Yazarlar

Has ipek kendini kırdırmaz

Tarih defterlerini sürekli açık tutunca, güncel krizleri tarihi hesaplaşmaların bir parçası gibi gösterince, o kadar büyük laftan sonra diplomasiye şans vermek için sismik araştırma gemisini Akdeniz’den Antalya limanına çekmek gibi yerinde hamleler de bu büyük tarih anlatısı içinde geri adım ya da zayıflık gibi görünür.

Bütün Diziler Aşk-ı Memnu’dur ve “Her Şeyi Bitirmeyi Düşünüyorum”

Dizi mevzusunu bitirmeyi düşünüyorum. Haftaya yine bir dizi üzerine yazabilirim, onu demiyorum, yani bu yazının asıl mevzusuna geçiyorum; şahane ve saçma sapan bir filmden bahsedeceğim. Eskiden mahalledeki sinemaya gelecek filmi bekler gibi şimdi de Netflix'e gelecek bazı filmleri bekler olduk ve bu da o filmlerden biri.

Mahalle maçı

Bir de Çeltik Kilisesi vardı. Kilise ise çeltik ne alaka, çeltik ise kilise nereden çıktı, hiçbir fikrimiz yoktu. Tabii çok sonradan öğrendik o güzelim yapının hikayesini: Katolik Ermenilere ait bir kilise olduğunu, kitabesi olmadığından ne zaman inşa edildiğinin kesin olarak bilinmediğini, mimari özelliklerine bakılarak 16. yüzyılda yapıldığının tahmin edildiğini, 1914’ten sonra bir dönem çeltik fabrikası olarak kullanıldığını ve sonradan yıkılmaya terk edildiğini.

Hayat ve temsil; reel ve sanal tarih

“Bütün iktidar siyasetçileri, sanki Ertuğrul ve Abdülhamid dizilerinin senaristi gibi” yazıp konuşmaya başlamış bulunuyor.
- Advertisement -

‘12 Eylül öncesi sol mücadele’nin mahiyetini gösteren üç kişisel hatıra

12 Eylül öncesinin kanlı kavgasının darbenin neredeyse ertesi günü bitmesini, kaos ortamını darbecilerin bilinçli olarak yarattığının delili olarak yorumlamak rahatlatıcı olabilir. Fakat ben darbenin kırkıncı yılında rahatsız edici bir tez öne süreceğim: Sol örgütler, evet, darbenin ertesi günü dağıldı, çünkü mücadeleleri gerçekte kapsayıcı ülke iktidarını değil, ‘sol içi’ sınırlı iktidarı hedefliyordu. Darbeyle birlikte ‘sol’ kalmayınca ‘iktidar’ mücadelesi için motivasyon da kalmadı ve oyun bitti.

En Son Çıkanlar