Halil Berktay

İzmir’de bir ev, bir aile ve 6 Eylül 1955

6-7 Eylül de beni ve bizi Akdeniz Apartımanı’nda buldu. 6 Eylül babamın doğum günüydü (şu geçtiğimiz Pazar yani; yaşasaydı 94 olacaktı).

Şimdi Erdoğan mı sevinsin, Kılıçdaroğlu mu kahrolsun?

İtalya ve Hollanda galibiyetleri, tırmanıcı sosyal bilimcilerimizce değerlendirilmeyi bekliyor. Bu arada, Tabipler Odası, İHD ve aydınlar da birer bildiri hazırlamaktaymış.

Hooligan’laşma süreci

Sırf sosyal medya düzeyinde, facebook ve twitter’da seyreden daha tonla marjinal kapışma var ki, anti-AKP kesimde bir yığın küçük, haris, kifayetsiz tipin dişlerini gösterip hırlayacak, fırsat bulursa ısıracak yer aradığını; kavgasız, küfürsüz, sataşmasız yaşayamadığını düşündürüyor. Bu süper-agresif mantalite, günümüz Türkiye’sinde faşizmden izler aranacaksa asıl nerede aranması gerektiği konusunda bazı ipuçları sunmakta.

Bu ‘özerklik’ o özerklik; bu ‘özyönetim’ o özyönetim mi?

Böyle terim ve kavramların Batı/Avrupa düşüncesi ve uygulamasındaki, hattâ Türkiye siyasetindeki konumu ve anlamı ile PKK’nın bunları nereye oturtup ne için kullanmaya kalkıştığı çok farklı olabiliyor.

Kaçınılmaz bir çatlağın aleniyet kazanması

Demirtaşlar ile Bayık ve Kalkanlar arasındaki ayrılık derinleşirse, aydınları ve ergenleriyle Türk solculuğu ne yapacak? Ayaklanmacılığı, devirmeciliği, teorik “silâhlı mücadele” yanlılığı, “bizim yapamadığımızı bari bu Kürtler yapsın”cılığı içinde, PKK’ya mı yatacak? Demokratlıklarını biraz olsun hatırlayarak, barış “AKP’yi rahatlatacak” da olsa savaşa karşı barışa, silâha karşı politikaya, PKK’ya karşı HDP’ye mi sahip çıkacak?

Muhalefet seçimi boykota meyledebilir mi?

Öncelikle AKP’ye karşı düşmanlıkları içinde muhalefet partileri, “oynamam ve oynattırmam” çocuksuluklarını, AKP’yi “anti-demokratik” gösterme çabasının ulaşılabilecek en son noktası olarak seçimi boykota dahi götürürler ve PKK’nın savaşına boykot yoluyla destek verme çukuruna yuvarlanırlarsa, ne olur bu işin sonu?

Dengir Mir Fırat’ın mektubu

Kimin sesi? Bütün HDP için mi konuşuyor, bir bölümü için mi? İster HDP’nin tamamı, ister bir kesimi adına, hükümete “bize tekrar bir fırsat tanıyın ve bizimle konuşmaya başlayın” tarzı bir fısıltı var mı bu metinde? Herhalde o ezelî ve ebedi “aptal iyimser” kimliğimle, hâlâ olumlu bir şeyler görmeye çalışıyorum, Türkiye’nin en yalancı siyaseti olduğu açıklık kazandığı halde, şu Kürt hareketi ve hiç olmazsa legal partisinde.

