Masallarda padişahların, hanım sultanların, şehzâdelerin, ceddimizin aşklarını, kral, kraliçe, prenses dozajında al(a)madık bünyemize. Öyle uluorta âşık da olmazlar, ortalıkta öyle “setresi uzun, eteği çamur” Kâtibim misali dolaşmazlardı da zaten. Nedense müzelik sayılan numunelerine yerinde, bizzat göz attığım kadarıyla çok odalıydı “aşk”ları. Haremleri “mahrem”in tek kaşı kalkmış anagramı… Monogamik türlere ise tarihsel olarak yasaktı aşk. Tarih dediysem uzağa, masallara gitmeyin, anam babam usulü…
Mersin saldırısı analizlerindeki temel yanlış, PKK’yı siyasi ve rasyonel düşünen, Türkiye’deki siyasi gerçekliğin içinde yaşayan ve önceliği siyasi olan bir örgüt olarak görmekten kaynaklanıyor.
Halbuki PKK başka bir dünyada yaşıyor, onların öncelikleri ve içinde yaşadıkları gerçeklik bizimkinden farklı.
Yani çok karanlık bir oyun oynanmıyor, her şey gözümüzün önünde oluyor.
Dünya Müslüman Âlimler Birliğinin kurucu başkanı Mısırlı Yusuf el-Karadavi 96 yaşında Doha’da hayatını kaybetti. Arap Baharı’nın âlimi olarak bilinen Karadavi, 2011 yılında Tahrir Meydanı’nda yaptığı konuşmada meydandaki milyonlara her şeyin yeni başladığını söylemiş, devrimi gücü ele geçirmek için yüz değiştiren siyasi aktörlere karşı korumaları için uyarmıştı. Tam olarak öngördüğü gibi, statüko karşısında reform çağrıları yenik düştü ve devrim hezimete uğradı. Eğer 2017 Körfez Krizi olmasaydı cenazesi muhakkak ki çok daha görkemli ve uluslararası olurdu.
Harika bir film Athena. Peki bir şiir insanları isyana ve şiddete teşvik edebilir mi? Aşırı sağcılar filmi çok tehlikeli bulmuşlar Fransa’da. Bir iç savaş çağrısı olduğunu söylüyorlarmış. Sakin olamayan sağcılar ve kendine gereğinden fazla güvenen solcular. Bizim büyük liberal çaresizliğimiz.
“Demokrasiler” o kadar içi boş, ayağı hiçbir yere basmayan bir kavram ki, hiçbir analiz yapmaya müsait değil, hiçbir şeyi netleştirmiyor, anlaşılmasına yardımcı olmuyor, basit bir “Ben Batı’yı ve demokrasiyi severim” iyiniyetinden ibaret kalıyor.