Yasemin Akyol Başar/Melbourne

Reisim, Sydney’in neresindensin?

Kasabaya giren yeni Reis ile Türkiye’de reisler karıştı. Bu karışıklığa bir başka ‘Reis’ daha ekleyelim. Avustralya’dan Hakan Reis... Sydney’de barlar ve genelevlere sahip bir mafya babası, yüz milyonlarca dolarlık uyuşturucu ticaretinden sorumlu iken 2010’da ülkeden kaçtı. Kırmızı bültenle aranıyor O da sosyal medyayı çok iyi kullanıyor. Vücut geliştirmeci. Polisler kendisini “Akıllı, yetenekli ve modern teknolojiye hâkim bir suç örgütü lideri” olarak tanımlıyor. Adını ve estetik cerrahi ile tipini değiştirdiği, İstanbul’da yaşadığı söyleniyor.

Bir tuvalet kağıdına yenileceksin Avustralya!

Avustralya’da halk herhangi bir sorun çıktığında önce tuvalet kâğıdı depoluyor. Melbourne pandeminin başından beri dördüncü kez tam kapanmaya girdi. Bu sefer bir haftayla atlatmayı umuyoruz. Sebep ise üç günde 30’a çıkan Covid-19 vaka sayısı... Hükümet acil olarak karar aldı, tam kapanmaya gittiğini açıkladı ve halk koşa koşa marketlere gidip, soluğu tuvalet kağıdı raflarının önünde aldı. Ama 23 yıldır her 26 Mayıs’ı Aborjinlere yaptıkları için Ulusal Özür Günü ilan etmiş bir millete bir kaç tuvalet kağıdını çok görmemek lazım

Çimlere basan Başbakan’ı azarlayan Avustralyalılara Peker’i nasıl anlatabilirim?

Bu kez bambular önünde değildi. Gömlek rengi de farklıydı. Ancak yine her biri tonlarca ağırlıkta olan iddiaları sıraladı. Hala ülkede yaprak kımıldamıyor. Canlı yayında başbakanına “Çimlere basma” uyarısı yapabilen Avustralya vatandaşına, Türkiye gündemini anlatsam ne düşünür acaba?

Covid-19’u sıfırlayan tam kapanma nasıl olur?

Alkol yasağı, temel ihtiyaçlar ve temel olmayanlar, mafya babasının son videosu, aşı var mı yok mu tartışması ve günlük vaka sayısının on binin altına düşmediği bir ortamda Türkiye tam kapandı. Tam kapanmayı tam anlayamadan da açıldı. Covid-19 vakasının olmadığı, maskelerimizi kullanmadığımız -ama cebimizde bulundurduğumuz- Avustralya’dan tam anlamıyla bir kapanma hikayesi anlatacağım size. Yetkililerden ısrarla isteyiniz!

Gelibolu’daki Avustralyalı Hâlâ Dünyayı Etkiliyor

Babası Çanakkale Savaşlarını takip ederken yazdığı haberlerle önce savaşın kaderini, sonra da Avustralya kimliğini belirledi. Oğlu ise siyaset sahnesini şekillendiriyor. Medya patronu Rupert Murdoch yakından takip edilmesi gereken bir isim…

Anzak Koyu’nda ‘Tanrıların Savaşı’

25 Nisan 1915 tam da bu yıl gibi bir Pazar gününe denk gelmişti. O hafta sonu hem Türkiye’nin hem de Avustralya ve Yeni Zelanda’nın temelini attı. Anzak Koyu’nda İngiliz komutanların Avustralyalı gençleri kurban ettiklerini yazarak İngilizlerin Çanakkale’den çekilmesine ön ayak olan ve Avustralyalıların Anzak algısına öncülük eden gazeteci Keith Murdoch, dünyanın en önemli medya patronu Rupert Murdoch’ın babasıydı.

Peki Montreux Anlaşması tartışmalarına Avustralya ne diyecek?

Amirallerin Montreux Anlaşması’ndan çekilmeye itirazı sonrasında Yargıtay’dan, Tapu ve Kadastro Erzincan 24’üncü Bölge Müdürlüğü’ne kadar herkes açıklama yapma gereği hissetti. Bir tek anlaşmanın imzacılarından Avustralya konuşmadı. Zaten Montreux burada kimsenin de umurunda değil. O halde gelin size Avustralya’da bağımsız yargının ve basınının verdiği benzer iki çetin sınavdan bahsedeyim: Kardinal George Pell Davası ve ABC’nin Afgan Dosyaları...

Eşit ücret için bugün git 142 yıl sonra gel!

