Yukarıda gördüğünüz, üç boyutlu bir obje değil, Alman ressam Domenico Remps’in 1690 tarihli bir “trompe l’oeil” (göz aldanması) tablosu. 17. yüzyıl sonlarında nadire odalarının Avrupa’nın her yerinde kazandığı öneme tanıklık ediyor. Bu odaların ziyaretçileri, koleksiyonerlerin dünyayı nasıl algıladığıyla yüzyüze geliyordu.
AK Parti iktidarının yarattığı ekonomik ve siyasal tahribatı onarmak ve yeniden demokratik bir sürece yönelmek için son virajı da artık geçmiş olduğunu düşünenler haksız sayılmazlar.
Aşk dünyasının “adlandırdığı gibi” olmasından haz ediyor. Padişahı, feriştahı gelse, hayâli o. Sultanı desen… Belki yalnız anlarında “Memoşum benim” diye seviyor yüce padişahını. Padişah kapıcıbaşına sesleniyor, hârici seferini sonraki güne erteliyor.
2020 yılında hala Batı taklitçiliğinden şikayet etmek, aynı ülkede birlikte yaşadığı farklı fikirlerdeki insanların üzerinde fikri iktidar kuramamaktan yakınmak, gençlere “Kimsin sen” diye sorup hamasi bir dava ve tarih neferliğini teklif etmek, üstelik “Abdülhamit’in aklı sana miras” demek pek de Akif’in “Asım’ın nesli” nden beklediği işler olmasa gerek.
“Ekonomiyi önceleyelim” diyenler ise eğer ilk dönemdeki kadar sıkı bir sokağa çıkma yasağı uygulanır, yani ekonomik hayat yeniden durdurulursa, virüsün yaratacağı yıkımdan çok daha büyük bir yıkımın oluşabileceğini, insanlığın (açlık da dahil olmak üzere) birçok riskle karşı karşıya kalacağını savunuyor. Baharda (yani mart-nisan-mayıs aylarında) “korkunç” günler yaşayan İtalya, İspanya gibi Avrupa ülkeleri, yeniden tırmanışa geçen salgın konusunda önlemleri artırmaya karar vermiş görünüyorlar.