Hilal Köylü / Ankara
KULİS | Kılıçdaroğlu altılı masanın nabzını yoklama planı yapıyor: “Sorumluluk alabilirim; siz de isterseniz”
CHP lideri Kılıçdaroğlu cumhurbaşkanlığı adaylığı için altılı masadaki liderlerden “destek sözü” duymak istiyor. Altılı masanın 3 Temmuz’daki buluşmasında liderlere sorumluluk almaya hazır olduğunu duyurup nabız yoklayacağı söylenen Kılıçdaroğlu’nun cebinde muhalefetin her durumda Erdoğan’ı geçeceğini gösteren bir anket de var.
İktidar şimdi de YSK başkanı ve üyelerinin görev süresini uzatmak istiyor, muhalefet teyakkuzda
İktidarın YSK başkanı ile üyelerinin görev sürelerini uzatma çabasına karşı muhalefet ve hukukçular ayakta. Bu çabayı, seçim güvenliğini sarsmaya dönük yeni bir adım olarak gören muhalefet, YSK eliyle yapılması muhtemel operasyonlara karşı hazırlıklarını artırdı. İktidara, “Türkiye’de başka yüksek yargıç mı yok” sorusunu yönelten hukukçulara göre ise seçim kanunundaki değişikliklerden sonra gelen yargı atamaları ve nihayet YSK’nın başkan dahil üye yapısını koruma planları; ülkede ‘yasa dışı bir seçim ortamı’ yaratılacağının habercisi.
“Melek oğlunu aldı, susacak sanmayın: Hukuksuzluk sürdükçe ben de susmayacağım”
Darbeye teşebbüsten tutuklanan ve altı yıldır cezaevinde olan askeri okul öğrencisi oğluna Yargıtay’dan çıkan tahliye kararıyla kavuşan anne Melek Çetinkaya ‘buruk mutluluk’ yaşıyor. Oğluna kavuştuğuna inanmakta halen güçlük çektiğini anlatan Çetinkaya şimdi tüm askeri okul öğrencilerinin tahliye edilmesi için daha geniş çaplı eylemlere hazırlanıyor. Anne Çetinkaya Serbestiyet’e konuştu: “Adalet yerini bulmadı. Hapiste halen yüzlerce çocuk var. Ankara’ya döndüğümde yeniden eylemlere başlayacağım. Hukuksuzluk sürdükçe ben de susmayacağım."
Emniyet’in kırmızı listesinde bir milletvekili: Mustafa Yeneroğlu
Emniyet, Ankara’da Somalililerin işlettiği Saab Cafe’ye yapılan baskılara itiraz eden DEVA Partili Mustafa Yeneroğlu’nu düşman ilan etti. Yeneroğlu için “Teşkilatımıza yönelik düşmanlığı herkesçe bilinen milletvekili” diyen Emniyet’teki Yeneroğlu dosyası kabarık: İşkenceyle mücadele ediyor, terör ve suç örgütleriyle mücadelenin hukukiliğini sorguluyor, göçmenlerin haklarını savunuyor, OHAL mağdurları için hukuk istiyor.
Bir değil iki değil, onlardan çok var: Siyasetin ‘stand-up’çıları
Yaklaşan parlamento ve cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde tek kişilik dev kadro performansı sergileyen siyasetçi sayısı her geçen gün artıyor. Onların partileri değil, kendileri önde. Tek kişilik bir orta oyunu, yaygın kullanımıyla “stand-up” onlarınki. Birleşip iktidara daha büyük bir meydan okuma sergileyebilecekleri de söyleniyor ama gelin tek kişilik performanslarına biraz yakından bakalım.
