Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) dünya barışını korumada en etkili kurumlardan birine dönüşebilir. Fakat mevcut haliyle her devlet, sadece kendi çıkarına uygun olduğunda UCM’yi göreve davet ediyor. UCM’nin altını oymaya çalışan ABD, Sudan’ın Güney Darfur’da işlediği savaş suçları nedeniyle yargılanabilmesi için BM Güvenlik Konseyi kararı ile UCM’yi yetkili kılmaya çalışmış ve başarılı da olmuştu. Bu tutum, UCM’ye taraf olmayan Türkiye’nin Myanmar’da, Filistin’de veya Suriye’de işlenen suçlar için UCM’yi göreve davet etmesi ile benzerlik gösterir.
Dünyada artık ilk 10’a giren enflasyon sadece ayda bir açıklanan rakamlardan ibaret değil, Türkiye’nin her yerinde, her gelir grubundan insanın hayatına ayrım gözetmeksizin dokunuyor. Bugüne kadar akıp gitmiş hayat düzenlerini altüst ediyor. O hayatlardan birini yani Melek Hanım’ın hikayesini daha yakından biliyorum...
Bildiğimiz dünyada 2022 ilkbaharında açık ki “dünya barışının baş düşmanı NATO” değil! Savaşı başlatan, komşusu olan ülkeye 190.000 askerle saldıran, ülkeyi işgal ederek binlerce sivili öldüren, milyonlarca kişinin evini terk edip kaçmasına, göçmesine sebep olan, koca şehirleri harabeye çeviren açık ki NATO değil. NATO böyle şeyler yapmaz mı? Elbette yapar ve yapmıştır. Çok daha kötüsünü yapmıştır. Ama 2022 ilkbaharında savaş başlatan, ülke işgal eden, insan öldüren NATO olmamıştır.
Din ve inanç istismarının yol açtığı sonuçları, İslami kesimdeki duyarlı insanlar, bizzat içeriden yaşıyor ve dayanılmaz buluyorlar: “Ama asıl sorunu Türkiye’deki İslamcıların değer üretmemesi, ürettiği kadarını da iktidarı pekiştirmek için kullanmakta hiç sakınca görmemesi olarak özetlemek gerekir.” İslami kesimdeki toplum mühendisliğinin ve din istismarının yol açtığı yozlaşmayı ve anlam kaybını tartışmaya daha yeni başlıyoruz.
Geçen hafta İsrail’in güneyinde İsrail, ABD, Mısır, Fas, BAE ve Bahreyn dışişleri bakanları bir araya geldi. Bu toplantıyı mümkün ve acil kılan iki can yakıcı konu, Ukrayna savaşı ve doğurduğu yeni küresel kutuplaşma ve ABD ile İran arasında nükleer sorunu müzakerelerinin sona yaklaşmasıydı. İsrail ve Körfez ülkeleri ABD'ye şöyle diyor: Madem İran’la yaklaşmakta olan sözleşmeyle bizim güvenlik kaygılarımızı gözardı ediyorsunuz, biz de Ukrayna konusunda Rusya’ya karşı sizinle saf tutmak istemiyoruz. İsrail dahil bütün Arap ülkeleri, Rusya ve Çin gibi baskıcı rejimlerin yönettiği ülkelerin yanında kendilerini daha rahat hissedeceklerdir.