Yalım Eralp
Baharat yolu tutar mı ?
Baharat yolunun Süveyş Kanalı’ndan gidilmesine göre zamandan yüzde 40 kazanma ve maliyetten yüzde 30 azalma sağlayacağı iddia ediliyor. Haritada ise pek öyle görünmüyor . İyi hesaplanmış mı kuşkulu en azından… Başka bir sorun da acaba İpek Yolu ile Baharat Yolu ne kadar mal taşır? Ortada bu kadar mal var mı?! Ticarette korumacılık tamamen kalkacak mı ? Yaptırımlar ne olacak?Bu tür projeler ilk bakışta cazip görünse de sonunda maliyet ve zaman faktörleri ağır basar. Türkiye’nin “vay bizi nasıl by-pass ederler” diye endişe etmesine gerek yok. Belki oldu olacak Hayfa’dan Pire’ye giderken Mersin Limanı’na da uğrarlar ! Pire limanında çoğunluk hisse ise Çin şirketinde….
Patrik’i ağırlamak ya da unutulan bir kavram: Yumuşak Güç nedir?
Vatikan Büyükelçimizin Patrik’i ağırlaması. Birçok sert ifade kullanıldı. Patrikhane Türk kurumu diyoruz. Patrik Türk vatandaşı. Geçmişte de meslekten gelmiş her Büyükelçi ülkeye gelen Patrik’i ağırlamıştır. Araştırmadan sinirlenmek doğru değil.
“Kardak kayalıkları iki taneydi, Yunan askeri olmayana çıkıldı, SAT komandoları giderken motorları bozuldu, kürek çektiler”
1996’da Türkiye ile Yunanistan’ı savaşın eşiğine getiren Kardak kayalıkları krizinin perde arkasını dönemin Başbakan’ı Tansu Çiller’in dış politika danışmanı emekli büyükelçi Yalım Eralp yazdı: “Yunan askerleri Kardak’a çıkınca Başbakan Çiller siyasi bakımdan zorda kaldı. Biz de çıkalım ve Yunan bayrağı indirelim diyordu. Toplantılar yapıldı. Son toplantıda rahmetli Büyükelçi İnal Batu o kayalıklar iki tanedir adı İkizce’dir biz Yunan askeri bulunmayan diğer kayalığa çıkalım demiş. Anlaşılan iki kayalık olduğunu kimse bilmiyordu! Öyle de yapıldı.
O zamanın Donanma Komutanı Salim Dervişoğlu Amiral anlatmıştı. Kayalığa çıkmak için SAT komandolarını götüren botun motoru bozulunca Salim Amiral ‘kürek çekerek gidin sessiz olur’ demiş. Kriz sırasında muhalefette olan Yılmaz’dan Kardak konusunda beyanat yapmamasını önerdim. O da yapmadı.”
“Erdoğan’ın New York’ta Güney Afrika lideri ile görüşmesi Türkiye’nin BRICS’e yeniden ilgi duyduğu anlamına gelebilir”
Yalım Eralp: "Güney Afrika lideri ile Erdoğan'ın görüşmesi ilginçti çünkü Güney Afrika BRICS'in önemli bir üyesi. BRICS her ne kadar ekonomik bir kurum olsa da aynı zamanda siyasi bir kurum. BRICS'in ana amacı dünya finans sistemindeki batı hegemonyasını sonlandırmak. Peki niye ilginç buldum? Hatırlarsanız 2017 yılında Türkiye BRICS'e bir ilgi duydu. Sayın Erdoğan'ın "AB ile gerekirse yolları ayırırız" demesinden sonra Güney Afrika lideri ile görüşmesi bende acaba Türkiye yeniden BRICS'e ilgi mi duyuyor merakı oluşturdu."
CHP: Heyecan için değişim
CHP değişimi tartışıyor. Ama bence eksik. Kemal Bey'in etrafındakiler “Neyi değiştireceksiniz“ diye tutturmuşlar. Anlatayım. Mağazalar vitrin değiştirir. Eskisi kötü olduğundan değil... Olası alıcıda heyecan yaratmak için. Parası olanlar mobilya değiştirir; eskisi kötü olduğundan değil. Gene parası olanlar her yıl farklı bir yere tatile giderler. Bir önceki kötü diye değil. Yeni bir şey görmek isterler.
