MHP’li Celal Adan, 12 Eylül dönemindeki koğuş arkadaşı Sırrı Süreyya Önder’i anlattı: “Mamak Askeri Cezaevi adeta bir tımarhaneydi. Sırrı Süreyya Önder'le de ikinci koğuşta beraber olduk. O zamanki yönetim ‘karıştır, barıştır’ diye bir şey uyguluyordu. Tabii ki fikirlerimiz ayrıydı ancak tımarhane dediğim yerde bile Sırrı Süreyya Önder hoşgörü sahibiydi, uzlaşmacıydı. Son dönemde Türkiye'ye adeta hayatını koyarcasına sahip çıktığına şahidiz.”
Türkiye gazetesinde yer alan habere göre; 21 Nisan'da yapılan AKP MKYK toplantısında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nde (KKTC) liselerde başörtüsüne serbestlik getiren kararın ardından yaşanan tartışmalar gündeme...
Çözüm Süreci’nin etkin isimlerinden biri olan eski AK Parti milletvekili Adnan Boynukara, “Silah Bırakmak için “Ne Veriliyor?” başlıklı yazı yazdı: “Baştan ifade edeyim, verilen veya alınan bir şey yok. Yapılan işin temel hedefi, ülkenin en önemli sorununu çözmek, özellikle de vatandaşların can ve mal emniyetini doğrudan ilgilendiren bir konuyu sonuçlandırmaktır. Devleti yönetenlerin temel sorumluluğu, ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkesin eşit haklara sahip olduğu bir siyasal iklimi oluşturmaktır. “Ne verildi” veya “ne verilecek” türü, özünde üretilmiş korkuların yansıması olan değerlendirmeler, herkesin eşit haklara sahip olmasını istememe, azmedememenin dışa vurumudur.”
“Milli iradeye itaat” tercihi ya da anlayışı, Cumhuriyet’in son yüzyılına damgasını vurdu diyebiliriz. Bu konuda ilk ve uyarıcı yüzleşme, 27 Mayıs askeri darbesinin ardından yaşandı. Askerler seçilmiş Meclis’i kapattılar, partileri susturdular, bir anlamda milli iradeye el koydular. Ülkeyi yönetmeye talip oldular. İlk seçimde tasfiye edildiler. Halkın en az yarısı, Adnan Menderes ve arkadaşlarını destekleyen partilere oy verdi. Yani “milli irade” darbecileri kabul etmedi.
Devlet Bahçeli: "Yakın vadede silahlar gömülüp kucaklayıcı ve demokratik siyasetin perdesi açılacaktır." “Erken seçim yalan ve yaygarasıyla partimizi tartışmaya yeltenen, küçücük akıllarıyla niyet okuyuculuğuna teşebbüs eden çürüklerin hevesleri boşunadır.“