MHP Lideri Devlet Bahçeli, PKK’nın silah bırakma töreninin ardından Demirtaş'ın Edirne'deki avukatını aradı: "Bu sonucun ortaya çıkmasında katkıları çok değerli ve etkili oldu, bu vesileyle teşekkürlerimi iletirseniz sevinirim.”
DEM heyeti silah yakma töreninin ardından Mesud Barzani ile görüştü. Görüşmede Barzani, “Uygun şartlar oluşursa, Öcalan’la görüşme gerçekleşebilir” dedi.
Bugün, Casna Mağarası’nın eteklerinde yere bırakılan silah, yalnızca bir metal parçası değil; susmayı, susarak ölmemeyi tercih edenlerin simgesidir. Savaş, kendi dilini dayatır: emir, korku, düşmanlık. Barış ise dilini inşa eder: dinleme, tanıma, susma. Ama bu kez sessizlik, ölümün değil, birlikte yaşamaya açılan bir ihtimalin sesi olabilir.
PKK’lı bir grup militan Süleymaniye'ye bağlı Surdaş kasabası sınırındaki Casenê mağarasında düzenlenen törenle silah bıraktı. Silah bırakan grubun açıklamasından: "Barış ve Demokratik Toplum sürecinin pratik başarısı için bir iyi niyet ve kararlılık adımı olarak ve bundan sonra özgürlük, demokrasi ve sosyalizm mücadelemizi, demokratik siyaset ve hukuk yöntemiyle yürütmek amacıyla ve demokratik entegrasyon yasalarının çıkarılması temelinde sizlerin huzurunda silahlarımızı özgür irademizle imha ediyoruz." Töreni Serbestiyet Genel Yayın Yönetmeni Yıldıray Oğur'un da arasında olduğu gazeteciler ile DEM Parti yöneticileri de izledi.
Peter Thiel, Trump’ın etrafındaki en tehlikeli tekno-feodal lord. Kıyamet savaşının hızlanması için Trump’ı destekliyor, Trump’ın başlattığı kaosu harlıyor. Thiel’e göre kıyamet savaşının deccalleri; genç iklim aktivisti Greta Thunberg, Birleşmiş Milletler ve uluslararası anlaşmalar. Hepsi Thiel’e göre ortak kuralları savunan otokrat bir dünya hükümetini istiyor. Fakat ne trajik ki Thiel, İsrail’den ABD’ye işbirliği yaptığı hükümetlerle savaş teknolojisini geliştiriyor, milyonların kişisel verilerini topluyor, devletlere alternatif çok güçlü bir egemenlik inşa ediyor. Peter Thiel ve Elon Musk gibi teknopatlar herhangi bir devlet başkanından çok daha güçlü, çok daha yetkili ama sorumsuz. Tek bir tuşla hayatımızı değiştirebilirler. Bu yüzden bir deccal arıyorlarsa aynaya bakmaları yeterli.
“İnsan ırkının devam etmesini istiyor musunuz?”
50 yılda yaşanan tüm acılara saygılı bir tören izledik. Bu iki saatlik törende Türkiye’de yaşayan kimseyi rahatsız edecek tek bir saniye bile yaşanmadı. Ve törenin sonunda dağın başında, bir olimpiyat ateşi gibi yanan ateş Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı tek bir kişinin bile aleyhine değildi. Kimse kaybetmedi, kimse yenilmedi. Herkes kazandı. Devamı gelirse de kazanmaya devam edecek.
Dün, 11 Temmuz, insanlık tarihinin en karanlık sayfalarından birinin, Srebrenica Soykırımı’nın 30. yıl dönümü. Defalarca ziyaret ettiğim Potočari'nin sessiz ve vakur mezarlığında yatan 8.372 masumun aziz hatırası önünde bir kez daha saygıyla eğiliyorum. Srebrenica, İkinci Dünya Savaşı sonrası kurulan ‘Bir daha asla’ ilkesinin, uluslararası toplumun gözleri önünde Avrupa’nın kalbinde nasıl paramparça edildiğinin acı bir sembolüdür. Ne yazık ki dünya ne Holokost’tan, ne Ruanda’dan ne de Srebrenica’dan ders çıkardı. Bugün Gazze’de yaşanan soykırım, bu korkunç gerçeği bir kez daha yüzümüze vurmaktadır.
ABD Ankara Büyükelçisi ve Suriye Özel Temsilcisi Tom Barrack konuştu: “’Bağımsız Kürdistan’ olmayacak. ‘Bağımsız SDG devleti’ olmayacak. Artık Şam ile anlaşma yapma zamanı. Eğer anlaşamazsanız sonsuza kadar dadılığınızı yapmayacağız.”