Kılıçdaroğlu’nun öfkesi CHP kulislerinde nasıl yankılandı? Özer Sencar, Bekir Ağırdır, Levent Gültekin, Ateş İlyas Başsoy ve diğerleri…
Kılıçdaroğlu’nun öfkesi bir günlük kızgınlıktan ibaret değil. CHP kurmaylarına göre son altı aydır “cumhurbaşkanlığını kazanamaz” algısını yaymak için Kılıçdaroğlu’na karşı “büyük taarruz” yürütülüyor. Ateş İlyas Başsoy’un “Ergen muhalefeti” yazısı, Özer Sencar’ın son anketleri bardağı taşıran damlalar oldu. AKP geriledikçe Kılıçdaroğlu’na karşı taarruzun büyüdüğünün konuşulduğu kulislere göre Kılıçdaroğlu, kendisinin cumhurbaşkanlığı adaylığını sorgulayarak kafaları kurcalamaya çalışanlara dünkü çıkışıyla “Muhalefetin cumhurbaşkanı adayının kazanacağı garanti olduktan sonra kimse sulanmasın. Aday benim” mesajı veriyor.
DEVA’dan 10. eylem planı, hukuk devleti yolunda adil yargı: “Adil yargı için en büyük adım iktidar değişikliği”
DEVA lideri Ali Babacan, partisinin 10. eylem planı olan “Hukuk devleti yolunda adil yargı eylem planı”nı açıkladı. En büyük ideallerinin Türkiye’yi gerçek bir hukuk devletine dönüştürmek olduğunu anlatan Babacan, yargı kurumlarındaki kayırmacılık ve kadrolaşmaya, insanların haksız yere tutuklanmasına, yargı kurumları üzerindeki siyasi baskıya son vereceklerini söyledi. Babacan, “Adil bir yargı için en büyük adım iktidar değişikliği olacak” dedi.
Altılı masa, ekonomiyi kurtarma raporunu açıkladı
Altılı masanın kurduğu ‘kurumsal reformlar komisyonu’ ilk raporunu açıkladı. Hükümetin ekonomiyi kurtarmak için ‘safsata dolu’ adımlar attığından ve bu adımların Türkiye’yi çıkmaza sürüklediğinden yakınan komisyon devlet yönetiminde liyakatin hâkim kılınacağını söyledi ve hedeflerini açıkladı. Hedefler arasında, kamuoyunda 128 milyar dolar olarak bilinen, Merkez Bankası rezervlerinin dolambaçlı yoldan satışına ilişkin işlemlerin idari ve hukuki denetimi de var. Komisyon, siyasi ve toplumsal muhalefetten yükselen “sandığı getirsinler ve gitsinler” çağrısına hükümetin acil yanıt vermesini istiyor.
YÖK’te “tuhaf” istifalar
YÖK’te arkası kesilmeyen istifalar yüzünden iktidarla muhalefet birbirine girdi. 6 YÖK üyesinin görevden alınmasının ardından iki YÖK başkanvekili Rahmi Er ve Safa Kapıcıoğlu da görevlerinden istifa etti. Meclise verdikleri soru önergelerine yanıt alamasalar da, istifaların nedenini öğrenmeye çalışan CHP’lilerin bir iddiaları var: “YÖK, AKP çizgisini aşıp tamamen tarikatlara bağlandı...” AKP’lilerin bu iddiaya yanıtı siyaset kulislerine “İşimize karışmayın, gerekeni yapacağız” diye yansıdı.
Altılı masadan seçim güvenliği güvencesi: Gerektiğinde sandıkların üstüne oturacağız
Muhalefeti birleştiren altılı masa, seçim güvenliğini sağlamaya dönük önlemler paketini kamuoyuyla paylaştı. Adreste olmadığı halde seçmen listesinde görünen kişiler, mühürsüz oy pusulalarının geçersiz sayılması, iktidarın isteğiyle seçim tekrarına gidilmesi gibi hile ve ihlallerin bir kez daha yaşanmaması için ortak çalışacak altı muhalefet partisi; seçim günü yaşanacak olası olağanüstü durumlara da hazır olduğunu duyurdu: Gerektiğinde sandıkların üstüne oturacağız.
