When the direct voice of Turkish society has emerged, especially in politics (the Democrat Party, Turgut Özal and the ANAP of the 1980s, now the AKP) but also in art (the arabesk musical style), observers both foreign and domestic, instead of trying to understand, have generally ended up condemning various aspects of a phenomenon that they clearly did not accept or comprehend.
Avrupa, 18. yy sonlarında bir kişilik bölünmesi yaşadı. Bu durum sanayi devriminin ardından, kendilerini alıkoyamadıkları emperyalist ve sömürgeci kötülüğün ruhlarında açtığı bir yarıktan kaynaklanıyordu kanımca.
Türkiye’de beş ay içinde seçmen davranışında görülen bu büyük değişiklik, insanların ülkenin içinde bulunduğu durumu bir varlık ve yokluk meselesi olarak algılamasıyla alakalı olabilir.