Yazarlar

İçişleri Bakanı böyle davranamaz!

Dört yıldır İçişleri Bakanlığı koltuğunda oturan bir kamu görevlisinin, hoşnut olmadığı bir karar Anayasa Mahkemesi’nden çıktı diye yüksek mahkeme başkanının polis koruması olmaksızın sokaklarda dolaşmayı göze alamayacağını iddia etmesi ve meydan okuması bir garabet örneğidir.

ANALİZ: Oruç Reis meselesinde ‘üst akıl’ devrede miydi?

Araştırma gemisi Oruç Reis’in ‘kablolarını toplayıp’ aniden Antalya limanına dönmesi ABD’nin ve Trump’ın işi mi? Bu soruya, argümanlara hiç bakmadan “mutlaka öyledir” cevabını verenler kadar, ‘münafıklık, fitnecilik’ diyenler de olacaktır. En iyisi argümanları sıralamak… Sıralayınca bizim gördüğümüz: Pek mümkün. Bakalım siz ne diyeceksiniz?

Yerli ve milli olmak yeter mi?

Milletlerüstü ve sınırlar ötesi bir çalışma hayatı var. Teknolojik gelişmenin yanında ülke nüfusları da çok renkli hale dönüşüyor. Avrupa’da yoğun göç nedeniyle çok büyük bir Müslüman nüfus oluştu. ABD’de “Hispanikler” denen İspanyolca konuşan halklar giderek genişleyen bir kitle.

İyilik ‘ben’den, kötülük ‘gen’den!

Bir topluluk kötülüğü hep dışarıya süpürüyorsa; kendi içinde ve kendi eliyle gerçekleştiği aşikâr durumlarda dahi, irtikap edilmiş kötülüğü kendisine yakıştırmayıp ‘dış güçler’den ‘soy-sop karışıklığı’na, ‘sütü bozuk’luktan ‘içimizdeki hainler’e kadar bir dizi açıklama modeliyle meselesini ‘çözüyor’sa, o topluluğun yaşanandan ders çıkarma ve aynı hatayı tekrarlamama imkânı ellerinden kayıp gidiyor demektir.
- Advertisement -

Mustafa Kemal ne kadar Türkse, Napolyon da o kadar Fransızdır

Ne Fransızcıyım, ne Napolyoncu, ne Atatürkçü, hattâ ne de Türk milliyetçisi. Sade bir vatandaş ve vatandaş-tarihçiyim. Sırf bu sıfatla sormak istiyorum: Bir, geçmişe bu tür göndermeler, mevcut sorunları çözmeye mi, keskinleştirmeye mi yarar? İki, başkalarının tarihini küçümseyip aşağılamanın sonu nedir? Kendi tarihinin Batı-merkezcilik çerçevesinde küçümsendiği ve aşağılandığından şikâyet eden Türkiye, dengeyi bu yolla mı kurmaya çalışmalı?

En Son Çıkanlar