DEM Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: "Ana muhalefet partisi İmralı’ya gitme konusunda olumsuz oy kullandı. Bu tarihi anın gölgesinde bu büyük bir eksiklikti. Bizim beklentimiz bu değildi. CHP’nin üye vermeme kararı Kürtleri kırmıştır, yaralamıştır. Tam da yüzyıllık bir yarayı sarmak için şimdi sorumluluk almayacaksak ne zaman sorumluluk alacağız. Bunu bir yere not ettik ama halen beklentilerimiz devam ediyor."
Dün yaşananlar göstermiştir ki Türkiye’de bir iktidar değişiminde bir çözüm sürecinin yaşanma ihtimali çok düşüktür. Kürt meselesinin çözümü için gerçek imkan ve fırsat elimizdekinden ibarettir. Devletin ve Devlet Bahçeli’nin bu açılımından daha ilerisi ufukta görülmemektedir. Türkiye’de muhalefetin mevcut ideolojik formasyonundan daha iyisinin çıkması da zordur.
CHP’nin bu işin bir parçası olmasının anlamı şuydu: Çözüm sürecinde siyasi partiler, iktidar ve devletin oluşturduğu sistem derine indikçe, risk aldıkça bunun toplum-siyaset ilişkilerine yansıması ihtimali yüksekti. CHP, seçmenini bir tavra davet eder; içindeki milliyetçi ve korumacı kimlik meselesinde her zaman korktuğu ve karşılaştığı engelleri bu şekilde aşabilirdi. Tersini yaptı…
İç siyaseti tercih etti. AK Parti ve MHP’nin İmralı’ya gitme kararı karşısında milliyetçi tepkilere oynadı. Ne kadar fayda sağlar, çok tartışmalıdır. Ama CHP’ye yönelik eleştirilere, siyasetsizliğe son derece uygun bir duruştur.
Haliç Üniversitesi Öğretim Üyesi ve İHH’ya bağlı İnsani ve Sosyal Araştırmalar Merkezi (İNSAMER) araştırmacısı Dr. Serhat Orakçı, 2,5 yıldır devam eden Sudan İç Savaşı’nın bilinmeyenlerini Serbestiyet kanalında anlattı: “Hızlı Destek Kuvvetleri’nin (RSF) içinde yabancı savaşçılar da var. Çad’dan, Mali’den, Nijer’den hatta Kolombiya’daki uyuşturucu kartellerinden gelmiş gruplar da var. Burada yağma var, hepsine pay veriyor. Ülkenin altın madenlerinin bulunduğu Darfur bölgesini elinde bulunduruyor. Oradan çıkan altın RSF’yi destekleyen BAE’ye, Dubai’ye gidiyor oradan da bütün dünya piyasasına dağılıyor. İHH'nın bölgede gıda yardımı yapan dağıtım ağı milyonlarca insana ulaşıyor. Ancak çok ciddi bir hastane ihtiyacı var."
Zohran Mamdani, sadece New York’un ilk Müslüman sosyalist göçmen Filistin akvitisti belediye başkanı değil; aynı zamanda online bir date uygulamasında eşiyle tanışan ilk popüler Amerikalı siyasetçi. Zohran Mamdani ve Suriyeli sanatçı eşi Rama Dujawi, sadece İsrail lobisi ve nobran kapitalizmi değil; tanışma hikayeleriyle tekdüzeleşmiş modern ilişki kültürünü de sarstı. Sağcılardan Hollanda liberallerine, Zohran’dan Dua Lipa’ya birçok ünlü isim ve siyasetçi; ahir zamana inat birbirinin uğraşına, kavgasına, derdine, üretimine saygılı ve meraklı, klişelerden, basmakalıp iletişimden azade özgün ilişkileriyle yeni bir hikaye yazıyor.
İsimlerin sosyolojisi üzerine kalınca bir risale yazılabilir. Zira isimler sadece bir isim olmaktan öte bir ağırlığa sahip. İsimlerin yükü altında şekilleniyor hayat, imlasını buluyor karşılaşmalar. Eğer bir toplumun trend falına bakılacaksa isimler bunun için fena bir adres olmaz. En yaygın bebek isimleri sıralamasında Alparslan isminin yakın zamanda Mehmet isminin önüne geçmesi herhalde bize birşeyler anlatıyordur.
