Bu kumaştaki mavi-yeşil süslemeler aslında böcek kanatları. İnsan hayret ediyor, değil mi? Böcek kanatlarını kumaşlara işleyerek kullanmak, tarihi çok eskilere uzanan bir elişi tekniği, geleneksel bir zanaat. Böcek kanatları, modada, sanatta, dekorasyonda, hatta belki de en ilginci, uzay istasyonlarında bile kullanılmış. Güneydoğu Asya (Tayland, Burma, Hindistan, Çin…) kökenli bu işleme tarzı, Hindistan’dan 1800’lerde öncelikle İngiltere’ye oradan da Kıta Avrupasına taşınmış. Üzerine işlendiği ipek, pamuk ve yün kumaşlar, yıllar içinde sararıp, yırtık pırtık olup, erise bile, bu kanatların parlaklığı asırlara meydan okuyor. Bu tabii malzemenin en yaygın kullanılanı mavi-yeşil yansımalı olanları, ama yanar döner renkleriyle, turkuaz, mor, turuncu, kırmızı, yeşil, lacivert, altın rengi ağırlıkta olanları da var. Günümüzde de ünlü moda evlerinin koleksiyonlarında, film ve dizilerde, sanat eserlerinde, mücevher tasarımlarında örneklerine rastlıyoruz.
Çeşitli müzelerden 1800’ler yapımı elbiseler.
Dries Van Noten 2015 Sonbahar Kış Koleksiyonu.
1700’ler sonu İngiltere’den ayakkabı, Hindistan’da işlenip gelen kumaşla yapılmış, Bata Shoe Museum. Üstteki ise 1800’lerin başı, çanta olmak üzere Hindistan’dan gelen bir kumaş, Museum of Fine Arts Boston.
Elytra (tekilse elytron) da denen bu pullar, ömrü çok kısa olan Sternocera (Japonya’da kullanılan versiyonu Chrysochroa -Tamamushi) cinsi böceklerin yanar döner ve parlak kanatlarından elde ediliyor. Böceklerin ömrü kısacık, yetişkin olarak 1 ila 3 hafta arasında yaşıyorlar ve çiftleşmek için sürüler halinde buluşup hemen akabinde de topluca ölüyorlar. İşte bu noktada Güneydoğu Asyalılar, böceklerin yoğun yaşadığı bazı ormanlarda, kendiliğinden ölenleri topluyorlar; bu açıdan vicdanlı. Ayrıca bu böcekler, Kuzey Tayland, Laos ve Çin’de afiyetle yeniyor; gıda olarak hazırlandıkları fabrikalar kanatlarını da yan ürün olarak satıyor.
Elytra, yani böcek kanatları, epey dayanıklı; rengi 1000 yıl geçse de solmuyor. Çünkü kanatlar ekseriya chitin (kaytın-kitin) denen bir maddeden oluşuyor. Chitin, dünyada (hafifliğine nispetle) en sağlam maddelerden biri ve hatta MIR uzay istasyonunda kullanılmış, bu da ilginç bir bilgi. Kumaşı hırpalanıp sararmış, neredeyse parçalanmış olmasına rağmen, işte bu chitin denen madde sağ olsun, üzerindeki böcek kanatları parıl parıl parlayan elbiselere birçok müzede rastlayabilirsiniz. Böcek kanatlarının çeşitli renkleri var; yeşil, mavi, mor, altın, kırmızı, turuncu, siyah, lacivert vs. En çok, mavi-yeşil-mor yansımalılar kullanılıyor.
Avrupa’ya İngiltere seçkinlerinin 1800’lerde kolonyal fantezi öğesi (!) olarak Hindistan’dan gelmiş. Bu işleme tekniği 200 yıla varan bir süreçte “egzotik” bir şey olarak Batı Avrupalı seçkinlerin ilgisini cezbetmiş. Bu yazıyı yapısalcı postmodernist bir manifestoya çevirmek niyetinde değilim ama bu işlemelerin Hindistan’ın bağrından İngiliz seçkinlerinin elbiselerine kanatlanıp uçmasının da sömürgecilikle doğrudan bir ilgisi var. İngiliz yüksek sosyetesinin kadınlarına böcekli elbiseler giydiren şey, ince zevk ve estetik duygusundan ziyade, güç, üstünlük algısı ve hakimiyet duygusuyla Doğu’yu, kültürünü ve geleneklerini egzotik nesneler olarak görmekti.
John Singer Sargent, Mrs. Jacob Wendell tablosu, 1888.
John Singer Sargent’ın ünlü Ellen Terry as Lady Macbeth tablosu, Tate Modern. Sağdaki de Ellen Terry’nin 1888’de Lady Macbeth’i oynarken giydiği elbise. (Hatta bu temsili Oscar Wilde da izlemiş, bir eserinde elbiseden hayranlıkla bahsediyordu.)
Lozan’da İtilaf Devletleri tarafını temsil eden ünlü Lord Curzon’un karısı Lady Curzon’un zamanında çok ses getiren böcek kanadı işlemeli tavus kuşu elbisesi.
Ünlü kostüm tasarımcısı Colleen Atwood’un Charlize Theron için yaptığı elbise, Queen Ravenna rolünde Snow White and the Huntsman filminden.
Tarihte en eski kullanıldığı yerler Güneydoğu Asya; Burma, Tayland, Malezya, Endonezya. Daha sonraları Hindistan, Peru, Ekvador, Çin ve Japonya’da da süslemelerde, giysi, eşya ve takılarda kullanılmış. Doğanın payeti denebilir. Bin yıldan eski bu zanaat, aslında sürdürülebilirlik açısından da petrol türevi malzemelerden elde edilen pul payetlere nispetle fena değil. Ama uzun vadede, ola ki çok yaygın kullanılır da gıda sektöründeki yan ürün miktarı ve ormanlardan toplananlar yetmezse ne olur bilemiyorum.
Brüksel’de Kraliyet Sarayı, Aynalı Salon. 2002 yılında Kraliçe Paola’nın sanatçı Jan Fabre’a yaptırdığı Heaven of Delight eseri. Belçikalı sanatçı bu salonun tavanlarını ve avizelerini böcek kanatlarıyla kaplamış ve bunun için tam 1 milyon 600 bin kanat kullanmış.
Böcek kanatlarının moda ve sanattaki kullanımı, 2018’de Dolce Vita Istanbul’da (küçük çaplı da olsa) ilgi gören ilk paylaşımlarımdan biriydi. Burada daha detaylı anlatmak istedim. Bence elytra işlemeler, biraz irrite edici, yine de etkileyici, enteresan bir kültürel unsur. Gönlüm bu zanaatin yitip gitmemesi için yeniden popülerlik kazanmasından yana, fakat talebin artması durumunda, eski çağlardaki toplama tekniklerinin yerini daha zalimce ve endüstriyel metotların almasından da korkuyorum. Bugünlerde içimiz yanarak çaresizce izlediğimiz gelişmeleri ve insanın insana ettiklerini gördükçe, böcekler için endişeleniyor olmak da haddizatında biraz manasız kalıyor galiba.
Modacı Serkan Cura’nın 2013’te Paris’te sergilediği couture koleksiyonundan.
Üstte kesilmemiş böcek kanatlarından işleme, altta kesilerek şekil verilmiş kanatlar.
1855 Hindistan yapımı Jama kaftan (pijamadaki jama), Victoria & Albert Museum, Londra.
Çeşitli renklerde elytra böcek kanatları.
Elif Akyol https://www.instagram.com/dolcevitaistanbul/