Hüseyin Çelik, Voltaire’i ve Hilfu’l Fudul’u hatırlatıyor
Yargıtay’ın Kaftancıoğlu hakkındaki hapis cezasını onaylamasını “yanlış” bulduğunu Twitter hesabından duyuran AKP’li eski bakan Hüseyin Çelik, neden böyle düşündüğünü Serbestiyet’e anlattı: “İnsanları siyasetten yasaklamakla onların önünü kesemiyorsunuz. Yargı hiçbir gücün tetikçiliğini yapmamalı, salt olarak hukukun gereğini yapmalıdır. Karşı tarafın düşünce özgürlüğünü savunmamız için sadece Voltaire’i örnek almamız gerekmiyor, İslam’daki Hilfu’l Fudul, peygamberimiz en büyük örnektir.”
Soylu’nun yeni iddiaları ‘telekulak’ algısı yarattı. Muhalefet: “CHP’deki haberci kuşlar kim? Yalancıktan kuşlar?”
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, altılı masanın, parlamenter sisteme geçiş mutabakatını bir Avrupa ülkesinin büyükelçisine düzelttirdiğine ilişkin iddiasını daha ileriye taşırken akıllara telekulak skandallarını getirdi. Bakanlık, Soylu’nun konuşmasında küçük bir düzeltme yaptı ancak muhalefetin Soylu’ya tepkisi alaycı isyana dönüştü: CHP’deki haberci kuşlar kim? Yalancı kuşlar olmasın onlar?
RÖPORTAJ | Tarhan Erdem: “İmamoğlu, cumhurbaşkanlığı adaylığı için dilekçe verdi”
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun Karadeniz gezisi, cumhurbaşkanlığı adaylığı ve profiliyle ilgili tartışmaları daha da büyüttü. Siyasetçi ve araştırmacı Tarhan Erdem, İmamoğlu’nun “Gündemimde adaylık yok” sözlerini aslında genel başkan Kılıçdaroğlu üzerinde kurduğu “büyük baskının dışa vurumu” olarak görüyor: "Türkiye’de parti içi demokrasi yok. Her şeye genel başkan karar verir. Cumhurbaşkanı adaylığına da Kılıçdaroğlu karar verecek. İmamoğlu da, memleketine gidip adaylığını ilan etti. Genel merkeze bir dilekçe yolladı aslında ordaki sözleriyle. Adaylığı için parti merkezine başvurmuş oldu. Benim gördüğüm altılı masanın adayı cumhurbaşkanlığını kazanacak. Kılıçdaroğlu’nun işi şimdi daha da zorlaştı."
Demirtaş cumhurbaşkanı adayı olabilir mi? Avukatı Karaman: “Siyasi yasaklı, hukuken aday olma şansı yok”
HDP’nin tutuklu eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş’ın cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olabileceğine ilişkin senaryolar hukuki temelden yoksun. Demirtaş’ın avukatlarından Mahsuni Karaman, Demirtaş’ın siyasi yasaklı bir tutuklu olduğunu hatırlatıyor: “Cezası infaz edildi ama infaz edilmesi yetmiyor. Cumhurbaşkanlığına aday olabilmesi için siyasi yasağının kalkması gerekiyor. Anayasa Mahkemesi’ne bu yönde yaptığımız başvuruya henüz yanıt alamadık. Demirtaş’ın hukuken aday olma şansı şimdilik yok…” Avukat Turgut Kazan ve hukukçu Adem Sözüer de aynı kanaatte.
İmamoğlu adaylıktan vazgeçmedi, Kılıçdaroğlu patladı: “Yolumdan çekilin”
Kılıçdaroğlu’nun “Ya bana katılın ya da yolumdan çekilin” mesajının adresi cumhurbaşkanlığı adaylığından vazgeçtiğini açıkça ilan etmeyen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu. Artık net bir biçimde ortaya çıkan gerilimin en çok Kılıçdaroğlu’nu zorlayacağı açık. Bunu da meclisteki konuşmasından sonra “yol arkadaşları”ndan kastının “vatanına bağlı herkes” olduğunu söylemesinden; cumhurbaşkanlığı adaylığını ilan ettiği şeklindeki yorumlara da “Hayır, hayır” diye kaçamak yanıtlar vermesinden anlıyoruz.