Yalım Eralp: “Ukrayna savaşı sürerken bazı ülkeler Rusya’dan uzaklaşmaya çalışıyor”
‘Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Ukrayna savaşının öne çıkmayan bazı yönleri var. Bazı ülkeler Rusya’dan uzaklaşmaya çalışıyor. Paşinyan bunun en güzel örneği. ABD ile ortak manevra yaptı. Sadece Ermenistan değil, Orta Asya ülkeleri de bir zirve düzenleyip nasıl başlarının çarelerine bakacaklarını konuştular. Rusya üzerinden geçen ticaret de azalmaya başladı. Nitekim Kazakistan petrolü gönderecek farklı yollar arıyor. “
“Putin şimdi de azınlıkları kışkırtıyor: Moldova’da Gagavuzlar, Özbekistan’da Kara Kalpaklar, Azerbaycan’da Talışlar”
“G-20 toplantısı adeta bir Modi-Show’a döndü. Hindistan başbakanı Modi’yi Batılılar destekliyor. Çünkü Çin’e karşı denge olmasını istiyorlar”, “Putin, azınlıklarla uğraşmaya başladı. Moldova’da Gagavuzlar, diğeri Özbekistan’da Kara Kalpaklar ve bir de adını hiç duymadığımız Azerbaycan ve İran’da yaşayan Talışlar. Bunlara işaret veriyor, bunların toplantılarına katılıyor temsilcileri ve bunları adeta teşvik ediyor.”
21’inci yüzyılda çeteler devletleri tehdit ediyor
Sınırların birçok yerde şeffaflaşması ve iletişimde liberalleşme beklenmeyen sonuçlar vermeye başladı. Çeşitli alanlarda farklı çeteleşmeler doğurdu. Afrika’daki terör örgütleri darbelere yol açıyor, Latin Amerika’da çeteler siyasetçileri öldürüyor. Kara para aklama engellenemiyor. Ortada milyarlarca dolar dolaşıyor. İnternet vasıtası ile para yolunu buluyor. Bütün çetelerin işlerini kolaylaştıran bir unsur da devletlerin içinde bunların “yardımcı” bulmalarıdır. Ortada büyük “kazanç” lar var !Bu tür çetelere karşı işin başında ciddi önlemler alınmazsa iş işten geçiyor. Otokratların artması ve siyasette sağa kaymalarda yukarıdaki olguların etkisi yadsınamaz gibime geliyor.
Hindistan ya da Bharat “büyük” devlet olur mu?
1987-1991 yılları arasında Türkiye’nin Hindistan Büyükelçisi olan emekli büyükelçi Yalım Eralp yazdı: Peki Ay’a ve Güneş’e giden Hindistan “büyük” devlet olur mu ? Halen iktidarda bulunan Modi başkanlığındaki BJP partisi tam anlamıyla “Hindu” milliyetçiliğini savunuyor. Hindistan’ın “büyük” devlet olmasındaki en büyük engel “Hindu milliyetçiği” akımı. Bu kadar çok etnik ve ayrılıkçı grup, dil, din ve cemaatin olduğu bir ülke Hindu milliyetçiliğini kabul eder mi? Hindu olmayanlar kendilerinin ikinci sınıf olmasına boyun eğer mi? Şimdi bir de Hindu devleti olduğunu göstermek için olsa gerek anlaşılan India, “Bharat” olacak. İsim değiştirerek ne daha büyük ne daha müreffeh olunuyor.
“Dürzilerin ayaklanması Suriye’de beklenmedik bir gelişme, olası bir durumda Rusya yardıma gelemeyebilir”
Yalım Eralp ile Dünya dönüyor: “Ukrayna’daki savunma bakanı değişiminin sebebi yolsuzluk iddiaları olabilir”, “Avrupalıların ‘Ukrayna taarruzu yavaş ilerliyor’ eleştirisi haksız”, “Fransa Nijer’den askerini ve sefirini çıkartmak için bir formül bulabilir”, “Dürzilerin ayaklanması Suriye’de beklenmedik bir gelişme.”
