Berktay eleştiri olarak Osmanlı’da o dönem görünen davranış kalıplarının Batılı ülkelerde de olduğunu söylüyor. Tarihle ilgili herhangi bir meraklı ve düzgün okuyucunun haliyle bildiği basmakalıp bir tespit. Ben Osmanlı’da olan başkalarında yok demiyorum ki… Beş yüz yıl önce Osmanlı’da olan nasıl bizde hala değişmeden var oluyor diye soruyorum.
En iyi uçurtmayı o yapıyormuş mahallede. Belki “uçurtmaların rüzgârın gücüyle değil, rüzgâra karşı koyduğu için uçtuğunu” iyi bildiğinden. Gökyüzüne, Dalgacı Mahmut’un her sabah kalkıp yeniden boyadığı o maviye ulaşmak için çırpınan uçurtmalar…
Representing the direct physical results and positive influence that Western development had on the colonies, collected objects, written travel narratives, scientific drawings all allowed the government to encourage public political support for continued colonization in an age of increasing disillusionment
Fakat ne ilginç değil mi; 80 küsur milyon nüfusuyla Türkiye’de, salgının genel profili bu dört ülkeyle hemen aynı ama, mutlak rakamlar itibariyle günlük yeni “hasta” sayıları aynı dönemde 1000-2000-3000 seviyesini aşmıyor ve dolayısıyla, herhalde diğerleri gibi günde en az 20-30,000 yeni vakası olduğu halde bunları açıklamamak sayesinde, “ilk 20”de tırmanacağına Belçika, Çekya ve Hollanda gibi nüfusu çok daha küçük ülkelerin de altında 25. sıraya düşmüş gözüküyor.
Bu hukuk mesajları İngiliz fonları, Alman sermayesi, Amerikan şirketlerine mi, yoksa bu hukuki aydınlanma süreci halen Antalya E Tipi Cezaevi’nde yatmakta olan vatandaş İsmail Demirbaş’ı da ilgilendiriyor mu? İsmail Demirbaş’ı artık herkes tanıyor. Günlerdir sosyal medyanın trending topic listesinden düşmüyor. Sokakta yürürken kendisine uzatılan bir mikrofona konuştu diye hapse girmesinin vicdanları rahatsız ettiği açık.