Vefatından 83 yıl sonra bile bugün Atatürk, Türkiye’de hala modern hayatın, modernleşmenin sembolü ve koruyucusu. Bu da onun ideolojisinin ölümsüzlüğünün değil, hala herkesin kendini güvende ve özgür hissedebileceği ortak ve kalıcı bir modern demokrasi ve hukuk referansı inşa edemediğimizin ispatı. Bu Atatürk’ün başarısından çok hepimizin ortak başarısızlığı.
Benim hayatımda en değerli insanlar şöyle sıralanıyor: taksici, apartman görevlisi, ailem, arkadaşlarım. Taksici dışındaki diğer herkes fikirlerime eleştirel, alaycı yaklaşırken bugüne kadar bindiğim hiçbir takside ötekileştirilmedim, yadırganmadım, yargılanmadım. Ne zaman bir şey anlatsam "haklısın ağbi" dediler.
Gazeteci arkadaşım Ömer Nihat Altıntaş sadece aşı karşıtı değildi, hastaneye gidip tedavi olmayı da reddetti. Yaklaşık 15 gün önce yakalanmıştı Covid’e. Yakınlarının, dostlarının yardım taleplerini reddettiği gibi, ‘hastaneye git’ telkinlerini de karşılıksız bıraktı, evinde kendini karantinaya aldı. En son geçtiğimiz cumartesi günü onu arayan bir arkadaşının ‘hastaneye git’ telkinine “kendimi daha kötü hissedersem giderim” diye cevap verdi. Ve pazartesi günü yalnız yaşadığı evinden çıkarken kapıda yığılıp kaldı.
Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem önerilerini kamuoyu ile paylaşan DEVA Partisi, Gelecek Partisi ve İYİ Parti’nin sistem önerilerini çeşitli konu başlıklarıyla incelediğim yazı dizimin ilkinde, genel olarak Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem kavramından bahsetmiş, partilerin bu kavramı nasıl ele aldığı konusunda bir karşılaştırma sunmuştum. Yazı dizimin ikinci kısmında ise, cumhurbaşkanlığı makamı hakkında partilerin önerilerini karşılaştırmalı bir şekilde aktarmaya çalışacağım.
Ülkemizdeki gerilimin arka planında da kısmen benzer bir ruh halinin olduğunu söyleyebiliriz. 20 yıl önce AK Parti iktidara talip olduğunda da toplum farklı insanlar tarafından yönetilmek istiyordu. AK Parti, bu ihtiyacı doğru saptayarak, toplumun desteğini kazandı. Bir kadro değişimine öncülük etti. Şimdi yeni bir dönemin eşiğindeyiz. 'İki taraf' da zorlanıyor.