Yerel seçimlerde alınan kötü sonuçların ardından faturanın yeni ekonomi ekibine kesilip kesilmeyeceği merak konusu oldu. Erdoğan balkon konuşmasında “Orta Vadeli Program ve 12. Kalkınma Planımızı bugüne kadar kararlılıkla uyguladık. Ülkemize, milletimize ve gelecek nesillere bedel ödetecek popülist adımlardan uzak durduk” dedi. Mehmet Şimşek rasyonel politikalarda kararlılık mesajı verdi: “Eylül 2023’te açıkladığımız Orta Vadeli Programımızı (OVP) güçlendirerek kararlılıkla uygulamaya devam edeceğiz.” Eski TCMB Başekonomisti Prof. Dr. Ali Hakan Kara: “Ekonomide U dönüşü beklemiyorum ama enflasyonla mücadele sulandırılabilir.”
Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor: “Erdoğan’ı yenilmez gören Avrupalılar şimdi onun da yenilebileceğini gördü. Şimdiye kadar Türkiye’ye gelen yabancı devlet adamları ana muhalefet partisini ziyaret etmiyorlardı. Ama bundan böyle CHP ile özellikle Avrupa’daki sosyal demokratlar ile bir bağ kurulacak. Türkiye’ye yatırım yapacaklarsa bunu bu belediyeler üzerinden yapacaklar diye düşünüyorum.”
Halil Berktay, Serbestiyet'te başladığı 'Solun Kültür Serüveni' dizisinin ikinci bölümünde 'kültür' meselesini yorumluyor: "Kültüre salt bir iktidar alanı olarak bakmak, doğru mu acaba? Cumhurbaşkanı Erdoğan böyle görüyor olabilir, kültürel iktidar olamadıklarından yakındığına göre. AK Parti, yönetimi, bu alanı ele geçirmeye yönelik çeşitli politikalar izliyor da olabilir (Osmanlı nostaljisi ve dinî-millî değerler satürasyonuyla). Ama sırf bunlar kültürel alandaki değişimi açıklayabilir mi? Sırf bunları reddetmek, yeni bir kültürün inşasına katkıda bulunabilir mi? Negatif değil pozitif bir yaratıcılık, herhalde başka ve daha tarihsel-realist bir vizyonu gerektiriyor."
Nakşi İsmailağa tarikatı Mahmud Ustaosmanoğlu’nun vefatı sonrası ikiye bölündü. Yeni şeyh Hasan Kılıç'ın temsil ettiği İsmailağa Vakfı itaatsizlik ve fitne çıkarttığı gerekçesiyle Cübbeli Ahmet’i tarikattan attı. Bölünmenin odağında ise rabıta ritüeli yer alıyor.
Ali Bayramoğlu’yla Bugünler: “Leyla Zana’nın çıkışları HDP’nin fazla muhalefetle iç içe geçmiş siyasetine bir geç kalmış itirazdır. Dolayısıyla ben buradaki esas tutumun biraz daha bağımsız olmak olduğunu söyleyebilirim. AK Parti’ye baktığımızda o da DEM’e yüklenmekle birlikte bunu çok aşırıya götürmüyor. Nitekim son İstanbul mitinginde Erdoğan bu meseleyi çok dile getirmedi. Bunun da bir anlaşmadan çok bir temkinli hareket olduğunu söylemek mümkün. Kürt hareketinin Erdoğan’ın dört yıl daha iktidarda kalacağını varsaydığını düşünüyorum. Şu anda bütün kapılar kapalı olmakla birlikte 1 Nisan’dan itibaren çeşitli imkanlar, konjonktürdeki bazı değişiklikler, Suriye’de olabilecek bazı hadiseler kimi kapıları açabilir, aralayabilir. Bu sebeple AK Parti’ye destek vermeden ama onunla ipleri de koparmadan bu ilişkiyi sürdürüyorlar.”