TÜSİAD Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan ve Yüksek İstişare Konseyi Başkanı Mehmet Ömer Arif Aras, dernek genel kurulundaki konuşmalarında kullandıkları ifadelere ilişkin başlatılan soruşturmada adli kontrol şartıyla serbest bırakıldı. İçeriğini bilmedikleri olaylara ilişkin yargıyı telkin ve yönlendirme ile gerçeğe aykırı dezenformasyon içerikli beyanlarda bulundukları" aktarıldı. Adalet Bakanı Yılmaz Tunç: “Gözaltı kararı olmadı, ifadeye çağrıldılar. Ayrıca soruşturma dün başlamadı, Cumhurbaşkanımızın konuşmasından önce başlamıştı. İfade alma, düne denk geldi.”
Deniz Baran’ın konuğu Umut Hakkı üzerine kitap yazan Maltepe Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden akademisyen Furkan Ali Şimşek oldu: “AİHM’in Öcalan kararlarında ihlal vermesinin sebebi mevzuatımızda koşullu salıverilmenin bazı suçlar için kategorik olarak yasak olması. Kamuoyunda Umut Hakkı’na dair şöyle bir algı var: Umut hakkı var, o halde hükümlü hemen çıkarılacak. Halbuki umut hakkı sadece koşullu salıverilme değerlendirilmesinin yapılması anlamına geliyor. Böyle bir değerlendirmede de iki tane şarta bakılır: Süre ve iyi hâl. Türkiye’nin umut hakkını normatif olarak düzenlemek için öncelikle İnfaz Kanunu’nu değiştirmemiz lazım.”
New York'ta trafik sıkışıklığına göre ayarlanan fiyat tarifelerini kaldırdığını duyuran Trump, taç giymiş görselini “Kralımız çok yaşa!" ifadesiyle paylaştı. Beyaz Saray da Trump'ı "kral" olarak resmeden bir dergi kapağı paylaştı.
İktidara yönelik eleştirileriyle tartışılan TÜSİAD’ın başkanı Orhan Turan, İstanbul burjuvazisi kökenli TÜSİAD başkanlarından farklı bir profile sahip. Elazığ Keban’ın kurt inen bir köyünde doğan Turan, birleştirilmiş sınıflarda okumuş, üniversitede solcu olmuş, sabah 5’te kalkıp otobüsle işine gitmiş bir mühendis. Babası göç ettikleri Kasımpaşa’da esnaflık yapan Turan, kendi kurduğu yalıtım şirketiyle zenginler kulübüne girmiş.
Erdoğan grup konuşmasında TÜSİAD’a ve CHP’ye yüklendi: “İş adamı derneğiyseniz, iş adamı derneği gibi davranmayı öğreneceksiniz. Ya parti kurarsınız ya da ağzınızdan çıkacak iki çift lafa bakan muhalefet partilerinden birisini seçersiniz.”, “Türkiye'de bir türlü kapanmayan muhalefet açığı vardır. Muhalefet yapıyoruz ambalajına sardıkları düşmanca eylemleriyle Türkiye'ye vakit kaybettirdiler. Biz 15 Temmuz gecesi göğsümüzü siper ederken bunlar keyif kahvelerini yudumlayarak seyrediyorlardı. Biz Gezi olaylarında milli iradeyi savunurken bunlar sokakları ateşe veren çapulcuların avukatlığını yapıyordu. Muhalefette genel başkanlar değişti ama kendi halkına yabancı zihniyette bir değişim yaşanmadı.”