Başaran Düzgün / Lefkoşa
6’lı masanın taca attığı top (anlayan beri gelsin)
48 bin 400 kelimeden oluşan toplam 244 sayfalık metinde Kıbrıs sorunu sadece 1 yerde küçük 1 paragraf olarak geçiyor. Onda da Kıbrıs sorunuyla ilgili “gelirsek bakarız” şeklinde bir tavır ortaya konarak Erdoğan ve Bahçeli’nin gaz vererek coşturduğu tribünleri yatıştırmak maksadıyla top taca atılıyor.
Erdoğan seçimi kaybedeceğini anlarsa KKTC’yi ilhaka kalkışabilir mi?
İki eski cumhurbaşkanı ve bir de eski başbakan ile sohbet ettik bu konuyla ilgili. Doğrudan sorduk; “Erdoğan yeniden seçilmek için ilhak kartını masaya sürebilir mi?” Cumhurbaşkanları “yapamaz” modunda ve hatta “zarar da görebilir” diyorlar. Türkiye seçmenine yönelik olarak “başka ülkelerin KKTC’yi tanımalarını sağlıyoruz” kartının daha etkili olabileceğini belirtiyorlar. Eski başbakan ise biraz daha karamsar; “seçilmek için her şeyi yapabilir” diyor.
Kıbrıs seçimlerinden bir ders: Birleşmeyenler kaybeder
Toplumcu Demokrasi Partisi (TDP), tarihinin en dramatik seçim yenilgisini aldı ve yüzde 5’lik barajı aşamayıp parlamento dışında kaldı. Seçime ayrı ayrı giren diğer sol partiler de öyle. Birleşmeleri halinde etkili bir güç olma ihtimalleri yüksekken bölündüler ve topyekûn kaybettiler
Türkiye 2017’de BM’ye neler demiş neler…
2017’de İsviçre’nin Crans Montana kasabasında gerçekleştirilen Kıbrıs zirvesinin tutanakları sızdırıldı. Kıbrıs’taki Rum ve Türk basınında yer alan tutanaklarda Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu eşit yönetim koşuluyla “Türkiye, Garanti ve İttifak Anlaşmalarının feshedilmesini kabul edebilir. Tek yanlı müdahale hakkından da vazgeçebilir” diyor. Rum basını, bu taahhüdün yazılı versiyonunu isteyen, alamadığı için de görüşmeleri sonlandıran Anastasiadis’i sert biçimde eleştiriyor.
KKTC’den geriye “eşit egemenlik” kaldı
Bugün (15 Kasım) KKTC’nin otuz sekizinci kuruluş yıldönümü etkinliklerinde Türkiye ve Kıbrıs adına yapılan konuşmalarda, geçen yılki Cumhurbaşkanlığı seçimi döneminde zirveye ulaşan “Federasyon yok, Rumlar KKTC’yi tanıyacak” politikasından vazgeçilmiş izlenimi verildi. Fakat bir miktar zor olacak, çünkü alınması gereken viraj çok sert. “KKTC’yi tanıtacağız” naraları hâlâ kulaklarda…
Dibine kadar biat ve ‘no more bets’
Meclis toplanamıyor, hükümet kurulamıyor, devlet mekanizması neredeyse durmak üzere ama kimsenin bunları konuştuğu yok. Herkes Meksikavari konuların peşinde. UBP’nin geçen yılki kurultayını, Faiz Sucuoğlu’nun muhtemel genel başkanlığını engellemek için bir telefonla yarıda kesen Binali Yıldırım hafta sonundaki kurultayın da onur konuğu ve konuşmacısıydı. Fakat bu defa muradına eremedi; hem de delegelerin “dik dur eğilme, UBP seninle” sloganları eşliğinde…
Kara paranın esiri KKTC
Tam bu sırada Kıbrıs’ta pek yaşanmayan bir olay vuku buluyor ve Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı Kenan KKTC tarafından Türkiye’ye iade ediliyor. İade yolunda da pek yaşanmadık gelişmeler meydana gelmiş olacak ki Türkiye’de mahkemeye çıkan Kenan “beni Sedat Peker vurdurttu” demeye başlıyor. Sedat Peker bu duruma çok sinirleniyor ve Kenan’a operasyon yapan KKTC Başbakanına operasyon yapma kararı alıyor.
