İnsanlığın en zinde, enerjik ve üstün örnekleri şu anda Tokyo’da bir arada. Kalan biz dünyalılar ise evlerimizden onların başarılarına ortak oluyoruz. Bu arada 2032 Olimpiyatları’nın da Avustralya’da, yani buralarda yapılacağı müjdesini aldık. Kocaman ülke! Brisbane neredeyse bin 500 kilometre uzaklıkta ancak olimpiyatlar için gidilir yine de...
Ayrımcılık ya da daha vahim boyutuyla ırkçılık Suriyelilerin gelmesiyle ortaya çıkan yeni bir olgu değil Türkiye’de. Başka birçok ülkede de olduğu gibi. Aslında Suriyeliler gelince eski "ötekilerin" yükleri belki görece hafiflemiş durumda (Kürtler hariç). Çünkü Suriyeliler birçok bakımdan daha ucuz maliyetli, daha elverişli günah keçisi. Halbuki daha vicdanlı bir bakış açısıyla bakılabilir Suriyeliler olgusuna. 12 eylül sonrasında Suriye’ye kaçan binlerce Türkiyeli gence kucak açmıştı Suriyeliler.
Luanda’da hava sıcak, hayat boğucu, gelecekle ilgili umut taşımak zor. Herhangi bir işi acele yapmaya, hatta yapmaya bile, gerek yok gibi görünüyor. Hayatın, bulunabilirse, tadını çıkarmak gerek. Islık çalarak gölgelik yerlerde dolaşmak, damla damla da olsa akan bir suyun altına girip serinlemek, bulunca bir kap yemek yemek, çatılarda rap söylemek, klimalı bir yerde uzaklaştıkça güzelleşen anıları düşünmek, klimanın değil de denizin esintisine kendilerini bıraktıkları rüyalara dalmak...
O dönemler henüz eşofman spor salonundan çıkıp, allanıp-pullanarak sokağa abiyelenmediği için pide kuyruğuna pijama altıyla katılan çocuklar, hatta yetişkinler de karışırdı. Pide 60’da siparişleri, kısacık boyu, siyah saçlarının rengi ve tıpa tıp kesimiyle de Mireille Mathieu’yu -varoşlardan- andıran, genç bir kız alırdı. Bazen çizgili “ağabey pijaması”yla geçiştirdiği pantolon üstü etek giyerdi...
O bayram sabahı babası elinde hediye paketleriyle çıkagelmişti. Uyandığında odada yoktu, demek ki kasabaya bayram hediyesi almaya gitmiş. Arkadaşlarıyla çardakta oturmuş, pişpirik oynuyordu. Babasının “gelin bakalım gençler, bayramlaşalım” diye seslenmesi üzerine ellerinden oyun kağıtlarını fırlattıkları gibi koşturup, hediyeleri kapışmışlardı. Paketlerden birbirinin eşi dört tüfek çıkmıştı.