Manşet

Her yol mübah devri: İsrail, Lübnan’daki telsizleri nasıl patlattı?

Bu hafta Lübnan’da aynı anda binlerce çağrı cihazı ve telsiz patladı, çocuklar ve sağlık görevlileri de dahil 37 kişi hayatını kaybetti. İsrail sanılanın aksine üstün bir teknolojiyle elektronik cihazları uzaktan patlatmamış, 28 yıllık bir bubi tuzağı taktiğini kullanarak paravan şirketler aracılığıyla Hizbullah’ı kandırmış ve çağrı cihazlarının bataryasına patlayıcı madde yerleştirmişti. İsrail’in uluslararası hukuka aykırı bu saldırısını nasıl yaptığını anlamak için Tayvan’dan Macaristan’a, Norveç’ten Bulgaristan’a gitmek, ilk bakışta olayla alakasız gibi duran tuhaf profillerin izini sürmek gerekiyor.

ÖZEL HABER | Narin soruşturmasındaki kritik tape kaydının Kürtçe’den çevirisi değişti mi? İlk hali de farklı yayılmış

Narin soruşturmasında tutuklu amca Salim Güran ile işçisi R.A. arasında Kürtçe olarak yapılan telefon görüşmesinin Türkçe’ye çevirisinin medyada yayımlanan ilk halinde R.A.’nın Salim Güran’a “daha ölmemiş” dediği yer alıyordu. Ancak Diyarbakır Barosu, bu cümlede çeviri hatası olabileceği şüphesiyle bilirkişi incelemesi talep etmişti. AA’nın bugün geçtiği, telefon görüşmesinin çeviri metninde “ölmemiş” ifadesi yer almadı: “1. Erkek şahıs: ‘Biri yerdedir haaa’ 2. Erkek şahıs: ‘Tamam ben şimdi gider alırım.’ Serbestiyet’in ulaştığı tutanağın ilk halinde, “daha ölmemiş” cümlesinin R.A.’nın söylediği “hij ne mire” ifadesinin Türkçe karşılığı olabilecek iki farklı cümleden biri olarak belirtildiği ortaya çıktı.

Güney Kore’de binlerce çocuk Batılı ülkelere nasıl satıldı?

Associated Press'in araştırması, 1980'li yıllarda Güney Kore'de yüz binlerce çocuğun yasa dışı yollarla evlat edinildiği karanlık bir evlat edinme sisteminin varlığını ortaya çıkarttı. Çocuklar “Hasta, öldü, yaşayamaz” gibi bahanelerle ailelerinden koparılarak 3 bin ve 6 bin dolara Batılı ülkelere satıldı…

Bay alkolü takdimimdir

Rakı içmek muhtemelen Tanpınar’dan önce de bir çeşit işaret sayılıyordu. Hatta belki de elit çevrelerde mutaassıp olmadığını göstermenin bir yoluydu. Rakı içen birini içmeyene göre daha açık görüşlü saymak da bir çeşit taassup… Ancak insan olarak ön yargıyla malül mahluklarız. Böyle bakınca ana muhalefet partisi liderinin bu ayrımı, bu adı konmamış çizgiyi akla getiren açıklaması insanı şaşırtıyor.
- Advertisement -

Barış arayışında çatışmayı fırsata çevirmek

Kazan / kazan sadece etik değil, aynı zamanda başarılı ve işe yarayan bir stratejidir. Herkes kazanıyorsa, herkes sonucu benimser ve kararlara sadık kalır. 30 yıl kadar önce, İstanbul’un trafiği her zaman keşmekeş, tam kördüğümdü. Herkes diğerlerinin önüne geçmek için davranırdı ve trafik, kolay kolay çözülemeyecek bir çıkmaza girerdi. Fakat İstanbullular, sanırım bu yaklaşımın herkesin zararına olduğunu fark ettiler; artık çoğu şoför, kazan / kazan formülü olarak fermuarlama yöntemine riayet ediyor: İki şerit tek şeride düşüyorsa, sırayla bir o şeritten, bir bu şeritten ilerliyorlar. Trafikte herkesin hedefine bir an önce ulaşma arzusuna bu tarz bir yaratıcı karşılık, daha barışçıl bir trafiğin yanısıra, daha barışçıl bir zihniyet imkanı da ortaya koyar.

En Son Çıkanlar