Yazarlar

Diyanet, devleti hedef alan faiz hutbesi irad edebilir mi?

Diyanet’in bu hutbesi Türkiye’deki 89 bin camide okundu. Bu camilerin bazıları kadınlara miras bırakmanın söz konusu bile olmadığı köylerdeydi bazıları ise kadınların ve erkeklerin sabah erkenden işe birlikte gittiği şehirlerde. Eşit miras dini değil, sosyal ve ekonomik bir mesele. Türkiye’nin Medeni Kanunu’nu aldığı İsviçre’ye 1912’de gelebildi. 1400 yıllık İslam tarihinde ve bizde her zaman kitaptaki gibi uygulanmadı. Arazileri erkek evlada veren örfi hukuk sürdü. Yani dinin hükümleri de zamanın şartlarına, güç ilişkilerine göre esnetilebiliyor.

Çeperin iktidarla imtihanı

15 Ağustos günü yapılan operasyonla gözaltına alınan Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney’in kimliği de öyle. Sivas’tan İstanbul’a göç eden ailenin mensubu, işçi bir babanın evladı, Örnektepe’de büyümüş biri Güney. Yazıda ismi geçen üç siyasetçi de Şerif Mardin’in “çeperden merkeze” tarifiyle anlatabileceği kişiler iken hukukiliğini anlayabilmekte epey zorlandığımız operasyonlarla merkez dışına itiliyor. Eskiden vesayet odaklarınca AK Parti ve kadrolarına layık görülmeyen merkez, bugün CHP kadrolarında yer alan “farklı”ların ötelenmesiyle boşaltılıyor. CHP kendisini, -kısmen- elitlerin tahakkümünden uzaklaştırma çabasındayken, iktidar/devlet bugün onu yeniden eski elitlerine teslim etmeye çabalıyor.

Sydney Sweeney’in kotu, Amerika’yı neden gerdi?

Amerika uzun bir süredir 27 yaşındaki Sydney Sweeney’in American Eagle için çektiği kot pantolon reklamını konuşuyor. Sarı saçlı, mavi gözlü ve fit vücutlu Sweeney’in “genlerini” övdüğü reklam liberaller ve solculara göre sinsi bir Nazi propagandası. Cumhuriyetçiler ise liberalleri “Sweeney’in güzelliğinden rahatsız oldular, beyaz kadınlara düşmanlar” diyerek suçluyor, genç sarışın Trumpçı kadınlar Sweeney’i desteklemek için kot giyip topluca dans ediyor. Tartışmaya Trump ve Beyaz Saray da dahil oldu, Sweeney’e destek açıkladı. Bir kot pantolon reklamı üzerine yaşanan bu kültür savaşı, Trump Amerikası’nın trajikomik bir özeti.

“Nehirden denize”: Gazze işgalinde sloganların savaşı ya da savaşın sloganları

Netanyahu, “Büyük İsrail” vizyonuna bağlı olduğunu ilan etti. Kökleri Revizyonist Siyonizm’e dayanan, fiilî sınırları işgal ve yerleşim politikaları yoluyla genişletmeyi hedefleyen bu ideolojik ve siyasi devlet projesinin sloganı da Filistin protestolarından aşina olduğumuz “Nehirden Denize” sloganıydı. 1977’de Likud Partisi’nin seçim manifestosunda “[Ak]deniz ile Ürdün Nehri arasında yalnızca İsrail egemenliği olacaktır” biçiminde resmî bir parti politikası olarak yer alan slogan, Menachem Begin’den Benjamin Netanyahu’ya kadar pek çok İsrailli siyasetçi tarafından sıkça kullanıldı.
- Advertisement -

İran’da devrim, Pakistan’da sahte diploma

İran’daki programımızı bitirip Pakistan’a geçtik. Cavid’in annesinin çalıştığı koleje gittik, Cavid’in kendisinden bir Tıp Fakültesi diploması istediğini söyleyince, “Ooo, bir iki günde Tıp Fakültesi yetişmez, ama yarına Siyasal Bilgiler Fakültesi diplomasını temin ederim” dedi. Sahiden ertesi gün Cavid’in annesi, herşeyi ile tam bir Siyasal Bilgiler Fakültesi diploması getirdi, herşey orijinali gibi. Türkiye’de sahte diploma skandalı ortaya çıkınca, Pakistan gezimizi hatırladım. Bu konuda Pakistan’dan daha ileri seviyede Azerbaycan olduğu söyleniyor.

En Son Çıkanlar