Yunanistan’ın ekonomik durumu referandum sonuçlarını “demokrasinin zaferi” gibi popülist söylemlerle kutlayacak kadar iç açıcı değil. Le Monde’un eski ekonomi direktörü Eric Le Boucher’nin dediği gibi, referandumda güven tazelemesine karşın Çipras Avrupalı ortaklarının yardım limitinin çok daraldığının ve ülke ekonomisinin bu kadar borçla döndürülemeyeceğinin farkında olmalı.
Hızlı ve cesur adımlar bayram öncesi atılır veya bunun işaretleri verilirse, en ideal koalisyon seçeneği olan AK PARTİ-HDP hükümetinin kurulması imkan dahiline girer. Bu da halklarımızı ve Türkiye’yi her alanda güçlendirir.
Kendi değerlerinin dışında kalan her türlü değeri, altta ve ‘eğitimle düzeltilmesi gerekenler’ olarak gören bu ‘modern aydınların’ cehaleti ve gözü kapalılığını eğitim bile çözemez.
Bu makuliyet kaybı devam ederse, biz daha çok illüzyona kapılırız; “yüzde 60 blok” türü absürt tartışmalarla, “CHP-MHP-HDP beraberliği” türünden irrasyonel projelerin sokacağı çıkmaz sokaklarda daha çok oyalanırız.
Yunanistan'da yaşanan ekonomik krizde, Yunan politikacıların sorumsuz politikalarının etkisi olduğu muhakkak. Lakin burada AB yönetiminin hatalarından bahsetmeyen ve sorunu sadece ve sadece bir halka atfedilen özcü faktörlerle açıklamaya da, ırkçılık deniyor.