“Erdoğan’ı Cumhurbaşkanı, Gül’ü ‘emekli siyasetçi’ haline getiren 2014 sonrası süreçte Gül siyaset üstü bir yerde konumlanmayı tercih etti ve Gül’ün bu tercihi kendisini ekarte etmeye çalışan eski yol arkadaşları tarafından da kabul gördü. 2016 senesinde Kayseri’de Erdoğan tarafından açılışı gerçekleştirilen Abdullah Gül müzesi, Gül’ü siyaset dışı bırakmanın en sembolik göstergelerindendi…” Araştırmacı Roj Esir Girasun, Gül’ün siyasi hayatında bir geziye çıkıyor, aldığı, almaktan kaçındığı riskleri ve kaçırdığı fırsatları hatırlatıyor.
Tatvan’dan Ahlat’a giderken, Ahlat’ın hemen girişinde bir mezarlık var. Mezarlık, Kültür Bakanlığı tarafından korumaya alınmış. Etrafı düzenlenmiş, içine yürüyüş yolları yapılmış. Girişine de “Ahlat Selçuklu Meydan Mezarlığı” tabelası asılmış. Ben de hem bu tabelayı hem de mezarlıktan birkaç fotoğrafı, “Selçuklu Meydan Mezarlığı Ahlat-Bitlis” diye yazarak paylaştım. İşte tartışma tam bu noktada patlak verdi.
En son, neredeyse bir hafta önce yazmışım (Dalkavuklarına ders veren kral, 10-12 Ağustos). Ne oldu, neden geciktim bu kadar? Önemli bir açıklama: beynimde bir ampul yandı. Bundan böyle hayatı daha kolay, daha gamsız yaşamaya karar verdim.
10 yıl önce, şehri gezdikten sonra Radikal’de kaleme aldığım izlenim yazısında Kâbil’i “gelişen, kalkınan, üstelik kendine özgü bir ritim, renklilik ve enerjiyle kalkınan bir şehir… Enternasyonal yapısıyla, etnik zenginliğiyle, hakkında söylenen her şeye rağmen dünya çapında bir metropol özelliği gösteren bir şehir” diye tanımlamıştım. Üç gündür Taliban’ın yönettiği şehri 10 yıl önce nasıl gördüğümü bakın nasıl anlatmışım…
Batı tarzı eğitim, batılı 'özgürlük' kodları Afganistan’daki açlık sınırında yaşayan geniş kitleleri cezbetmedi. Batı dünyası, İslam dünyasındaki ABD’ye ve Batılı ülkelere yönelik tepkiselliği anlamakta güçlük çekiyor. Onca yatırıma, askeri yığınağa karşın, destekledikleri yönetimin ordusuyla birlikte kaçışını belli ki şaşkınlıkla karşılıyorlar.