Altılı masa ekonomi ağırlıklı mitinglere hazırlanıyor
Her partiden ikişer ekonomi kurmayının katılımıyla oluşturulacak ekonomi komisyonu, Türkiye’ye enflasyonda son 20 yılın zirvesini yaşatan politikaları ve uygulamaları belirleyip, liderlere sunacak. Liderler de çözüm önerilerini hem siyasi toplantılarda hem de miting alanlarında gündeme taşıyacak.
RÖPORTAJ | “Kürt-Türk, Alevi-Sünni, seküler-İslamcı gibi alanların içine yeni ve derin bir kırılma Suriyeliler üzerinden gelecek gibi görünüyor”
Göç uzmanı Prof. Murat Erdoğan: “Mevcut durum çok ciddiye alınıp üstünde çalışılmazsa Türkiye’nin kendi içindeki sosyolojik kırılmalarına büyük bir kırılma daha eklenecek. Suriyelilerin de kendi milliyetçiliklerini üretme süreci yaşanıyor şu an. Gelinen nokta vahim nokta ve bunun iyileşeceğine dair umudum yok. Bu artık ciddi bir siyasi pasta. Muhalefet de, hükümet de bunu sömürecek.”
Saadet kurmayları, “Karamollaoğlu üçüncü ittifak derken Gelecek-DEVA-Saadet’i kast etti” yorumlarını değerlendirdi: “Çok da yanlış değil”
Altılı masa ortak cumhurbaşkanı adayı belirlemenin yanında parlamentoda yüksek temsil için de birlikte formül üretmek istiyor. Saadet yönetimi, siyaset kulislerindeki, “Karamollaoğlu üçüncü ittifaktan söz ederken hem yüzde 7’lik seçim barajı aşmak hem de parlamentoda daha çok milletvekili çıkarmak için Gelecek, DEVA ve Saadet’in birlikte hareket etmesini istiyor” yönündeki değerlendirmeleri çok da yanlış bulmuyor. 24 Nisan’daki buluşmada formüller üzerine konuşulması bekleniyor.
Yavaş’ın rahatsızlığındaki Odatv ayrıntısı
Mansur Yavaş, Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ’ın kendisini cumhurbaşkanı adayı ilan etmesinden duyduğu rahatsızlığı dile getirirken, Türkiye’de kirli siyasetin olağanlaştığından yakındı. Sağlı sollu saldırıların hedefinde olduğunu anlatan Yavaş’ın, ismini de vererek Odatv’yi işaret etmesinin ayrı bir önemi var. Muhalefet kulislerinde, Odatv’nin desteğini alan İmamoğlu’nun tıpkı Yavaş gibi muhalefetin cumhurbaşkanı adayının altı partinin ortak kararıyla belirleneceğini söylemesi gerektiği beklentisi öne çıkıyor.
Mısır’la “güven mektupsuz” büyükelçi açılımı
Türkiye Kahire’ye neden doğrudan bir büyükelçi atamadı da, büyükelçi seviyesinde bir maslahatgüzar atadı? Diplomatik kulislerdeki “Büyükelçi atansaydı, Erdoğan, Sisi’ye güven mektubu yazmak zorunda kalacaktı” yorumlarını Türk Dışişleri yetkileri yalanlamıyor. Belli ki Erdoğan henüz güven mektubu aracılığıyla Sisi’yle doğrudan iletişim kurmaktan yana değil. Büyük bir ihtimalle Erdoğan’la doğrudan görüşmeye Sisi de hazır değil. Tarafların şimdilik “güven mektupsuz büyükelçi atama” formülünde anlaşmış olması da ihtimal dahilinde.
İyi Parti’de “merkez sağ” hamleleri… Ağıralioğlu’nun gündeminde istifa yok…
Beş yılda İyi Parti’nin oy oranını yüzde 15’in üstüne çıkarmayı başaran İyi Parti lideri Meral Akşener’in 6’lı masaya, Millet İttifakı’na zarar verecek açıklamalara da, toplumsal kutuplaşmayı körükleyecek sözlere de toleransı yok. Partisini merkez sağda büyütmek isteyen Akşener’in Koray Aydın’ı teşkilat başkanlığından alması, Yavuz Ağıralioğlu’nu da partinin A takımından dışlamasının nedeni bu. Akşener’in kendisiyle konuşmadan karar almasına kızgın ve kırgın olan Ağıralioğlu’nun -istifa etmese de- önümüzdeki hafta yapmayı planladığı açıklamalarla siyaset kulislerini hareketlendireceği kesin.