Trump ile New York’un seçilmiş belediye başkanı Zohran Mamdani arasındaki kritik buluşma, haftalardır süren sert polemiklerin ardından şaşırtıcı bir atmosferde geçti. Trump, Mamdani’ye yönelik “komünist” suçlamasından Netanyahu tartışmalarına, federal ajan yetkilerinden New York’un güvenliğine kadar pek çok konuda yumuşak bir dil kullanırken; Mamdani Oval Ofis’te İsrail’in Gazze’de “soykırım” işlediğini ve Washington’ın buna “ortak olduğunu” söyledi. Basın toplantısında geçen esprili ve düşük gerilimli diyaloglar, Amerikan siyasetinde ender görülen bir tablo oluşturdu.
Komisyon'daki oylamada 32 kabul, 3 ret, 2 çekimser oyla İmralı ziyaretine onay çıktı. TBMM Başkanlığı, İmralı'ya gidecek isimlerin yarın sabaha kadar bildirilmesini istedi. CHP adına Grup Başkanvekili Murat Emir, oylama öncesi İmralı ziyaretine hayır diyeceklerini açıkladı. Kapalı oylama kararı çıkması üzerine CHP’liler oylamaya katılmadı. AK Parti, MHP ve DEM’li üyelerin yanısıra TİP ve EMEP temsilcileri de kabul oyu verdi. HÜDA PAR, DSP ve DP ret oyu verdi. DEVA temsilcisi Mehmet Emin Ekmen ise oylamaya katılmadı. AK Parti’den Kürşad Zorlu ile YRP temsilcisi Bekin de oylamaya katılmadı. Saadet, DEVA ve Gelecek’in olduğu Yeni Yol Grubu da İmralı'ya gitmeme kararı aldı.
İzmir'de üç polisin hayatını kaybettiği karakol saldırısıyla ilgili soruşturmada gözaltına alınan Tevhid Cemaati lideri Halis Bayancuk, yurtdışına çıkış yasağı şeklinde adli kontrolle serbest kaldı. Bayancuk'un saldırıyla herhangi bir bağlantısı tespit edilemedi.
DEM Eş Genel Başkanları Hatimoğulları ile Bakırhan, Komisyon’un İmralı’yı ziyaret etme kararı üzerine açıklama yayınladı: “İradesini cesaretle ortaya koyması dolayısıyla siyasi sorumluluk alan Cumhurbaşkanı sayın Recep Tayyip Erdoğan’a, MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli’ye ve ittifak partilerimiz EMEP ve TİP’e teşekkür ediyoruz. Ne var ki, bazı siyasi çevrelerin bu tarihi adıma mesafeli yaklaşımlarını da üzüntüyle karşıladığımızı belirtmeliyiz. Tereddütler ve kaçınmalar toplumsal vicdanı yaralar.”
AK Partili Komisyon Üyesi Abdurrahman Babacan: "Bu sorunu çözeceğiz. Yani siyasi irade olarak bunu kafasına koymuş bir iktidardan söz ediyoruz. Bu sorunun aktörlerinden biri Öcalan. Sorunu ortaya çıkaran aktörlerden biri de Öcalan. Dolayısıyla bu görüşme süreci, aslında şeffaflık göstergesidir."
Feti Yıldız, İmralı’ya gidecek olan MHP’li Komisyon üyesinin kendisi olacağını açıkladı. Yıldız, “İmralı ziyareti” oylaması öncesi Komisyon’da konuştu: “Devlet Bahçeli elinde balyozla ülkemizin Berlin duvarlarını yıkmaktadır, barışı bloke eden ne varsa balyozu oraya vurmaktadır. Arkadaşlar oylamanın açık yapılması yönünde irade kullanırsa sonuna kadar saygı duyarız. MHP olarak Türk milletinden gizleyeceğimiz hiçbir şey yoktur.”
Kiev’de ulusa seslenen Zelenski, ABD’nin 28 maddelik barış planı için artan baskısını halka anlattı: “Şu anda tarihimizin en zor anlarından birindeyiz. Şu anda Ukrayna bugüne kadarki en ağır baskılardan biri altında. Ya onurumuzu kaybetmek ya da başlıca bir müttefiki kaybetme riski. Ya zorlu 28 madde ya da son derece ağır bir kış. Özgürlük olmadan, onur olmadan, adalet olmadan bir yaşam. Ve bize iki kez zaten saldırmış olan birine güvenmek.”