Doğu-Batı rekabeti artık Afrika sahnesinde yaşanıyor
Evvela Nijer ve arkasından Gabon’da darbe olunca gözler Afrika’ya çevrildi. Sanki Doğu-Batı rekabeti artık Afrika sahnesinde. Eski sömürgeci ülkeler hakim oldukları yerlerden ayrılmak istemiyor. Rusya öte yandan Nijer’deki darbeyi adeta desteklerken Gabon’dakinden endişe duyuyor! Herkesin derdi yeraltı kaynakları.
Rusya Rusyadır. Ama hangi Rusya?
Putin’in 17 Haziran 2023’de katıldığı Finlandiya sınırındaki törende üç bayrak bir arada yer aldı: Rus federasyonu bayrağı, Emperyal Rusya bayrağı ve Orak-Çekiçli Sovyet bayrağı. Bu sembolizm aslında Putin’i tarif ediyor. Stalin’in adını anmadan Putin o zamanların hasretini çektiğini çeşitli vesilelerle ifade etmiştir. Rusya uzmanı Amerikalı diplomat George Kennan, Rusya’nın daima yabancı korkusu duyduğuna işaret etmişti. Bugün de devam ediyor. Kilise rejimin aletidir. Vatanseverlik ön plandadır. Vatan için ölmek şereftir. Okullara vatanseverlik dersi dahi konmuştur. Militarizm ve otoriterlik elzemdir. Otoriteye tehdit teşkil edecek fikirler yasaktır. Putin’e göre Batı zaten moral çöküntü içindedir. “Emperyal” Rusya’nın ana unsurlarının tamamı Putin devrinde geri gelmiştir.
“Hindistan fakir bir ülke ama teknolojik olarak ne kadar ileride olduğunu gösterdi”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “Prighozin’in ölmesinin Wagner’in hareketli olduğu Afrika ülkelerinde bir etkisi olabilir”, “BRICS’in farklı bir G-7 olma ihtimali var”, “Hindistan fakir bir ülke ama teknolojik olarak ne kadar ileride olduğunu gösterdi”, “Herson ile Zonguldak arasında tahıl hattı oluşturulması ilhakın kabulü anlamına gelir”, “Nijer’deki Fransız sefaretinin basılıp basılmayacağını göreceğiz.”
“Ukrayna savaşına 2024’te de devam edecek gibi görünüyor”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor'da bu hafta: “Macaristan ile bizim ortak noktalarımızdan biri İsveç’in üyeliği konusu. Biz Macarlara, Macarlar bize bakıyor. Herhalde bu da görüşülmüştür”, “Kıbrıs’taki gerginliğin büyüyeceğini sanmıyorum”, “Afrika’da Batı ve demokrasi yanlısı ülkelerin oluşturduğu ECOWAS, Nijer’e askeri harekat yapmakla tehdit ediyor”, “Ukrayna’ya F-16 uçaklarının verilmesi savaşın 2024’te de devam edeceğinin öngörüldüğünü gösteriyor”, “Eğer anayasayı ihlalden yargılanan Trump seçime girebilir ve seçilirse elini anayasanın üzerine koyup onu koruyacağına dair yemin edecek.”
Troçki’nin Büyükada’daki harabe köşkünün restorasyonu için finansman aranıyor
20 Ağustos 1940 yılında Stalin’in adamları tarafından Meksika’da bir suikastla öldürülen Troçki için suikastın 80’inci yılında 1929-1933 arasında yaşadığı Büyükada’da konferans düzenlendi. Konferansın ana gündemlerinden biri Troçki’nin Büyükada’da yaşadığı ve şimdi harabeye dönen köşkün akıbetiydi. Konferansta konuşan Amerikalı Troçki uzmanları David North ile Eric London’ın evin bir Troçki araştırmaları merkezi olmasını önerdi. Bir işadamına ait olan, harabe haldeki binanın restorasyonu için finansman aranıyor. Adalar Belediye Başkanı Erdem Gül gerekli izinler için yardımcı olacağını açıkladı. Finansman bulunursa belki Ada’daki Taş Mektep’i fevkalade restore eden İBB bu tarihi binayı da restore eder.
Neymar’a 100 milyon dolar, Ronaldo’ya şu kadar, Benzama’ya bu kadar …
Diplomasi alanında son zamanlarda adını duyuran Suudi Arabistan bir süredir futbol piyasasını da sarsıyor. Futbol kulübü satın almanın dışında inanılmaz rakamlarla şöhretli futbolcuları Suudi Arabistan’a getiriyor. Mesela Neymar senede 160 milyon dolar alacakmış. Kullanması için emrine özel jet verilecekmiş. Bilinen tek şey Suudi parasının futbol piyasasını darmadağın ettiği.
