Manşet

ABD, Şam’da askeri üs kurmaya hazırlanıyor: Suriye-İsrail güvenlik paktının parçası

ABD’nin, Suriye ile İsrail arasında Washington’ın öncülüğünde yürütülen güvenlik anlaşmasını desteklemek amacıyla Şam’daki bir hava üssünde askeri varlık oluşturmayı planladığı bildirildi. Reuters’ın diplomatik kaynaklara dayandırdığı habere göre, Washington bu adımla iki ülke arasında kurulması hedeflenen “bölgesel güvenlik mekanizmasını” sahada garanti altına almayı amaçlıyor.

ANALİZ | “Trump hâlâ güçlü ama artık karşısında güçsüz bir ülke yok”

Fon kesme tehdidine rağmen New Yorklular gidip Mamdani’yi seçti. New Jersey ve Virginia’daki seçimlerde Demokratlar büyük farklarla kazandı. Trump’ın acil gümrük tarifesi yetkilerini kullanma biçimi, Yüksek Mahkeme’de bile rahatsızlık yarattı. Jimmy Kimmel’ın programı ABC’de geri döndü. Üniversiteler, federal fon şantajına rağmen ideolojik baskıyı reddetti. Bu hafta yaşananlar, Trump’ın otoriterleşmenin artık sessizce ilerleyemeyeceğini gösteriyor.

Fatih Erbakan: CHP ile ittifak yapmayız. Demirtaş tahliye edilmeli

Yeniden Refah Partisi lideri Fatih Erbakan’dan Demirtaş’ın tahliyesine destek: “Sayın Demirtaş’ın tahliyesiyle ilgili hukuka uymamız gerektiğini ifade ediyoruz. AİHM’in kararlarına uyulması ve bu tahliyenin gerçekleşmesi uygun olacaktır.”

Türk Sosyal Bilimi bir krizde midir?

Türk sosyal bilimini kurtaracak olan daha fazla teori değil daha fazla veri ve bu verilerden hareketle yapılacak (metod) çıkarımlardır. Basitçe hikâye şu şekilde ilerler. Veri araştırmacıyı metoda zorlayacağından içerik ikinci plana düşer. Böylelikle araştırmacının havariliğini yapacağı şey önemini kaybeder ve bilimin kendisi daha önemli hale gelir. Kanıt teoriden çok matematiği gerektirdiğinden çatışma ideolojiler zemininden çıkarak teknik bir zemine kayar. Teknik olan ise araştırmacı ile halkın arasındaki bağı koparır. Halk ile aradaki bağın koparılması sosyal bilimin siyasetle arasındaki göbek bağını da keser. Yani sosyal bilimci siyaset için işlevsel olmaktan çıkar. Buna entegre olmayan sosyal bilimcinin bilimde bir geleceği yok. Kamusal entelektüel olmak isteyenin yolu orada.
- Advertisement -

Engereğin gözünden

Osmanlı’nın kuruluş yıllarında Şeyh Edebali'nin “İnsanı yaşat ki devlet yaşasın!” şeklindeki felsefesi daha iki asır geçmeden “İnsanı öldür ki devlet yaşasın!”a dönüşmüştür. Doğrudur; geldiğimiz noktada gönül gözü açılsın diye kimsenin gözüne mil çekildiği yok. Ancak bunun yerine gözler dört duvar arasına hapsedilerek terbiye edilmeye çalışılıyor. Yani sadece yöntem farklılığı var. Geçmişteki saray entrikalarının yerini günümüzde sahte delil, gizli tanık ve temin edilmiş itirafçılık müessesesi almış durumda. Tek bir “iltisak”, terör” “örgüt” “casus” veya “suçüstü hali” kavramı beton duvarlarla tanışmanıza yetiyor. Hem de “Terörsüz Türkiye” nidaları altında. Oysa sadece yaşamayı olanaklı kılmak yetmez. Aslolan “yaşamaya değer bir yaşamın kurulmasıdır.”

En Son Çıkanlar