Bahçeli, Öcalan’dan “kurucu önder” diye bahsetmesinin nedenini açıkladı: “Geçmişte Öcalan’a teröristbaşı, bebek katili, elebaşı gibi ifadeler kullandık. Ama gelinen noktada artık Türkiye’nin terörün tamamen hayatımızdan çıkması söz konusu. Öcalan’ın kuruluş sürecinden bu yana örgüt üzerindeki etkisini biliyoruz. Bu nedenle de 'kurucu önder' ifadesini kullandım. Kullanıyorum.”
Zeydan Karalar, hakkındaki suçlamayla ilgili açıklama paylaştı: “İddianamede savcı, itirafçının, ‘hak ediş ödemelerini almak için para vermek zorunda kaldığı iddiasına itibar edilmemiş’ demektedir. Ancak bu kez de 'Suç örgütünün ihale almak ve ihale almaya devam etmek için para verdiği' şeklinde yorum yapılmıştır. Oysa savcı Zeydan Karalar başkanlığı döneminde bu şahısların hiçbir şirketinin başka bir ihale almadığını görmüş olmalıydı.”
2013-2015 arası AK Parti yalnız başınaydı, Öcalan’la baş başaydı. Şimdi CHP’nin itirazlar ve çekincelerini azalttığını, dahası çözüm sürecini desteklediğini görüyoruz; MHP’nin ve liderinin açık ara ön açan taşıyıcılık yapmasını izliyoruz. Kürt kesimi önemli ölçüde tek ses hâlinde. Birkaçı dışında Meclisteki siyasi partiler çözüm fikrinden yana… Bu durum Türkiye için büyük bir fırsat tablosu oluşturuyor.
“Yerel kanunlarla (aynı konuda) bir milletlerarası andlaşmanın hükmü çatıştığında, andlaşma hükmü esas alınır” şeklinde bir öncelik kuralı Anayasa’da bulunmaktadır. Bu kural “temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalar” için düzenlenmiştir. Hakkında karar verilmiş kişi, yani Selahattin Demirtaş, hapiste. Kararın uygulanması aşamasına gelinmiş durumda. Son zamanlarda bazı hukuk çevrelerinde bu kural tartışılsa bile Anayasa’nın 90. maddesi net. Feti Yıldız’ın dikkat çektiği gibi makul süre, çoktan aşılmış durumda. Dosya, makul süre içinde bitirilip tahliye sağlanmaz ise artık keyfi süre devreye girer. Hukuk keyfiliğe açık bir enstrüman değildir.
Netanyahu, ABD’nin F-35 satışlarını Suudi Arabistan üzerinden değerlendirirken, Türkiye’ye olası F-35 transferine karşı tutumlarını daha da sertleştireceklerini söyledi. İsrail Başbakanı, Ankara’ya savaş uçağı satışının “çok uzak bir ihtimal” olduğunu iddia ederek Washington’a mesaj verdi.
Trump, altı Demokrat kongre üyesinin ordu ve istihbarat mensuplarına yönelik “yasa dışı emirlere uymayın” çağrısına kızdı: “İsyancı davranış, ölümle cezalandırılabilir”
ABD Sahil Güvenliği, kurum içi politikasını değiştirerek gamalı haç, yağlı urgan (idam ipi) ve Konfederasyon bayrağı gibi uzun yıllardır ırkçılık ve nefretle ilişkilendirilen sembolleri...
Yıldıray Oğur, Serbestiyet Editör Toplantısı'nın yeni bölümünde gündemi değerlendirdi: "Komisyon üyeleri PKK’lılar için bir yasa teklifi hazırlayacak. Bu süreçle ilgili bilgileri kamuoyu önünde yapılan açıklamalar ve MİT Başkanı’nın anlattıklarından ibaret. Böyle tarihi bir kararın altına imza atmadan ilk elden örgütünü fesh ettiren Öcalan’ı dinleyip niyetini, bundan sonrası için vizyonunu ondan duymayı milletvekilleri kendileri istemeliydi."
AK Parti'de Efkan Ala ile Abdullah Güler'in başkanlığında yapılan "İmralı'ya gidiş" konusundaki kapalı grup toplantısı sona erdi. Güler, toplantı sonrası konuştu: "Komisyon'un İmralı ziyaretine olumlu oy kullanacağız."