Aman ne hoş, ne güzelmiş BBC gibi yalan söyleyebilmek

Son tahlilde, çatışmasızlık durumunun nasıl, ne zaman, hangi gerekçeyle ve kim tarafından sona erdirildiğine, koskoca BBC nasıl da bigâne kalabilir veya doğru teşhis koymayabilir? Sadece PKK görüşünü aktarıp Türkiye hükümetinin pozisyonuna en azından bir atıfta bulunmamayı nasıl açıklayabilirler? Cemil Bayık’ın, Türkiye’nin sırf IŞİD’le savaşıyorlar diye PKK’ya karşı harekete geçtiği iddiası, nasıl olur da bu tür bir editoryal destek bulabilir? İlk 27 Temmuz’da yazıp 10 Ağustos’ta tekrarladıklarını düşündüğümde, şahsen beni bütün bu yanlış bilgilendirme ve haberleştirmelerin kasıtlı olmadığına ikna etmelerinin çok zor olacağını ifade etmek isterim.

Kyrgios and Demirtaş

Now he, too, is perhaps a talented but not a very ethical and sportsmanlike type. Yet another immature, unripe watermelon, I would say. You cannot pin him down; he first says one thing and then switches to another, changing and evading and distorting all the time while also pleading that he has been misquoted. And unfortunately, he happens to be not in tennis but politics. Whatever is it that he stirs up is paid for in human lives.

Kyrgios ve Demirtaş

Bu da belki yetenekli ama pek ahlâklı ve sportmen bir tip değil doğrusu. Bir diğer ham ervah. Bir dediği bir dediğini tutmuyor. Habire kıvırtıyor, habire değiştiriyor, “ben öyle demedim”lere baş vuruyor. Ve maalesef, tenis oynamıyor, politika yapıyor. Vukuatının bedeli insan hayatlarıyla ödeniyor.

Dulce et decorum est to be able to lie like the BBC

Ultimately, how on earth can the BBC not know or properly identify just when, how and why the truce has collapsed? How can they just quote the PKK view without at least mentioning the Turkish government’s position? How can they possibly offer such editorial support for Cemil Bayık’s assertion that Turkey is retaliating against the PKK simply because the PKK is fighting IS? Given what they wrote on 27th July and then repeated on 10th August, I for one am going to take a lot of persuading if I am to agree that such misinformation has not been deliberate.

Neleri geri almaya hazırım…

Kendimi bu kadar çıplak ve savunmasız kıldım. Kasım Voyvoda gibi, zırhımı çıkardım, kılıcımı attım, atımı kovaladım. Dev bir Jan Hobordanski çıkarın karşıma, kalın siyah zırhları içinde. Bakın, neler neler kazanacaksınız. Yeter ki, yeter ki, dün de sorduğum veçhile, PKK’nın savaş hedeflerinin neden benim öne sürdüklerim değil de bambaşka şeyler olduğunu, bana ve herkese, bütün kamuoyuna tane tane anlatıversin. Meydanda dikilip beklemeye devam ediyorum.

En basit soru: PKK’nın istediği tam nedir?

Sadece bir talepler platformu, lütfen. Bir de savaşla ilişkisi (yani neden bu hedeflere başka türlü varılamıyacağının, aksine savaşla varılabileceğinin gösterilmesi). Bu yapılsın, yeter. Her şeyi baştan düşüneceğim.

Bitirme tezi (olgun, yaratıcı, ahlâklı tarihçi)

Ayşe Hür, seçim kampanyası boyunca HDP’ye gelen bütün saldırıların hükümet ve/ya AKP’den geldiğini; Diyarbakır mitingini de gene AKP’nin bombaladığını; nihayet Suruç intihar saldırısının da AKP’nin işi olduğunu, kesin ve tartışılmaz bir gerçeklik sayıyor.

Kompozisyon ödevi (şerefli, tutarlı köşe yazarı)

Güya Selâhattin Demirtaş tutarsızmış da, kâh öyle kâh böyle konuşuyor ve sıkıyı görünce çok anî virajlar alıyormuş da, üstüne üstlük Tufan Türenç de tutarsızmış da, şimdi Türenç’in yanar dönerliği Demirtaş’ın yanar dönerliğini andırmıyor muymuş. Yuh artık. Nasıl bu kadar insafsız olunabilir?

