Yukarıda solda, yazarlığının yanısıra hem sayısız defa görüş, ideoloji, patron, dergi, gazete ve parti değiştirmesiyle, hem de bu virajlara eşlik eden kavgacılığıyla ünlü Peyami Safa. Sağda, Nâzım’ın “Galatasaray’ı dönünce orda” diye tarif ettiği, Nuri Cemil’in belki 1920’lerin sonları veya 30’ların başlarında “bir gece eşiğinde sızdığı” İş Bankası Beyoğlu şubesinin bugünkü görüntüsü.
Bafra sigarası içer; rivayete göre günde dört paket. İçer de kokusuna tahammül edemez o meretin. Ama şiirini “karanfil kokuyor cıgaram” diye yazar. Bahar da, şiir de hayatı başkalaştırır zira.
Salgın dalgasının başında kaybettik Prof. Dr. Cemil Taşçıoğlu’nu. Cemil’in ardından birçok kaybımız oldu. Cemil’in hastalandığı günlerde de sürekli bilgi aldığımız, haberleştiğimiz oğlu Onur Taşçıoğlu’yla...
Minarelerden şarkı ve türkü yayınlama olayı bir yana; en azından diğerlerinde piyonlar ortaya çıkarıldı ve kimlikleri biliniyor. Bu kişilerin bu tür olayları planlayacak nitelikte insanlar olmadığı da belli. İktidarı ve muhalefetiyle bunun üzerine gidilmesi gerekir. Ama şu sıralar AK Parti, kendi içinden çıkan iki partinin seçime katılmasını önlemek adına Seçim Yasası’na ve Siyasi Partiler Yasası’na yönelik bir operasyona yoğunlaşmış görünüyor.
İspanyol siyasetinde Türkiye’dekine benzer bir darbe polemiği patlak verdi. Toplumda henüz bir tedirginlik yok ama uzun yıllardan beri darbe gibi bir gündemi olmayan, Avrupa Birliği’nin parçası olan bir ülkede böyle bir gündem oluşması, yine de ilgi çekici.