Feti Yıldız, Demirtaş’la ilgili AİHM kararının uygulanması çağrısı yaptı: “Hak ihlali tutuklama sebebiyle oluşmuş ise ancak tutuklu kişi tahliye edilerek ihlale son verilebilir. Bu durumda başka bir seçenek yoktur. Tutuklunun AİHM kararı doğrultusunda ihlalin kaldırılmasına yönelik verdiği dilekçelerin makul süre içerisinde incelenerek karar kurulması gerekir. Buradaki makul süre keyfi süre değildir.”
Selahattin Demirtaş, “Bundan sonra siyaset düşünmem” dediğini iddia eden Bülent Arınç’ı yalanladı: “İyi niyetle dahi olsa hiç kimsenin benim adıma konuşma yetkisi yoktur, gerektiğinde düşüncelerimi kamuoyuyla zaten paylaşıyorum. Bana mal edilen düşünceleri şaşkınlıkla karşılıyorum. Bundan böyle kendi arkadaşlarım hariç siyasetçi ve avukatlarla görüşmeyeceğimi belirtmek istiyorum.” Arınç: "Aktardığım hiçbir cümlede ‘çarpıtma’ ya da ‘uydurma’ yoktur."
Akın Gürlek, futbolda bahis soruşturması hakkında açıklamalar yaptı: "Sevk edilen ya da ceza alan hakemler, men edilen futbolcularla ilgili olarak mutlaka adli soruşturma açılacak diye bir şey yok. Bu adli soruşturmayı gerektirmiyor. Bizim ve TFF'nin yürüttüğü soruşturma başka. Büyük bir operasyon daha olabilir. Kimse kendi üzerine bahis oynamıyor, başkası veya birinci derece akrabası üzerinden oynuyor. Mesela bir spor yorumcusu eşi üzerinden bahis oynuyor bunu tespit ettik."
Bülent Arınç, Osman Kavala ile cezaevi görüşmesini anlattı: “Aksakallı, dışarıdan gören bir insan Nasrettin Hoca'nın biraz daha genç hali gibi düşünür. Dedi ki, ‘Ben Gezi olaylarında hiçbir zaman önde olmadım. Sokağa çıkmayı, o radikal örgütlerin yaptığı tahribatların hiçbirisinin içinde de bulunmadım. Bu konuda da hiçbir söz söylemedim. Tam tahliye edildiğim gün yeni bir suçlamayla karşılaştım. AİHM kararının uygulanmasını bekliyorum.’”
2026 yılında düzenlenecek BM İklim Zirvesi (COP31) için ev sahipliği yarışı sonuçlandı. Brezilya’nın Belém kentinde devam eden COP31’de yürütülen yoğun müzakerelerin ardından Türkiye’nin Antalya adaylığı öne çıktı. Avustralya, kendi adaylığından çekilerek Türkiye’yi desteklemeyi kabul etti.
Rojin Kabaiş'in ölü bulunmasına ilişkin savcılığa ifade veren bir tanık, Rojin’in kaybolduğu 27 Eylül akşamı gördüklerini anlattı: “1.70 boylarında bir erkek, Rojin’e benzettiğim kızın kolundan tuttu. 'Yürü gidiyoruz' dedi. Kız da 'Babamın haberi var mı?' diye sordu. Erkek şahıs ise 'Var' yanıtını verdi ve araca bindiler. Haberlerde Rojin'in üzerinde iki kişinin DNA’sının bulunduğunu okuyunca, o gece gördüğüm iki erkek aklıma geldi ve şüphelenerek ifade verme gereği duydum.”
Bir süredir harekete geçmek isteyen jandarma güçleri hükümeti de ikna ederek operasyona başladı. 30 kişi öldü. Üzerlerine gaz dökülen tutuklular yandı. Görevliler hakkında sözde soruşturma açıldı. Dosyalar gitti geldi. Tanıklar dinlendi. Peki 25 senenin sonunda ne oldu? Hiçbir şey. Böylece bir suç daha örtbas edilmiş oldu. O dönemin gazeteleri açısından, yapılan haberler, bir meslek ayıbıdır.
Eski Güney Afrika Devlet Başkanı Jacob Zuma’nın kızının koruma eğitimi almaları için Rusya’ya gönderdiği bir grup Güney Afrikalı erkekler, kendilerini Ukrayna savaşının ön saflarında buldu.