Dünya Ekonomik Forumu’nun (WEF) geçen hafta açıkladığı cinsiyet raporuna göre; dünya çapında aynı işi yapan kadın ve erkeklere farklı ücret ödemeyen ülke yok. Avustralya 53’üncü ve Türkiye 133’üncü sırada. Avustralya’da kadın ve erkeklerin eşit ücret alması için 26 yıl daha geçmesi gerekiyor. Pandemi öncesinde küresel çapta eşit ücrete ulaşmak için 99 yıl geçmesi gerekecekti. Şimdi bu süre 135 yıla uzadı. Bu hızda giderse Ortadoğu’da eşit ücret için ortalama 142.4 yıl beklemek gerekiyor.

Elini verip, kolunu kaptırma: Avustralya’dan Türkiye’ye Çin dersleri

Avustralya’nın Çin’le olan ilişkileri diğer orta büyüklükteki ülkelere de ders niteliğinde aslında. On milyar dolarlarla ölçülen ticari ilişkiler, koz gibi kullanılan yüzbinlerce turist ve öğrenci, siyasi partilere, think tanklere bağışlar, medya satın almalar... Avustralya tüm bunların Çin’in elinde ulusal egemenlik ve demokrasi için tehdit olabileceğine sonradan uyandı.

Türkiye’nin bir haftası, Avustralya’nın 10 yılı

Bazen bir olayı algılayabilmek ve yorumlayabilmek için araya biraz mesafe koymak gerekiyor. Türkiye’de olanları Avustralya’dan takip eden biri olarak söyleyebilirim ki, dokuz bin kilometre de yetersiz. Dünyanın yüzyılda bir görülen dönemden geçtiği zamanda Türkiye’yi yönetenler halka bin yılda bir görülebilecek, ve bu dönem geçince de kimsenin inanmayacağı deneyimler yaşatmayı kafayı koymuş görünüyor. Yaşadıklarınız hiçbir şekilde normal değil.

Hamile kadın, bırak ayakta kalsın!

Bir göçmenin en sık duyduğu sorulardan biridir bu: “Mutlu musunuz orada?”. Mutluyum, çünkü çocuğumla her evden çıktığımda sırtımda beliren kasılmayı uzun süredir hissetmiyorum. Bir yere gitmeden önce, “Ya orda ağlamaya başlarsa?” diye düşünmeyeli de bayağı oldu. Yan masadan ağlayan kızıma ve bana yargılar şekilde bakan kadın ve adamları da pek özlemedim. Kimse anneliğime not vermiyor.

Avustralya’da ifşasıyla siyasi tsunamiyi başlatan kadın

26 yaşındaki eski Liberal Parti çalışanı Brittany Higgins 15 Şubat’ta basının önüne çıktı, Mart 2019’da Avustralya’nın Federal Parlamentosu’nda bir parti çalışanı tarafından tecavüze uğradığını açıkladı. Saldırı şu anki savunma bakanı olan Linda Reynolds’ın odasında gerçekleşmişti. Bu ifşa Avustralya siyasetinde tsunami etkisi yarattı, başka ifşalara neden oldu. “Parlamento kadınlar için güvenli mi?” sorusu gündemin en tepesinde.

Bu seçimi kazanamayacağız arkadaşlar!

Bir parti lideri seçimlere az bir zaman kala ekranlara çıkıp; “Kazanamayacağız! dese ne düşünürsünüz? Bu açıklama Batı Avustralya’yı seçim heyecanı sarmışken, seçimlere yaklaşık iki hafta kalmışken yapıldı. Muhalefetteki Liberal Parti’nin lideri Zak Kirkup tarafından... Liberallerin hezimete doğru ilerledikleri düşüncesine ilk itiraz –rakibinden- Başbakan Mark McGowan’dan geldi; “Hayır, yenilmedin!”

Söylemesi ayıp; burada Covid-19 yok ama ihtiyacın üç katı aşı var

Avustralya’nın aşı kampanyası gecikmeli olarak başladı. Başladı da burada koronavirüsten en son ölüm 30 Kasım’da görüldü. Yurtdışından gelen birinden virüs kapan ve beş gün karantinada kalmamıza neden olan 20 kişinin ise iyileşmelerini bekliyoruz. Pazar günü ülkenin büyük şehirlerinde aşı karşıtlarının protestoları vardı. Kalabalık değildi ama sloganları çok iddialıydı: Medya yoksa, virüs yok!

Facebook Avustralya’yı arkadaşlıktan çıkardı

Avustralya ve Facebook arasındaki kavga, görünen o ki tüm dünyayı etkileyecek. Ya sosyal medya devleri devletlerin uyguladığı kurallara riayet edecek ya da kitleler yalnızca Facebook’un izin verdiği içeriklere erişebilecek. Bizi izlemeye devam edin.