GÜNÜN YAZILARI

Nasrallah ile Beyrut’ta yıllar önce neler konuştuk…

Beyrut’ta Nasrallah’la görüşebileceğimiz söylenmişti. Ortadoğu’nun “görünmeyen adamı”nı görme ihtimali bile heyecan vericiydi. Gece vakti, Hizbullah militanları öncülüğünde Güney Lübnan’ın dar ve bakımsız sokaklarını bir otobüsle geçtik. Karanlık bir sokağın başında durduk. Çok katlı bir binanın yanında otobüsten indik, güvenlik kontrolünden geçtik. Nasrallah, simsiyah saçları ve simsiyah sakalıyla karşımızdaydı. “Heyetimizdeki kadınların giyimlerine karışırlar mı?” diye bir tereddüt geçirdik. Ama bir dayatmayla karşılaşmadık. Nasrallah bize Hizbullah’ın hedeflerini ve mücadelesini anlattı. Oldukça temkinli konuşuyor, çözüme yatkın mesajlar veriyordu. O zaman çok gençti. İsrail’in “öldürülecekler listesi”nin en tepesinde yer alıyor ve bölgenin ölümsüz lideri olarak kabul ediliyordu.

İstinaf: Pandar’ın Adaleti

“Ahmak Davası” bundan böyle bir hukuk davası, kadı konusu olma niteliğini kaybedip, darbe dönemlerinde tanık olunan bir “siyaseten katl” hükmü kazanmıştır. Bu saatten sonra çıkacak hiçbir karar bunun önüne geçip “işte adalet!” diye haykıramayacaktır. Çünkü örüntü en başında yanlıştı. Hukukçuların mütalaaları elbette önemsiz değil ama bir hukuki şaibe ortaya çıktığında, bir kural yıpratıldığında ana yatağına döner, kendini siyasetin kucağında bulur.

Devletin temelini çökertmek

Devlet, işkenceyi meşrulaştıramaz. Kişiye isnat edilen suçun ağırlığı, devletin intikamcı bir ruh haline girmesine, hukuku paranteze almasına ve hukuku çiğneyenlere göz yummasına gerekçe oluşturamaz. Çünkü hukuksuzluğa sapmanın kaçınılmaz sonucu, adaletsizliktir; yani devletin temelinin çökmesidir.

Peki senin muhalefetin kime?

Türkiye, dış politikada eski “aman başımız ağrımasın Ali Rıza Bey”e dönemez, öyle bir konforlu dünya kalmadı. Dış politikada tarihsel, kültürel, dini bağların yok sayıldığı kimliksiz, nötr politikanın diplomatik çevreler dışında müşterisi yok. Böyle bir Türkiye, Batılı müttefiklerimizin de işine yaramaz. ABD’de bir otel salonunda, kumar parasıyla İsrailcilik oynayan bir ailenin toplantısında Şahçılık oynayan devrik İran Şahı’nın çaresiz ve işsiz oğluna bakarak ibret almakta fayda var.
- Advertisement -

Avusturya’da aşırı sağ birinci oldu ama yazısız anlaşma gereği iktidar olamayacak

Aşırı sağcı FPÖ, Avusturya tarihinde ilk kez yüzde 29 gibi rekor bir oyla seçimde birinci oldu ama diğer partilerin arasındaki yazısız bir anlaşma nedeniyle, FPÖ’yü dışarıda tutan bir üçlü koalisyon gündemde. Kim ne derse desin; gözlüklü, zayıf ve az karizmatik görünümlü Kickl, partisini %29’luk bir oya taşıdı. Aşırı sağcı FPÖ, ülkenin tüm kesimlerinden yüksek oy aldı. Hem yaşlılar hem gençler, hem kadınlar hem erkekler arasında birinci oldu. FPÖ’nün ele geçiremediği tek kale, başkent Viyana. Bazı Avusturyalılar “Acaba hangi ülkeye yerleşsek?” demeye başladı bile. Başka bazı Avusturyalılar da onları “halktan kopuk” olmakla suçluyor. Putin ve Orban’ın dostu olan Kickl, aşır sağcı suçlamasından rahatsız.

En Son Çıkanlar