Kompozisyon ödevi (BBC’nin örnek dil kullanımı)

En iyi beş cevap kağıdının sahipleri arasında noter önünde çekilecek kurada birinci gelen, (sırasıyla) parti okulundan iki yıllık yüksek lisans bursu; sömestir aralarında Kandil’de tatil; ANF’de bir yıl ücretli stajyerlik; Özgür Gündem’de iki yıl editörlük; beş yıllık formasyonun hitamında HDP’de eşbaşkanlık kazanacaktır.

Kompozisyon ödevi (barışçı gösteri hakkı)

Yukarıdaki fotoğrafı dikkatle inceledikten sonra, başlıca iki bölümlü bir kompozisyonda çözümleyip açıklayın. Önce, ilk sırada sanki yüzleri kızıl maskeliymiş ve ellerinde de, inanılmaz ama, sanki silâh varmış gibi gözüken kişilerin yaratabileceği yanlış izlenimleri çürütün. (...) İkinci bölümde, bu resimde somutlanan barışçı gösteri hakkının gaspedilmek istenmesinin anlamını, faşist Erdoğan diktatörlüğüyle bağlantılandırarak yorumlayın.

Suruç’un ardından (3) HDP ile kısa ve beyhude bir tartışma

Ben de bütün demokrasi ve barış güçlerine çağrı yapıyorum: Bırakın, “devrim, solculuk, haklı şiddet ve AKP düşmanlığı” uğruna bu PKK ve HDP’ye habire kredi açmayı artık. Bütün vicdanlı HDP’lilere de sesleniyorum: Savaşa ve silâha karşı çıkmaya cesaret edin. Birazcık kişilikli ve haysiyetli olun. Bu savaş başka türlü durdurulamaz.

In the wake of Suruç (2) the PKK’s new counter-revolutionary civil war

The PKK, accusing the government of being behind the Suruç bombing attack, has once more launched a “people’s revolutionary war.” This is a pure case of Orwellian doublethink and newspeak. The fact of the matter is, that (unless they are stopped by a new rising wave of public reaction), they are setting fire to a new civil war that is based on nothing but a pack of lies, whose demands are incapable of being met by Turkey and within Turkey, and which is clearly counter-revolutionary in character. And the media, the left and the intellectuals that have been patting the HDP on the back will also have to shoulder a huge degree of responsibility for it.

In the wake of Suruç (1) Can there be a “Geneva” for the Middle East?

It simply cannot go on like this; the devastation, destruction and all-around collapse in the Middle East cannot possibly be undone by more and yet more unilateral, unplanned , short-term tactical interventions by the West which lack any overall vision, or by betting on “first Turkey, then the Kurds, then maybe Iran.” The situation is grave enough to call for a new international concept and consensus, a multilateral initiative.

Suruç’un ardından (2) PKK’nın yeni karşı-devrimci iç savaşı

PKK, Suruç saldırısından hükümeti sorumlu tutarak yeniden “devrimci halk savaşı” başlattı. Tam Orwell-vâri bir ikilidüşün (doublethink) ve yenikonuş (newspeak) dili. Doğrusu şu ki, eğer büyük bir kamusal tepkiyle önlenemezse bu, tümüyle yalan üzerine kurulu, taleplerinin Türkiye içinde ve Türkiye tarafından karşılanması olanaksız, artık düpedüz karşı-devrimci karakterde bir iç savaş olacak. HDP’nin sırtını sıvazlayan medya, sol ve aydınlar da bunda büyük sorumluluk taşıyacak.

Suruç’un ardından (1) Ortadoğu’nun ‘Cenevre’si nerede?

Bu böyle gitmez; Ortadoğu’daki yıkım, parçalanma ve çöküntü, gene Batının tek yanlı, plansız ve vizyonsuz, kısa vâdeli taktik müdahaleleriyle, “bugün Türkiye, yarın Kürtler, öbür gün İran” hesaplarıyla düzeltilemez. Durum yeni bir uluslararası anlayış ve konsensüsü, çok-taraflı bir girişimi gerektirecek vahamette.

