Muarızlarınca sürekli olarak dillendirilen ve yer yer “illiberal” olarak değerlendirilebilecek “leviathanlaşma” pratiklerine rağmen liberal demokrasi, sanıyorum ki, hala savunulmaya değer. Aynı zamanda bütün kırılganlığına rağmen hala güçlü bir model olarak karşımızda duruyor; gücünü de kendi kendini dönüştürebilme ve düzeltebilme potansiyelinden alıyor.
“Türkiye’de Avrasya-Rusya-Çin kanadını destekleyenlerin, maalesef bu desteklerin arkasında biraz da Türkiye’ye yönelik gelecek vizyonlarına dair işaretler alıyorum. Nedir bunlar? Türkiye’nin geleceği bu Avrasya tarzı yönetim anlayışı doğrultusunda şekillensin. Temel özgürlüklerin daha kısıtlı olduğu, daha bize özgü bir demokrasi anlayışı hâkim olsun.” (Sinan Ülgen, 12 Mart 2022)
ABD emperyalist de Rusya sosyalist mi? Onun yaptığı zulüm, karşısında NATO ya da ABD var diye haksızlık, zorbalık meşru mu sayılacak? Yıllarca sosyalistler, Rusya’da, Çin’de ortaya çıkan baskıcı rejimleri, o ülkedeki katliamları, tek parti rejiminin farklı sesleri bastıran uygulamalarını görmezden geldiler. Hatta çoğu zaman desteklediler. Sosyalizmin ortaya çıkış gerekçesinden, iddiasından büyük ölçüde vazgeçen yeni ideolojiler ürettiler.
İktidar medyalarının işi her dönemde zordur, fakat iktidarda Erdoğan gibi bir figür olduğunda iş daha da zorlaşır. Çünkü medya artık iktidarı gözü kapalı desteklemenin yetmediği bir vasatta iş yapmak zorundadır. Bu zorlukların sonuncusu 2022 ile başladı. Bu dönemde yandaş medyanın kendi kendine sorduğu soru şöyle: “Promptırsız Reis, peşpeşe kamuoyunda duyulmaması gereken sözler sarf ettiğinde biz Reisçi gazeteciler ne yapmalıyız?”
“Kürt Milliyetçiliği: İlk Kürt Gazetelerinde Siyasal Kavramlar ve İslam (1898-1918)”* başlıklı kitap (2021), Murat Issı’nın doktora tezi. Orijinal dili Yunanca olan bu tez, Osmanlı İmparatorluğu içinde gelişen ve Osmanlı tarihiyle doğrudan irtibatlı olan Kürt milliyetçiliğinin gelişimine odaklanıyor. Issı’ya göre resmi Kürt tarih tezinin yazımının başlangıç dönemi ve radikal Kürt milliyetçi hareketinin doğum tarihi 1918’dir.