Uluslararası Ceza Mahkemesi, tarihinde ilk kez Batı ittifakı içinde yer alan bir devletin yetkilileri hakkında yakalama emri çıkardı. İsrail Başbakanı Netanyahu’nun artık yeni bir sıfatı var: Kaçak sanık. Bu tarihi kararın mutfağında ise 94 yaşındaki bir Holokost mağduru hukukçu Theodor Meron, insan hakları akvitist Amal Clooney, Ahmedi cemaatine mensup Pakistan kökenli bir Britanyalı savcı ve İsrail istihbaratının tehditlerine boyun eğmeyen cesur bir mahkeme var. Mahkemenin yetkisini tanıyan 125 ülkeden Fransa, İtalya, İspanya, İngiltere, Kanada, Belçika, Hollanda ve Ürdün şimdiden Netanyahu ve eski Savunma Bakanı Gallant’ın ülkelerine adım atması durumunda tutuklanacaklarını duyurdu bile. İsrail’in dokunulmazlık zırhı adım adım parçalanıyor. Tarihi bir kırılma anı bu.
Eski Lale Çayevi ve Duvar dibi müdavimleri için zafer elde edildi: Hamdolsun Ayasofya açıldı, İmam Hatiplerin, ilahiyatları sayısı gün geçtikçe artıyor, başörtüsü serbest, Taksim’e cami de yapıldı… Daha geriye ne kaldı, şimdi zaferi kutlayıp nimetleri tüketme zamanı. Olup biteni anlamak için 1970’lerin Lale Çayevi ile 2024’lerin Üsküdar Uncular sokağındaki cafeler arasında dikkatli, sakin bir mukayeseyle başlanabilir, bunun öncesinde Fatih’ten Başakşehir’e ve sonra Yeşilköy’e başlayan firarden başlamak lazım.
Bahçeli’nin başlattığı proje, ciddi siyasi gelişmelerin kapısını açıyor. Devlet Bahçeli-Ufuk Uras görüşmesi, bize ülkedeki güç dengelerinin aydınlık bir yöne doğru değiştiğini gösteriyor. Soru işaretleri yönünde değil, soru işaretlerini aşma yönünde ilerliyoruz. Türkiye artık birlikte çay içmek için bahane aranan bir yere dönüşebilir.
Gazeteci İsmail Saymaz da bir tweet atmış, Muazzez İlmiye Çığ hakkında. “Türkiye’nin ilk ve dünyanın en önemli sümerologu” demiş. Bir an nefesim kesilir gibi oldu, cehaletin verdiği bu cüret karşısında. Aklıma, Zeki Velidî Togan’ın 1932’de yapılan Birinci Türk Tarih Kongresi’nde sarfettiği söylenen bir söz geldi. Yazılı kanıtı yok. Tutanaklarda yer almıyor. Ama ağızdan kulağa aktarılıyor-du. Kırk yıl öncesine kadar.
Muazzez İlmiye Çığ’ın ağabeyi Turan İtil, CIA’in 1953’den beri yürüttüğü MK-ULTRA adlı zihin kontrol projesi kapsamındaki deneyler için 1963 yılında Missouri Psikiyatri Enstitüsü'nde çalışmaya başladı. Enstitüde akıl hastaları, evsiz ve yalnız insanlar üzerinde LSD kullanılan izinsiz deneyler yaptıkları ortaya çıkınca 1973’de istifa etmek zorunda kaldı. Turan İtil, adı ABD’de deşifre olduğu ve kullandığı ilaçlar ve yöntemler yasaklandığı için yapamadığı deneyleri, 12 Eylül’den sonra gelip Türkiye’de yaptı.