İktidarın Ayasofya’yı camiye dönüştürmesine karşı başta CHP olmak üzere muhalefetin aldığı tavır laik-seküler bazı aydınlar tarafından sert bir biçimde eleştiriliyor. Muhalefetin güçlü bir itiraz...
15. ve 16. yüzyıl Osmanlı ekonomisi görece az parasallaşmış bir tarım sektörü ile görece çok parasallaşmış bir kent, zanaat ve ticaret sektörünü kapsıyordu. Ekonominin bu iki ana sektörüne, devlet ve ordu teşkilâtının iki ana sektörü karşılık geliyordu. Köylü tarımı timarlı sipahi ordusunu, uluslararası ticaretin vergilendirilmesi maaşlı hassa ordusunu besliyordu. Osmanlı bu sayede kısmen fiyefe, kısmen paraya dayalı bir devletti. Dahası, yeniçerileri ve topçularıyla maaşlı hassa ordusu, sultana bütün diğer beyler ve kapıhalkları karşısında ezici bir avantaj sağlıyor; üstelik bu maddî üstünlük zamanla ideolojiye dönüşüyordu.
İktidar partisi devlete egemen olurken, “devletçi zihniyet” de aynı oranda iktidar partisine sirayet etti. “Devletçilik” kapsamlı ve birçok yöne “çekilebilecek” soyut bir kavram. Bizim meselemiz ise devlet-toplum ilişkisinde nasıl bir tavır izlendiği/izleneceği.
“Benim hoşuma giden, hoşlandıklarımıza ve hoşlanmadıklarımıza kendi kendimize karar verebildiğimiz bir ülkede yaşıyor olmak. Ben bu hakkı önemsiyorum, siz de önemsemelisiniz.”
İktidarın, muhalefetle geniş dindar kesimleri karşı karşıya getirme çabaları ortadayken, CHP’yi gösterdiği dikkatli tavır nedeniyle hırpalamak, aşağılamak bizzat bu yorum ve değerlendirme sahiplerinin siyasal beklentilerine aykırıdır.