olaylarının heyecanıyla, Nermin Hoca’nın Siyasal’ın tek kadın akademisyeni olduğunu fark etmedik. “Mülkiye” diye birçok değişime öncülük etmiş okulumuzun ilk kadın akademisyeni, 1960’larda hâlâ yalnızca Nermin Hoca’ydı.
XKadisi’ni X’de mentionlayarak dilediğiniz fıkhi soruyu, dört mezhebin bu konudaki yaklaşımını sorabiliyorsunuz. Cevap geçmişine bakıldığında XKadisi’nin görevine başlar başlamaz büyük bir ilgiye mazhar olduğu farkediliyor.
MHP değişmeye başladı. MHP, yalnızca Kürt meselesi bağlamında değil, Türkiye’nin genel demokrasi tartışmaları açısından da daha aktif ve dönüşen bir role büründü. Bahçeli–Ahmet Özer görüşmesi, bu demokratikleşme ve değişim sürecinin geldiği noktanın bir göstergesi. Ahmet Özer’in serbest bırakılması için neredeyse mensubu olduğu Cumhuriyet Halk Partisi kadar ses çıkartan parti Milliyetçi Hareket Partisi oldu.
Şimdi bu ibretlik müzeyi gezen insanlar çıkışta bu müzede teşhir edilen ayıpların bir kısmının işlendiği bir ülkeye geri dönüyorlar. Evet işkence ve idam artık yok. Ama hala cezaevleri bu müzede sergilenen çeşitlikte siyasetçi, gazeteci, yazar, siyasi mahkum dolu. O halde bu müzede artık devletin ayıplayarak sergilediği ne?