Hiç olmazsa bir ayıp, rekorlar kitabından silindi

Genzebe Dibaba’nın insan azmi ve takatinin sınırındaki müthiş koşusunu ve sonrasındaki çılgın, tamamen spontane, dakikalar süren sevincini izlerken, aynı zamanda vicdanî bir rahatlamayı da yaşadım.

IŞİD sırf Batı’nın meselesi mi?

Türkiye İkinci Dünya Savaşının dışında kalmayı başardı ama şimdiki Ortadoğu Savaşının dışında kalmayı hiç tahmin etmiyorum ki başarabilsin. Olsa olsa, hangi amaçla, ne uğurda, kime karşı ve kiminle birlikte türünden ayırımlar yapılabilir. Enver Paşa tarzı maceracılıklar, “bir koy üç al” bezirgânlıkları, ya da Musul petrollerini kapıverme hırsı reddedilebilir. Dar mezhepsel (Şiilere karşı Sünniler gibi) cephelere katılmamaya; bu arada Kürtleri asla düşman almamaya özen gösterilebilir. Öte yandan, daha evrensel ve kapsayıcı bazı dâvâ ve cephelere katılmak kaçınılmaz olacaktır.

AKP Kürt oylarını sırf ‘mahalle baskısı’yla mı kaybetti?

Herkes politikaların düzelmesiyle birlikte giden Kürt oylarının geri geleceği kanısında. Hattâ bugün erken seçim yapılsa, söz konusu oyların en azından büyük bir bölümünün geri geleceğine inanıyorlar. Bu ise, soruna tamamen normal siyaset çerçevesinde baktıkları; karşılarında hiç öyle karşı konulmaz ve geri dönülmez bir “mahalle baskısı” görmedikleri anlamına geliyor.

İftardan izlenimler 2

“Yeni Türkiye için yeni AKP” Kürtlerle nasıl tekrar bağ kuracak? Önemli bir husus, Suriye Kürtlerini asla düşman almamak. Evet, PYD problem; AND desteği de problem; İran da problem. Ama bunların hiçbiri IŞİD ile karşılaştırılabilecek düşman veya tehlikeler değil. Türkiye, ne olursa olsun bu gibi noktalarda Kürt duyarlılıklarını gözetmek zorunda.

İftardan izlenimler 1

Kimse zerrece lâfını sakınmadı; insanlar hiç evirip çevirmeden “Sayın Cumhurbaşkanı şunları şunları yanlış yaptı” ve doğrudan başbakana “siz de şahsen şunları şunları yanlış yaptınız” deyip duruyordu. Rahat ve sâkin bir demokrasi hâkimdi.

Weimar’a karşı Prusya’yı ‘restore’ etme hayali

[19 Haziran 2015] Bu akıl yürütme çizgisinin 13 Haziran’daki giriş notunu (Devrimci belleğin hayaleti, kumdaki son ayak izleri) çok soğuttumsa da, bugün bitirecek ve gerek Kemal İnan’ın mânâsız ve mantıksız hırçınlığına (bkz Kürt oyları ne diyor), gerekse bizatihî Kürt siyasetinde satha çıkan iç çelişki ve zigzagların ne gösterdiğine, daha sonra değineceğim.

The last footprints in the sand of the ghost of revolutionary memory

Surfing the internet, I keep coming across those who keep flying on wings of fancy “from the Gezi spirit to the spirit of 8th June.” The way they connect these two is that the people’s “revolutionary wave” first crested at Gezi, then retreated in the face of “counter-revolutionary terror,” but is now “rising yet again” as reflected by the 7th June outcome.

Devrimci belleğin hayaleti, kumdaki son ayak izleri

Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığının mevcut ve makul sınırlarının içine çekilip “her şeyi ben bilirim” tavrıyla hükümete ve eski partisine ikide bir müdahale etmekten vaz geçmesi de istenebilir. Ben istiyorum şahsen.