Türk milliyetçiliğinin sembol hareketinin lideri olan ve tüm hayatını bu yola vakfeden bir siyasetçi ve aynı zamanda Cumhur İttifakının ortağı olarak MHP lideri Devlet Bahçeli’nin Öcalan’a yaptığı tarihi çağrı, yakın geçmişte yaşanan ama tamamına ermeyen çözüm girişiminin gölgesindeki statükoyu aşacak ciddi bir ağırlık noktasını denkleme dahil etti. Kimsenin beklemediği yerden gelen bu güçlü destek bir tür “şok terapi” etkisi yaptı ve sürecin sahiciliğini teyit edip pekiştirerek, tüm aktörleri harekete geçiren mucizevi etkiyi oluşturdu.
Barış Bildirisi'ni imzaladığı gerekçesiyle 677 sayılı Kanun Hükmünde Kararname (KHK) ile Akdeniz Üniversitesi’ndeki görevinden ihraç edilen akademisyen Hafize Öztürk Türkmen için Danıştay’dan önemli bir...
PKK’nın silah bırakma töreninin yapıldığı Casenê mağarası, 1923’ün başlarında, İngilizlere karşı Kürt isyanı başlatan ve İngilizlerle mücadele için Atatürk tarafından gönderilen Özdemir Bey’le işbirliği yapan Mahmud Berzenci tarafından sığınak olarak kullanıldı. İngilizlerin Süleymaniye’yi bombardımana tutması üzerine Casenê mağarasına sığınan Berzenci, burada İngilizlere karşı cihad çağrısı yaptığı Kürtçe "Bangi Haq" gazetesini çıkartmıştı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan: “Terörsüz Türkiye hedefimize giden yolda bugün atılan önemli adımın hayırlara vesile olmasını diliyorum.
Ülkemizin güvenliği, milletimizin huzuru ve bölgemizde kalıcı barışın tesisi için yürüdüğümüz bu yolda Cenab-ı Allah hedeflerimize ulaşmayı bizlere nasip eylesin.”
CHP’nin Cumhurbaşkanı Adayı Ekrem İmamoğlu, PKK’nın silah bırakma töreniyle ilgili X hesabından şu açıklamayı paylaştı:
“PKK'nın feshinin ve silah bırakmasının ilk aşaması bugün Süleymaniye'de gerçekleşti.
Terörün...
HDP eski Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, PKK’nın silah bırakma töreniyle ilgili X hesabından mesaj paylaştı.
Demirtaş’ın mesajı şöyle:
“’Barışın kaybedeni olmaz’ demişti, değerli Sırrı Süreyya....
Özgür Özel’den silah bırakma töreni sonrası ilk açıklama: “Partimiz barışın yanındadır, bugünkü sembolik silah bırakma adımını memnuniyetle karşılıyoruz. Sürecin bu noktaya gelmesinde emek ve katkıları olan başta rahmetli Sırrı Süreyya Önder olmak üzere tüm siyasilere ve tüm yetkililere teşekkür ediyoruz”
Bahçeli, PKK’nın silah bırakma töreni sonrası açıklama yaptı: “PKK’nın kurucu önderliği sözünü tutmuş, taahhüdünün ardında durmuş, küresel ve bölgesel tehditleri zamanında görmüştür. Hakikaten hem Türkiyemiz hem de bölgemiz açısından fevkalade önemde günler yaşanmaktadır. Pozitif ve yüreklere su serpen gelişmeler bir milattır ve bu kapsamda maşeri vicdan memnuniyet duymaktadır.”
1 Ekim 2024’den bu yana olmaz denilenler, pek şans verilmeyenler oldu ve PKK, bugün (11 Temmuz) Süleymaniye yakınlarında silah bırakma töreni yapacak.PKK’nın bu sembolik adımından sonra top Meclis’te olacak.Ama buradaki umutlu ve pozitif havadan açık ki 50 yıllık bir dönem kapanıyor.
Erdoğan’ın Cumartesi günü tarihi bir konuşma yapacağını söyleyerek beklentileri yükselten AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik’ten yeni açıklama: Bu silah bırakma sürecinin gerçekleşmesi halinde Sayın Cumhurbaşkanımız Cumartesi günü sabah bu gelinen noktayla ilgili ve bundan sonrası ile ilgili ilk konuşmasını yapacak. Kapsamlı ve derin bir konuşma olacak. Hep bir müjde bekleniyor. Aslında tarihi bir konuşma. Gelinen bütün bu gelişmeyi değerlendirecek"
Devleti kutsal bilip eleştiriden muaf tutan bir gazetecilik, varoluşunun anlamını kendi eliyle dinamitlemiş bir gazeteciliktir. Bizim devlet gazetecilerimiz bari tutarlı olsalar; başka ülkelerde kendi devletlerinin haksızlığını haykırabilen gazetelere övgüler düzmeseler… Kendilerini “madem güzel, siz de yapın” eleştirilerine açık hale getirmeseler… Sormak lazım onlara: Haaretz’i İsrail devletini eleştirdiği için çok seviyorsunuz, 12 İsrail askeri bir mağarada metan gazından can verseydi Haaretz sizin yaptığınızı mı yapardı?