Muhalefet oy sandıklarının güvenliği için özel masa kurdu
Altı muhalefet lideri, Cumhur İttifakı’nın son seçim kanunu teklifinden sonra kamuoyunda artan seçim güvenliği endişesini gözeterek, DEVA Partisi lideri Ali Babacan’ın önerisiyle ortak bir çalışma grubu kurulmasını kararlaştırdı. Her ay toplanma kararı alan liderlerin bir sonraki buluşması Demokrat Parti’nin ev sahipliğindeki iftar yemeğinde olacak. Seçim taktikleri konusunda elini çok da açık etmek istemeyen muhalefet liderleri, diyaloğu ve birlikteliği öne çıkaran mesajlarla iktidarı sıkıştırmayı hedefliyor.
Herkes gider, Soylu gitmez!
Furkan Vakfı üyelerinin maruz kaldığı polis şiddetini AKP yönetimi “kabul edilemez orantısız güç” olarak tanımlayınca, Ankara’da dikkatler bir kez daha İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun kabinede kalıp kalamayacağına çevrildi. Bahçeli’nin “soy ismi gibi soylu” sözleriyle sahip çıktığı bakan Soylu’nun kabineden gitmesinin beklenti ve temenniden öteye geçmesi bu kez de çok zor. AKP’nin oylarının yüzde 29’a kadar düştüğünün farkında olan Erdoğan’ın Cumhur İttifakı’nda olası bir çatlağı göze alması mümkün değil.
6’lı masa dağılmıyor, dahası yeni taahhütlerle halkın karşısına çıkma planı yapıyor
Güçlendirilmiş parlamenter sisteme geçiş için ortak hareket kararı alan 6 muhalefet partisi lideri 27 Mart’ta üçüncü kez bir araya geliyor. Gündem, parlamenter sisteme geçiş süreci ve sonrasına ilişkin yapılacaklar listesinin bir taahhütle kamuoyuyla paylaşılması. Ortak cumhurbaşkanı adayına dönük ilkeleri ortaya koymaları beklenen liderler topluma “Dağılmıyoruz, güçleniyoruz” fotoğrafı da verecek.
Erdoğan AKP oylarını artırmak için kolları sıvadı: Sarayda “vefa” yemeği
Cumhurbaşkanı Erdoğan, eski milletvekili ve bakanlarla “vefa buluşmaları” kararını hayata geçiriyor. İlk buluşma akşam yemeği formatında 21 Mart’ta Cumhurbaşkanlığı Sarayı’nda gerçekleşecek. Düzenli aralıklarla yapılacak vefa buluşmalarına AKP’den ihraç edilenlerle istifa edenler davet edilmeyecek. AKP’nin büyük önem atfettiği ilk vefa yemeğini MHP “sembolik” görüyor. Partiden kendisi ayrıldığı içir davet almayan Ertuğrul Yalçınbayır: “Adına ‘vefa’ denmesi yanlış olmuş. Vefa, cidden İstanbul’da bir semt adı sadece. Siyasette yeri yok. Toplantıların taktiksel olduğunu herkes bilsin.”
Mekik diplomasisi burada işlemiyor: Mariupol’de tıkanan tahliye
Rusya ve Ukrayna dışişleri bakanlarını Antalya’da buluşturan Türkiye, barış müzakereleri için “kolaylaştırıcı, arabulucu” rolünde ısrarlı. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu Moskova’da Lavrov’la, Lviv’de Kuleba’yla görüştü. Cumhurbaşkanı Erdoğan, savaşın başından beri Zelensky’le üç kez, Putin’le iki kez telefonda konuştu. Yeni bir Putin görüşmesi için planlama yapılıyor. Ancak Rus bombardımanı altındaki Mariupol’deki Kanuni Sultan Süleyman Camisi’nde 30 Türk halen mahsur. Peki, “mekik diplomasisi”nde iddialı Türkiye neden Ukrayna’dan vatandaşlarını tahliyede istediği hızı yakalayamıyor?
