Sağda solda, doğuda batıda, üstlerde aşağıda, büyükşehirde veya taşrada, dindar camiada yahut seküler çevrelerde farketmez, nereye gitseniz, herşeyi bilenlerden geçilmiyor ülkemizde. Herşeyi bildikleri için, bir alanda uzman olduğunu söyleyenlere dahi o alanda işin aslının ne olduğunu yine onlar öğretiyorlar; “Bildiğin gibi değil” repliğini her defasında kullanarak...
Türkiye’de askeri darbelerin ardından darbecilerin ilk yaptıkları açıklama, “en kısa zamanda demokratik parlamenter rejime dönüleceği” şeklindedir. Çünkü, “kalıcı” bir şekilde onların orada oturmasını sağlayacak bir toplumsal destek hiçbir zaman olmamıştır.
Bu sevince gölge düşüren pek çok etken vardı çünkü. En başta “doğalgaz bulundu” hikayesi yalancı çoban hikayesine dönmüştü. Son sekiz yılda her seçim öncesi Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunan doğal gaz miktarı 21 trilyon metre küpe ulaşmıştı. Bunun 20 trilyonu geçen yıl yerel seçimlerden önce Ahaber tarafından Tekirdağ’da bulunmuştu. Rakamlara bakılırsa Türkiye’nin dünyada Rusya, İran ve Katar’dan sonra dördüncü doğalgaz ülkesi olması gerekiyordu. İnsanlar doğal olarak habere kuşkuyla yaklaştılar.
Sonra… Yavaş yavaş… Müziğin ritmine uyarak… Sağ elindeki abiye, uzun, siyah, ipek eldiveni çıkarıyor. Ama -o devrin erkek mübalağasında- nasıl çıkarmak… O eldivenin çıkması, kadına dair tahayyüllerin ortalama bir roman ebadındaki giriş bölümü.
Evet, gazetelerin sayısı azalabilir. Ama yine de okunacak bir gazete bulunur. Evet, bayi bulmak zorlaşabilir. Ama yine de kıyıda köşede gazete tiryakilerine güzellik yapmayı vazife bellemiş bir cengâver olur. Onlar var oldukça ben de çocukluğumda edindiğim ve özene bezene büyüttüğüm bu keyfimi bırakmam.