Erdoğan Kıbrıs’ta pek de hoş karşılanmayacak
MİT’in de dahil edildiği operasyonlarla rakiplerinin saf dışı bırakılması ve Ersin Tatar’ın cumhurbaşkanı seçtirilmesi Kıbrıs’ta henüz unutulmadı. Unutulmadı ki önemli bir taban desteğine sahip ana muhalefet CTP ve TDP Erdoğan’ın KKTC Meclisi’nde yapacağı konuşmayı boykot etme kararı aldı. Anlayacağınız Erdoğan Meclis’te hatırı sayılır bölümünün boş kaldığı sıralara konuşacak.
Sır küpü dile gelip konuşmaya başlar mı?
Eski Cumhurbaşkanı Derviş Eroğlu geçtiğimiz günlerde yaptığı açıklamada döneminde Kutlu Adalı cinayetiyle ilgili birtakım belgeler bulduğunu ve bir komite oluşturduğunu söyledi. Fakat sonra sustu. Şimdi herkes merak içinde Eroğlu’nu bekliyor. Bu derin devlet muztaribi sır küpü dile gelip konuşacak mı yoksa ‘teşkilat yeminine’ sadık kalarak sonsuza dek susacak mı?
Kıbrıs’ta AKP promosyonu: İki rekat namaz kılana bir bisiklet hediye
“AKP, KKTC Anayasa Mahkemesi’nin geçtiğimiz aylarda aldığı ‘Din İşleri Dairesi’nin eğitim vermesi Anayasa ve yasaya aykırıdır’ kararının rövanşı için harekete geçti.”
CHP’nin Kıbrıs’ı AKP’ninki gibi
Kılıçdaroğlu, kardeş parti saydığı Cumhuriyetçi Türk Partisi’nin “iki devletliliği savunmak ayrılıkçılıktır, Türkiye’yi de felakete sürükler” tezlerini duymazdan geldi, Erdoğan ile hamaset yarışına soyundu ve onun Kıbrıs politikasını kutsadı. Erdoğan mağduru Mustafa Akıncı ile görüşmek için randevulaştı, sonra hiçbir izahta bulunmadan randevuyu iptal etti.
Erdoğan Kıbrıs’ı uçuruma sürüklüyor, Erdoğan Kıbrıs’ta uçuruma sürükleniyor
Yakın geçmişte Kıbrıs’ta barış güvercini olan Erdoğan savaşan şahine dönüştürüldü. Bu durumu Bahçeli ile birlikte Türkiye iç politikasında tepe tepe kullanıyorlar. Kıbrıs belli ki seçimlere meze olacak. Erdoğan 20 Temmuz’da Kıbrıs’a gelip ‘büyük müjdeyi’ vermeye hazırlanıyor: “Bizim sayemizde Mali ve Abhazya KKTC’yi tanıdı.”
Bir yazar toprağa düşürüldü (Beyaz Toros)
Evinin yanı başında, sokağın girişinde alçakça öldürüldü. Ve gazetecinin acı kaderi benimleydi: Öldürülen yazarımız Kutlu Adalı’nın haberini yapmak. Tüm kelimelerin kifayetsiz kaldığı bir andı. Daktiloyu kenara çektim. Köşesinde kullandığı kasketli-kaşkollu fotoğrafını çıkardım arşivden…
Arka bahçenin son halleri
Binali Yıldırım Başbakan iken kabul ettiği bir KKTC heyetine “bizde ne varsa sizde de aynısı olacak” demişti. Meselenin bam teli bu cümlede saklı. Kıbrıslı Türkler bayağı bir tedirgin olmuşlardı bu açıklama üzerine. Çünkü tarihsel süreçte Türkiye’de ne varsa Kıbrıs’ta da aynısı yaşanmıştı.