Bahçeli birçoğumuzun cesaret edemediği netlikte bir dil kullanarak “artık bu iş tamam” duygusunu açığa çıkardı ve sürecin ilerlemesine tam destek verdi. Bahçeli’nin çıkışını şöyle özetlemek mümkün: “Türkiye’de Türklerle birlikte eşit yoldaşlar olarak Kürtler de yaşamakta. Dünyanın ve bölgenin bu korkutucu manzarası içinde, Türkiye Cumhuriyeti’nin varlığını korumak için bazı cesur adımların atılmasına gerek bulunuyor. Bu adımlardan biri de Kürtlerin kimlik talebini ciddiye almak ve bu konuda çözüm üretmektir.”
“Gullibility”, kelime anlamı olarak ahmaklık gibi algılansa da psikolojide daha çok bir
eğilimi ifade eder. Malumlarınız üzere Pençe-Kilit Operasyonu kapsamında metan gazından
12 gencimizi göz göre göre yitirdik. İktidara yakın basın ve yayın temsilcileri “şehadet”
kavramının arkasına sığınırken bir kısım muhalif kesim ise bunun terör örgütünün tuzaklı bir
eylemi olduğunu ileri sürüyor. Biri açılım süreci sekteye uğramasın diye uğraşırken bir diğeri
sekteye uğrasın ki gerçek su yüzüne çıksın diye çabalıyor. Kısacası bu konuda da “Gullibility
Effect” ivmesine devam ediyor. Üstelik muhalefetin Şehit 12 askerimizle ilgili Meclis'e verdiği soruşturma önergesi AK PARTİ ve MHP’nin oyları ile reddedildi!. Yani evlatlarımız öldüğüyle kalsın, öyle mi?
Gösteri sürüyor, ama kimse bakmıyor. Yönetenler iktidardaymış, muhalefet muhalefetmiş, seçmen seçmenlik yaparmış gibi… Dikkat dağılır da göz sahneden çekilirse, herkes rol keser: Dansçı yerini korur ama adımını küçültür, siyasetçi kürsüde kalır ama sözünü boşaltır. Marke yapan yalnızca sahnedekiler değil; bakmayı bırakan her izleyici bu oyunun ortağıdır.
Cumhurbaşkanı Başdanışmanı ve Ekonomi Politikaları Kurulu Üyesi Bulut, pankreas kanseri nedeniyle 53 yaşında hayatını kaybetti. Vefat haberini eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu duyurdu.
CHP, Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karalar’ın tutuklanmasına tepki için Adana’da “Millet iradesine sahip çıkıyor” mitingi düzenledi. Özgür Özel: “Zeydan Başkan, 250 bin hemşerin sana sahip çıkıyor bu meydanda. Zeydan Başkan'ın eşi Nuray Hanım, 32 yıldır devlet okulunda öğretmen. Hala devlet memuru. Her sabah derse giriyor. Bu kadının kocası mı yolsuzluk yapmış?”
“Ali Bayramoğlu ile Bugünler”de bu hafta: “Öcalan’ın ana eğilimi, örgütün sağlıklı bir şekilde silah bırakması ve siyasete geçiş bakımdan Türkiye kamuoyuna güven vermesi. Kürt siyasi varlığının sistem ve toplum tarafından kabulünün gerçekleştiğini, PKK’nın bu istikamette büyük bir başarı elde ettiğini ima ediyor. Kürt sorununun çözümü Türkiye açısından siyasetin normalleşmesi ve demokrasi üzerinden bir kapının açılmasına imkan verebilir.”
İBB'ye yönelik soruşturmada tutuklanan ve daha sonrasında 'etkin pişmanlık' kapsamında ifade veren ASOY İnşaat Yönetim Kurulu Başkanı Adem Soytekin tahliye edildi. Soytekin'in 'etkin pişmanlık' kapsamında verdiği ifadenin ardından, tutuklu İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun avukatı Mehmet Pehlivan tutuklanmıştı.
Öcalan’ın videolu mesajı sonrası KCK’dan açıklama yapıldı: “Apo'nun bizden istediği somut adımı atacağımızı belirtiyoruz. Ancak sürecin tek taraflı ve sadece bizim atacağımız adımlarla ilerlemeyeceği bilinmelidir. Bu temelde Barış ve Demokratik Toplum sürecinin geliştireni olan önder Apo'nun esareti son bulmalıdır. Çünkü önder Apo özgür olursa, ancak bu süreç gelişebilir ve amacına ulaşabilir. İkinci olarak da demokratik siyaset ve bütüncül hukuk için gerekenler yapılmalıdır.”
Abdullah Öcalan, 11 Temmuz’da PKK’nın yapacağı silah bırakma töreni için İmralı'daki diğer mahkumların yanında 7 dakikalık videolu mesaj verdi: “Silahın değil, siyasetin ve toplumsal barışın gücüne inanıyorum. Ve sizi de bu ilkeyi hayata geçirmeye çağırıyorum. Son günlerde bölgede yaşanan gelişmeler, attığımız bu tarihi adımın önemini ve aciliyetini açıkça teyit ediyor."