Suç bazen “kara roman” mertebesine ulaşır, “polisiye”nin gözde stüdyosuna, “sorgu odası”na sığmaz. Ağırlandığı kabul salonu kalabalıktır. Devleti, kurumları, toplumu, polisiyenin ana “cast”ındaki dedektifi, polisi, yargıyı da sorgular. “Suçluyla aynı mahallede doğan polis, çocukluğunda aynı dükkândan şekerleme çalar”, Sir Anthony Hopkins seri katil çıkar. Aynı sokaklarda yayan da dolaşır, makam arabasıyla da…
Alanyaspor teknik direktörü Farioli, futbolun bir oyun olduğunu, bir müzik bestesindeki bütün notaları işaret eden kompozitör gibi, oyunun bütün dinamiklerine tek tek dokunarak herkese...
Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) dünya barışını korumada en etkili kurumlardan birine dönüşebilir. Fakat mevcut haliyle her devlet, sadece kendi çıkarına uygun olduğunda UCM’yi göreve davet ediyor. UCM’nin altını oymaya çalışan ABD, Sudan’ın Güney Darfur’da işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararı ile UCM’yi yetkili kılmaya çalışmış ve başarılı da olmuştu. Bu tutum, UCM’ye taraf olmayan Türkiye’nin Myanmar’da, Filistin’de veya Suriye’de işlenen suçlar için UCM’yi göreve davet etmesi ile benzerlik gösterir.
Dünyada artık ilk 10’a giren enflasyon sadece ayda bir açıklanan rakamlardan ibaret değil, Türkiye’nin her yerinde, her gelir grubundan insanın hayatına ayrım gözetmeksizin dokunuyor. Bugüne kadar akıp gitmiş hayat düzenlerini altüst ediyor. O hayatlardan birini yani Melek Hanım’ın hikayesini daha yakından biliyorum...
Bildiğimiz dünyada 2022 ilkbaharında açık ki “dünya barışının baş düşmanı NATO” değil! Savaşı başlatan, komşusu olan ülkeye 190.000 askerle saldıran, ülkeyi işgal ederek binlerce sivili öldüren, milyonlarca kişinin evini terk edip kaçmasına, göçmesine sebep olan, koca şehirleri harabeye çeviren açık ki NATO değil. NATO böyle şeyler yapmaz mı? Elbette yapar ve yapmıştır. Çok daha kötüsünü yapmıştır. Ama 2022 ilkbaharında savaş başlatan, ülke işgal eden, insan öldüren NATO olmamıştır.