GÜNÜN YAZILARI

Demirtaş vakası

HDP günbegün a-politik bir niteliğe büründü. Ve bu, HDP açısından bir dramdır. Demirtaş’ın parti yerine “yöre derneği” benzetmesi; HDP’nin a-politik bir hüviyete kavuşmasıyla ve parti olmayan parti biçimine dönüşmesiyle anlamlı bir örtüşmeye tesadüf eder. Demirtaş, HDP’nin karşı karşıya kaldığı ikinci meydan okuma olarak tarif ettiğim, sadece sosyalist gruplarla ittifak kurulmasını bir sorun olarak telakki ettiği için, HDP politbürosunun bir adım önünden gitmektedir. Yeni ittifakların, müzakerelerin ve düşmanlık düzeyinde değil rekabet düzeyinde politika yapmanın zeminini inşa etmek istiyor Demirtaş.

Kılıçdaroğlu neden istifa etmemeli?

Metroda, sosyal medyada AK Parti seçmenine hakaret edip, halkı aşağılayarak iktidarın oyunu arttırmasına neden olanların Kılıçdaroğlu’nun emeklerine zarar vermesine gönlüm razı değil. Bu nedenle kısa vadede pragmatik bir kazanç sağlamasa da uzun vadede -en azından şimdilik- Türkiye için bir çeşit normalleşme emaresi sayılabilecek bir biçimde siyaset yapan Kemal Bey’in, CHP’li olmayan kesimleri, CHP’ye oy verecek hale getirmesi siyasi bir figürün ölçülebilen başarısıdır. Hiçbir şey için değilse bile sırf bu nedenden ötürü Kemal Bey, CHP’nin başında kalmalıdır. En azından ben böyle düşünüyorum.

“Hayırlı olsun” da nasıl!

Her sonuca, her eyleme, alışverişe “Hayırlı olsun”u eklemek âdetten. Lâkin seçimlerde “Hayırlı olsun” mütekabiliyet de isteyen bir mevzu. En azından dile özen babından o temenninin, nezâketin, olgunluk imasının anlamsız, hatta tuhaf durmaması lâzım. Demokratik mücadelede dile gösterilen dikkatin her kelimeye sinmesi gerekiyor. Ama sindirmeye de uygun olmalı.

CHP tabanı, partisine verdiği “seçim kazanmak için yüreğimizi soğutacak dili terk edebilirsin” zımnî onayından vaz mı geçiyor?

İdeolojik partilerin büyük çelişkisi şuradadır: Bir yandan kendi çelik çekirdeğini mutlu edecek bir program ve söylem geliştirdiğinde sadece onların oyunu alıyor ve bu da iktidar olmaya yetmiyor; öbür yandan başka partilerin tabanına hitap edecek bir program ve söylem geliştirdiğinde kendi çelik çekirdeği homurdanmaya başlıyor. Bu kısır döngüyü ilk kıran, kendi tabanıyla zımnî bir anlaşma imzalayan AK Parti oldu. 6-7 yıl önce CHP de bu yola girdi fakat son seçim yenilgisinin ardından başlayan “kurucu değerlere dönüş” tartışması bu anlaşmanın sonuna gelindiğini gösteriyor olabilir.
- Advertisement -

Siyasi yasaklar, değişim talebini engeller mi: Polonyalı muhalif Donald Tusk, Adalet ve Hukuk Partisi’ne karşı

Polonya’da 2015’ten beri iktidar olan muhafazakar sağcı Adalet ve Hukuk Partisi, anketlere göre 2023 seçimlerini kaybedebilir. İktidarın bulduğu çözüm ise soyut iddialarla siyasetçilere 10 yıllık siyasi yasak verme yetkisini haiz bir Tahkikat Komisyonu kurmak oldu. Komisyonun ilk inceleyeceği isim ise Polonya’nın ana muhalefet lideri liberal demokrat Donald Tusk. Tam 34 sene önce 32 yaşında genç bir liberalken komünist rejimin sandığa gömülmesi için heyecanla ilk oyunu kullanan, sonra Polonya Başbakanı, AB Konseyi Başkanı gibi görevleri üstlenen tecrübeli siyasetçi Donald Tusk, yıllar sonra yine bir 4 Haziran günü demokrasi mücadelesi veriyor,1989 yılında Polonya’da komünizm yıkıldı, demokrasiye geçildi. Fakat iktidarın muhalifleri cezalandırdığı, hukuku siyasi emeller uğruna oyuncak ettiği “sopa” kırılmadı, sadece sol elden, sağ ele geçti. Nöbetleşe zorbalık devam ediyor.

En Son Çıkanlar