Son 15 yılda yapılan seçimlerin muhakkak birinde sizin de terör örgütlerinin desteklediği, içinde yer aldığı, dış güçlerin arkasında olduğu bir partiye, adaya ve ya ittifaka oy vermiş olma ihtimaliniz hayli yüksek.
AK Parti’de olduğu gibi CHP’de de, yerel yönetimler bir yana, daha genel ve stratejik bakış bir yana. CHP, AK Parti’nin iktidar döneminde güçlerin tek kişide toplandığını, adaletin askıya alınıp yargının kontrol altında tutulduğunu, insan haklarının ve birçok özgürlüğün sınırlandığını vurguluyor.
O günler gelip de onlarca insanın açlık grevlerinde hayatlarını kaybettikleri haberleri dünya çapında yaygınlaştığında Türkiye’nin yüzü bundan ibaret olacak; başka hiçbir şey bu görüntünün önüne geçemeyecek. Fakat Kürt siyaseti açlık grevlerini bu noktaya kadar sürdürebilecek bir taban desteğine sahip olamayabilir.
HDP’nin Dersim’de ciddi bir temsiliyeti var. Ama çok ciddi bir hatâ yaptı. Maçoğlu’na yönelik karalama kampanyasına ses çıkarmayarak, kentteki çoğulculuğu ve özgünlüğü karşısına aldı. Bu tutum HDP’nin kendisi dışındaki siyasi renklere hoşgörülü davranmadığı, Dersim’in tüm farklılıkları kucaklayan hoşgörülü, hümanist karakterini fazla önemsemediği gibi bir görüntüye yol açıyor.
Soçi bildirgesinde, terörizm ile mücadele veya başka bir gerekçeyle Suriye’nin toprak bütünlüğüne ve egemenliğine zarar verecek herhangi bir girişime müsamaha gösterilmeyeceği, herkesin anlayabileceği bir berraklıkta ifade edildi. Metnin altında Türkiye’nin de imzası vardı. Lâkin bu ifadenin hedefi, doğrudan doğruya Türkiye’ydi.