Hayatın normalleri o kadar “norm”al, o kadar dar, baskıcı, o kadar sıkıcıydı ki, ondan biraz sapmak olağan bir çılgınlıktı… Çılgınlık “yeni normal”di elbette. Normal sayılan da parmakla gösterilecek, nidâ deyişiyle “anormal” olacaktı; yani “Aaa normal!” Normalleşen ve ‘leştirilenlerle bugünlere de uygun bir “mürekkep testi” fikrimce.
Seçim kazanmanın matematiği ‘HDP olmazsa olmaz’ derken, CHP yöneticilerinin bu yönde hiçbir çaba içinde olmaması ancak “Kürtler günü geldiğinde tıpkı yerel seçimlerde olduğu gibi bize oy verirler, AK Parti’ye gidecek halleri yok ya” varsayımıyla açıklanabilir. CHP cesur olmalı ve bu çok riskli oyun planını terk etmelidir.
Prens Phillip, 1921’de Korfu Adası’nda doğduğunda, Yunan Kralı’nın kardeşi olan babası Prens Andrew, Haymana’da Mustafa Kemal Paşa’nın başkomutanı olduğu Türk ordusuyla savaşıyordu. Savaşta başkomutanın talimatlarına uymayıp maceralara girince, 1922’de Yunanistan’daki darbenin ardından yargılandı, ölüm cezasına çarpıtıldı. İngilizlerin araya girmesiyle ülkeyi ailesiyle birlikte bir İngiliz zırhlısıyla terk etti. O zırhlıda bir portakal kasasında yolculuk eden 1 yaşındaki Philip’in Kraliçe’nin eşi olacağı 99 yıllık yolculuğu da bu sayede başladı.
Mandela’nın barışçıl birliktelik mesajı, kanlı intikam savunucularının mesajından daha tesirli oldu. Şahsi hayat hikâyesinden ve içinde yaşadığı toplumun tarihinden doğru dersleri çıkaran biriydi Mandela. Onun “Yanlış olduğunu düşündüğümüz bir şeyle savaşırken bile ağzımızda kinin acı tadı olmamalı” bilgeliği, yeniden inşa edilen Güney Afrika’nın çimentosu oldu.
Tabii asıl önemli olan toplumun muhalefet etme temposu. Bir değişim gerçekleşecekse buna seçmen karar verecek. Seçmen gerilimi tırmandırmayı desteklemiyor. Son İstanbul seçimlerinde iktidarın izlediği ‘yıldırma’ siyaseti toplum tarafından benimsenmedi. Sakin bir şekilde sandığa giden seçmen istediği dersi verdi. İktidar da bunu anladı, muhalefet de…