Kafkaslarda Hindistan-Pakistan rekabeti
Sanki Keşmir mücadelesinin devamı gibi Hint-Pakistan rekabeti Kafkaslara taşındı. Türkiye’den sonra Azerbaycan bağımsızlığını Pakistan da tanıdı. İkinci Karabağ harbinde Pakistan, Azerbaycan’a taktik danışmalarda bulunmuştu, şimdi de Çin-Pakistan üretimi olan JF-17 savaş jetlerini satmaya hazırlanıyor. Bunun karşılığında Hindistan ile Ermenistan ile ilişkileri ilerletiyor. Hindistan Ermenistan’a 245 milyon dolar değerinde topçu silahları, anti tank roketleri ve mühimmat sattı. Ermenistan da Delhi’de bir askeri ataşelik açtı. Ermenistan, özellikle Rusya Ukrayna ile uğraşırken Hint yardımına ihtiyaç duyabilir.
“Ukrayna’daki savaşta 2. Dünya Harbi’ni andıran bir durum var”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor'da bu hafta: "Ukrayna'da görebildiğimiz kadarıyla kara harbinde iki tarafta da büyük bir ilerleme yok. 2. Dünya Harbi'ni andıran bir durum var", "Tahıl meselesinde son durum nedir bilemiyoruz. Rusya'nın anlaşmadan çekilme sebebi 'Siz sadece Ukrayna tahılını yolluyorsunuz, Rus tahılını yollamıyorsunuz' demesiydi", "Harbin en yeni tarafı İHA'lar. İki taraf da kullanıyor ama bilhassa Ukrayna kullanıyor", "Nijer'de dün akşam bir umut doğmuştu. Nijeryalı dini liderler cuntayla görüştü ve cunta diplomatik çözüme kapıyı açar göründü. Ancak arkasından eski cumhurbaşkanının vatana ihanetten mahkemeye gönderileceğini açıkladı."
Limni Adası’na Amerikan üssü fikri ile Tevfik Rüştü Aras arasında nasıl bir ilişki var?
Bir gazetemizde ABD’nin Yunanistan’ın Limni adasında askeri üs kurmak istediği haberi çıktı. Tabii hemen dikkatler Yunan adalarının “askerden arındırılmıştır” statüsüne çevrildi. Peki, Limni adasının statüsü ne? Meselenin zamanın Dışişleri Bakanı Tevfik Rüştü Aras ve Monterux Anlaşması’nın imzasından sonra 1936 yılında Meclis’te yaptığı konuşmayla ne ilgisi var?
“Ukrayna savaşı Rusya içine taşıyor, demek ki kapasitesi artıyor”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor'da bu hafta: "Ukrayna eskiden kendi işgal edilen topraklarında savaşıyordu. Şimdi bu savaşı Rusya'nın içine taşıyor. Demek ki Ukrayna'nın kapasitesi artıyor", "Rusya tahıl anlaşmasından çekildi. Pazarlık etmek istiyor. Pazarlık konuları arasında tahılın taşınması ve Rus bankalarına uygulanan ambargo var", "Suudi Arabistan, uluslararası meselelerde ön plana çıkmaya devam ediyor. Nitekim Cidde'de bir Ukrayna'daki barışa hazırlık konferansı yapıldı."
Putin’in Türkiye’ye mesafesinin sebeplerinden biri enerji mi?
Haziran ayında Washington’da yapılan bir enerji toplantısında Türk Dışişleri Genel Müdür Vekili enerjide Rusya’ya bağımlılığımızı azaltmak istediğimizi belirtmiş. Tabii bu beyanat Rusya’nın gözünden kaçmamıştır. Rusya’nın hoşuna gitmediğini düşündüğüm bir başka gelişme de Kazakistan Hazar’daki deniz gücünü arttırmayı hedefliyor. Bu alanda Türk şirketleri ile sığ denizlerde çalışabilen gemi inşası konusunda anlaşmaya varmış. Son zamanlarda Putin, Türkiye’ye karşı mesafeli duruyor izlenimi veriyor. Bunu Ukrayna’nın NATO üyeliğini desteklememize, Azov’lu beş komutanın Ukrayna devlet başkanı ile gitmesine izin vermemize bağlamak mümkün. Ama yukarıda saymaya çalıştığım gelişmelerin etkisi var mı?
