Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ndeki bazı uygulamalar Cumhuriyet tarihi boyunca kendisini özerk bir güç olarak inşa etmeyi başarmış olan TSK’yı, bu özerk konumundan kopartarak Cumhurbaşkanı’nın kişiliğinden ayrılması zor, onunla bütünleşik yeni bir yere bağladı. Dolayısıyla, bir katmanda Anayasa’dan kaynaklanan bir demokratik hak kullanımı olarak okunabilecek Amiraller Bildirisi başka bir katmanda Cumhurbaşkanının şahsına yönelmiş cüretkâr bir sınama olarak da okunabilirdi.
İçinde bir hakim ve bir savcının da bulunduğu Atadedeler çetesi hakkındaki haberler bize bir kez daha her şeyin yanı sıra yargının da ne kadar kirlendiğini gösteriyor. Sahte MİT kimliği taşıyan Pınar Taşçı’nın bu kadar insanı etrafında toplayabilmesi, “Devletle işlerini yürütmek” için insanların kendilerini bir gruba girmek zorunda hissetmesi, hakkındaki haklı-haksız bir isnattan kurtulmak için birilerine gizlice para vermeyi çözüm olarak görmesi alarm zilinin çalınmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti’nde modern tiyatronun kurulması, ülkenin etnik homojenleşmesinden nasibini almıştır. Gayrimüslim Osmanlı vatandaşlarının uğraşı olan sahne sanatları, onların gitmesiyle neredeyse yok olmuştur. Tohumları İttihat ve Terakki’yle atılan ve cumhuriyetle devam eden Türkleştirme politikası sadece sahne sanatlarını değil, pek çok iş kolunu yok olma noktasına getirmiştir. İşte “kutsallık” da hayatımıza takriben bu zamanlarda girmiştir. Vergi kutsaldır, aile kutsaldır, devlet kutsaldır ve daha nicesi…
Kürtlerin Türk olduğunu kanıtlamaya çalışmak, bölgedeki Türk nüfusu çoğaltmaya çabalamak, önde gelen Kürt ailelerini Batı'ya sürmek, her tarafta "Türklük aşılayan" yatılı okullar, Türk Ocakları ve Halkevleri/Halkodaları açmak, kızların Türk memur ve askerlerle evlendirilmesini özendirmek, Kürtçe konuşanları ağır cezalara çarptırmak... Ve tabii bölgeyi Umumi Müfettişlikler yoluyla yönetmek... Bütün bu politikalara maruz kalan bir halkın “Yarının Türkiyesi” metninde adı geçmiyor diye şaşıracağını sanmıyorum.
O telefonun başına geçti. Biz de paralelden Aydın’ın Oya ile konuşmasını dinlemeye durduk. Aydın “Bak Oya bu gece Beyoğlu’na gidip hard bir gece yaşayacağım beni bekleme…” dediğinde Oya’dan gelen cevap kısa ve netti: “Sen yine kime poz yapmak için böyle konuşuyorsun, paralel telefonda kim var?”