Yazarlar

Zehirci, Fındık ve İğneci Amca

Zulmü, eziyeti, perişanlığı, hatta idamı, infazı, ölümü bazı insanlara müstahak görebilen zihniyet, “köpekleri uyutma yasası” gibi örneklerde de işliyor. İtlaf kararındaki “gereklilik”, “Bizim dünyamıza zarar verdikleri için hak ediyorlar” hükmüne değiyor bir şekilde. Ve yasa metninden “adı” çıkarılsa da köpeklere yönelik yaygın “öta-nazileme hakkı”nı kendilerinde görüyorlar. O an geldiğinde köpeciklerin şifacısı, “iğneci amcası, teyzesi” de “zehirci” artık.

Hayvanları koruma kanununda önerilen değişiklikler neden çözüm değil?

Teklifte öngörülen ötenazi şartlarının uygulamada kötüye kullanılmaması ve söz konusu hassas dengenin bozulmaması için etkili bir denetim ve caydırıcı cezaları esas alan bir sistem kurulmuyor. Toplum sağlığı ve güvenliği ile hayvanların yaşamını ilgilendiren böyle hassas bir konuda yetersiz bir kanun teklifinin oldu bittiye getirilerek Meclis’ten geçirilmesini doğru bulmuyorum. Bu sebeple de kanun teklifine ret oyu vereceğim.

Gebertmek, katletmek, öldürmek, itlaf etmek, uyutmak, ötanazi…

“Sokak köpeklerinin öldürülmesine karşıyım” diyenler, “itperest” ilân ediliyor. Çünkü köpek deyince aklımıza ilk gelen sözcüklerden biri “sadakat” iken “it” deyince eşdizim “dalaş”a doğru kayıyor. Üstüne bir de “perest” eklenince, neredeyse meczup insanları canlandırıyoruz kafamızda. “Herhangi bir grubun ya da canlının yaşama hakkını savunmak için ona tapmamız mı gerekiyor?” diye sormayı yasaklıyor kutuplaşmak. İnsan hayatına duyarsız olmakla suçlanmak an meselesi.

Maliyeci zihniyetiyle iktisadi kalkınma olamaz

Sıcaklar arttıkça susuzluğum da artıyor sanki ve ardından yeni bir Şevket Süreyya kitabı geliyor: Menderes’in Dramı. Görünen o ki Menderes, uzun yıllar her halk çocuğu gibi ülkenin sorunlarına kayıtsız kalamamakta ve içten gelen bir duyguyla kendini en yüksek mevkilere hazırlamaktadır. O gün geldiğinde ise, esas olan milletin vekili veya mebusu değil mümessili olabilmektir: “Çünkü milletin gerçek mümessili demek, hele bizimki gibi okuryazar nispetinin düşük olduğu ülkelerde, nihayet, milletin istek ve ihtiyaçlarını sezerek, onlara sözcü olabilen demektir. Hatta bu ihtiyaçlar, millet tarafından açığa vurulmamış olsa bile.”
- Advertisement -

Halide Edip, ABD Kongresi’ni görseydi?

Bazıları için kabulü zor olabilir ama bugün Türkiye’de modernliği ya da demokratik değerleri Batı’ya referansla savunmak artık hiç ikna edici değil. Tam aksine modernleşmeci ajandayı, demokratik değerleri, liberal değerleri savunmakla Batıcılık arasındaki mesafenin açılması gerekiyor. “İkinci el Avrupalılığa” mesafe koymuş Halide Edip, iyi bir referans kaynağı olabilir

En Son Çıkanlar