Tarhan Erdem: “Seçim kanunu değil hile”
AKP ile MHP, 2023 seçimlerine ittifakları küçük partiler için dezavantajlı hale getirerek girmeyi planlıyor. Bu yöndeki seçim kanunu teklifini “mühendislik faaliyetinden öte hile” olarak değerlendiren kamuoyu araştırmacısı, seçim uzmanı Tarhan Erdem, ittifakları bozmanın tahmin edildiği kadar kolay olmayacağını öngörüyor. Erdem’e göre ittifaklar bozulsa bile AKP ile MHP’nin büyük kazanç sağlaması da pek mümkün değil. Seçim kanunu teklifi; CHP’den DEVA’ya, İyi Parti’den Gelecek’e muhalefetin her cephesindeki AKP-MHP iktidarını devirmeye dönük motivasyonu yıpratmış değil.
Seçim yasakları Erdoğan’ı yine teğet geçecek
AKP ile MHP, seçim kanunu teklifini meclise sundu. Seçim barajını yüzde 7’ye düşüren teklif, siyasi partilerin bir seçim bölgesinde milletvekili çıkarmaları için ittifakın oylarından yararlanamayacağını söylüyor. Artık oyların feda edildiği, ittifakların önemsizleştirildiği değerlendirmelerinin yapıldığı siyaset kulislerinde, teklifteki en büyük sorun olarak cumhurbaşkanının seçim yasakları kapsamına alınmaması gösteriliyor. Yani yine adaletsiz bir seçim yarışı olacak.
ÖZEL HABER | O fotoğrafların hikayesi: “Mr. President?”, Zelensky: “Yes, I’m”
Rusya’nın Kiev’e saldırıları sürerken cumhurbaşkanlığı sarayında Zelensky’yi fotoğraflayan Reuters muhabiri Ümit Bektaş o fotoğrafların hikayesini anlattı: “Kameralarla, mikrofonlarla işler bittiğinde, röportajlar tamamlandığında şöyle güzel bir fotoğrafınızı çekmek isterim’ ricamı olumlu karşıladı. ‘Nerede çekeceksin’ diye sordu. ‘Çalışma ofisinize gidebiliriz’ dedim, Zelensky polar ceketini çıkardı, birden zemin kattaki merdivenlere oturdu, dirseklerini dizlerinin üzerine koydu, kameraya baktı. Şöyle poz verin, böyle poz verin demedim. Her şey çok doğaldı.” Bektaş, “Mr. President” diye seslendiğinde “Yes, I’m” diye espriyle karşılık veren Zelensky için: “Düzgün, makul, sempatik ve normal bir adam” diyor.
RÖPORTAJ | Emekli Büyükelçi Selim Kuneralp: “Emekli askerlerin Putin hayranlığı çok ürkütücü”
Rusya’nın Ukrayna’yı işgali hem AB ve NATO’nun asıl misyonuna hem de Türkiye’nin Batı-Rusya hattında nerede duracağına ilişkin tartışmaları büyüttü. İşgal karşısında özellikle Türkiye’deki emekli askerlerin “Putin hayranlığı” sergilediğine dikkat çeken emekli büyükelçi Selim Kuneralp sadece “Tek adam hayranlığından mı kaynaklanıyor bu iş” sorusunu sormakla yetinmiyor. Putin hayranlığı için “çok ürkütücü” diyen Kuneralp, “Bu askerler görevdeyken Rusya’yla savaş çıksaydı demek ki gidip gemilerini Rusya’ya teslim edeceklerdi” diyor. Kuneralp, Putin’in tıpkı Esad gibi tüm dünyadan izole edildiği yeni bir dünya düzeni kurulduğunu, Türkiye’nin de mutlaka tarafını seçmek durumunda kalacağını öngörüyor.