“Sisi’nin Rusya-Afrika Zirvesi sebebiyle Türkiye ziyaretini ertelemesi ilginç çünkü bu zirvenin tarihi çok önceden belliydi”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor | "Netanyahu kalp pili takıldığı için Türkiye’ye gelemedi, Sisi ise Rus-Afrika zirvesine katıldığı için gelmedi", "Rusya-Afrika Zirvesi önemli bir zirve oldu. Rusya’nın Afrika’da çok etkin olduğu anlaşıldı", "Çin de Afrika’da çok etkin. Özellikle yer altı kıymetli madenleri topluyor", "Afrika oturmadı… Güney Afrika hariç oturmadı. Devletler oturmuş devletler değil, adeta kabileler", "Otokrasiye ve sağa eğilim dünyada giderek artıyor", "İsveç’in NATO üyeliği konusunda Batı’da bir haber çıktı, bu haberde Türkiye ve Maceristan’ın dirsek temasında olduğu yazıldı."
Afrika’da Rus etkisi neden artıyor?
Eski sömürgeci devletlere hırs beslemeye devam eden ve başarısızlıklarını tamamen Batı’ya yükleyen Afrika halklarının Rusya’ya sempati beslemesi doğal. Üstelik Rusya henüz ulus devlet olamamış bazı ülkelere askeri yardım da yapıyor. Wagner grup özellikle Mali ve Merkezi Afrika Cumhuriyetinde aktif olmaya devam ediyor. Rusya’nın Afrika Zirvesi katılımcıları arasında Progozhin de vardı. Putin, Rusya-Afrika Zirvesi’nde Rusya tahıl anlaşmasının iptalinden doğan rahatsızlığı gidermek için ciddi ihtiyaç halinde olan 6 devlete tahıl hibe edeceğini açıkladı. Afrikalıların 23 milyar dolar borcunu da sildi. Ne yorum yapılırsa yapılsın, Batı’da bu zirve küçümsense de ilişkiler böyle gelişir.
100 yaşındaki Kissinger Çin’e neden gitti?
Kissinger Çin’de çok sıcak karşılandı. Başta Çin lideri hemen herkesi gördü. Ona Çin’in dostu dendi. Öyle ya 1971 yılında Nixon döneminde gizli seyahati sonunda Çin’le ilişkileri başlatan o idi. Bütün kapılar Kissinger’e açıldı. Kissinger da bir ABD-Çin çatışmasının felaket olacağını söyledi. Bir kısım analistler onu Biden yönetimi yolladı derken Beyaz Saray yalanladı ve sade vatandaş olarak gittiğini söyledi. Diğer bazı analistler egosu yüksek Kissinger’in unutulmamak için gittiğini ve de kurduğu danışmanlık şirketi vasıtasıyla bilgilerini müşterilerine satmak amacında olduğunu söylediler.
Lozan: 100 yıl sonra ayakta kalan tek anlaşma
Diplomaside taraflardan birisi tam zaferle çıktığını iddia ederse o antlaşma zaman içinde çöker. 1919 yılında Birinci Dünya harbi sonunda Almanya’ya getirilen ağır koşullar nedeniyle Hitler ve sonradan 2’nci Dünya Harbi çıktı. Lozan’da almak için ısrar edip alamadığımız yer Kerkük’tür. Onu da Adalet Divanı kararı ile kaybettik. Lozan Antlaşması 100 yıl sonra ayakta. Belki de ayakta kalan tek antlaşma. Maalesef kutlamayı bile çekişmeler nedeniyle bilemiyoruz. Yazık…
Rusya’da neler oluyor?
