Kendine güvenenleri hayal kırıklığına uğratan, tarihi bir şansı bozuk para gibi harcayan ve akabinde de toplumun genelindeki menfi algısını tamir edecek bir performans sergileyemeyen İnce’nin, muhalefeti omuzlayabileceğini ve kitleleri peşine takabileceğini düşünmek, ham bir hayal.
Neleri sembolize edip temsil ederlerse etsinler, Ayasofya son kertede bir bina, Sinan da inşa edildikten sonra Akdeniz inşaat kültürünün dönüm noktalarından olmuş bu binayı gelecekteki inşaat kültürüne maledip dönüm noktalığını tescillemiş bir mimardır. Günümüzün İstanbul’u devamlı fethetme arzusu da hazımsızlık..
Başarı eğer salt şampiyonluklarla belirlenecekse Marcelo Bielsa, aşağıda bahsi geçenlerle kıyaslandığında çok “başarısız” bir hocadır. Zira 1991’de başlayan uzun hocalık tarihinde, 2020’ye gelinceye kadar, sadece bir kez (2004’te Arjantin’i Olimpiyat Şampiyonu yaparak) şampiyonluk kürsüsüne çıkabildi. Fakat zaferlerden hep uzak kalsa da o futbola çok derinden tesir etti. O yüzden, Sabella’nın da işaret etiği gibi, Bielsa’nın değeri sonuç eksenli bir bakışla anlaşılamaz.
İçeride, ekonomi, sosyal sorunlar, iç gerilim yükselince bir dış mesele patlatmak, geleneksel bir siyaset oyunu. Zayıf demokrasilere sahip olan ülkelerin iktidarları, rakiplerini dış mihraklarla irtibatlı göstermek konusunda epeyce tecrübelidir. Muhalefet kolayca emperyalizmin oyuncağı ilan edilebilir, özel olarak dışarıdan hazırlanıp yönlendirilen bir güç gibi gösterilebilir.
Lunapark’ta insan boyunda kovboy, Kızılderili resimlerinin boş bırakılan baş kısmına kafasını uzatarak fotoğraf çektirenler aklından geçti… Kiminin kafası küçük, kiminin büyük gelirdi o deliğe. Bazısı öyle gururlanır, öyle dik tutardı ki başını, delikten yüzü yerine gerdanı görünürdü.