Ukrayna harbi ve Wagner’in başı Prigozhin isyanı Putin otoritesini bir ölçüde sarstı. Ama ölümcül bir darbe vurmadı. Nasıl FETÖ kalkışması Erdoğan’a darbe vurmadı ve aksine onu kuvvetlendirdi ise Wagner isyanı da Putin’i kuvvetlendirmiş olabilir. Putin’in Prigozhin’i karşısına alıp konuşması belki de bu güvenden geliyor. İşin ilginç yanı Putin siyasal rakibi Navalni’yi hapsettirmişken isyan eden Wagner’in başının B.Rusya’ya gitmesini kabullenmiştir. Acaba harbin gidişatından memnun olmayan bazı generaller ve halk arasında Progozhin’e sempati var mı?! Harbin gerekliliği ve yönetimi konusunda da askeri kanatta çatlaklar olduğu ortaya çıkmıştır. Wagner kalıntılarını temizlemek zaman alabilir.
ABD Çin’i çevreliyor, Çin ABD gibi davranıyor
Son zamanlarda ABD Dışişleri Bakanı, Hazine Bakanı Çin’e gittiler. Biden’ın iklim değişikliği konusunda Özel Temsilcisi John Kerry de Çin’de. Nasıl tek adamlar ikinci adamdan hoşlanmazlarsa ABD de rakip istemiyor. İkinci Dünya Harbinden sonra ABD Sovyetler Birliğini nasıl çevrelemişse (containment) şimdi de Çin’e aynı şeyi uygulamaya çalışıyor. Çin ise bir bakıma İkinci Dünya Harbinden sonra ABD’nin yaptığı hatalara benzer hatalar yapıyor. Elindeki önemli miktardaki para dolayısıyla birçok ülkede yatırım yaparken bu ülkeleri aşırı borçlandırıyor ve şikayetlere, olumsuzluklara neden oluyor. Çin yakın geçmişte kendisini gelişmekte olan ülkeler sınıfına dahil ettiğinde daha “sempatik” görünüyordu. Artık bu sınıfta olmaktan vazgeçti!
Kemal Bey
Sayın Kılıçdaroğlu önemli işler başardı. Çok çalıştı. Ama kazanamadı. Kazanamaması konusunda şöyle yapsaydı, böyle yapsaydı tartışmaları yapılıyor. Kazanamamasının esas nedeni Kemal Beyin Alevi olması. Türkiye maalesef Alevi Cumhurbaşkanına hazır değil. Bu eşiği aşmakla Türkiye kazanırdı. Benzer bir sıkıntı 1960 seçiminde ABD’de yaşandı. Protestanlar Katolik Kennedy konusunda endişeli idi. Kennedy Protestan din adamlarına bir konuşma yaptı. Endişelerinizi anlıyorum ama bir yasa önüme geldiğinde ABD Başkanı olarak hareket edeceğim, Katolik olarak değil dedi. Çok ufak farkla seçildi. 2020 yılında Biden’in Katolik olmasının sözü bile edilmedi. Kemal Beye kaptan olarak düşen önemli bir görev var. Şimdiden yerel seçimler sonra liderlikten ayrılacağını açıklaması. Şu sırada noktayı koyarsa büyür. Israr ederse yara almaya devam eder. Parti de yara alır.
Aslan Milliyetçilik
1956 yılında gezme amaçlı Ada’ya gelirken vapurda “vatandaş Türkçe konuş, konuşmayanı uyar” kampanyasını talebe birliği başlatmıştı. Hedef Lozan Antlaşmasında hakları tanınan Ermeni, Rum ve Musevi vatandaşlarımızdı. O tarihte herhalde Kürt bilinmiyordu ! Bu hatıra beni geriye götürdü.
Ege’de karasularının genişliği 3 mil olmalıdır
Lozan’dan sonra Ege’de 3 mil olarak belirlenen karasuları sınırına Yunanlar, 13 sene riayet etmiştir. Montreux Antlaşmasının 1936 yılında imzalanmasından sonra Yunanistan karasularını 6 mile çıkarmıştır. Biz Yunanistan’a o tarihte 3 mile geri dönmesi için baskı yapacağımıza, aksine yıllar sonra biz de 1964 yılında karasularını 6 mile çıkardık. Burada ciddi bir sıkıntı var. Egede Türk-Yunan sorunları hal edilecekse ilk iş karasularının tekrar 3 mile döndürülmesidir. Hele hele Yunanistan 12 mili aklına getirmemelidir. Karadeniz’de Türkiye’nin karasularını 12 mile çıkarması örnek teşkil edemez. Karadeniz buna müsaittir. İyon denizinde de Yunan karasuları 12 mildir. Durum buna imkan veriyor.