Yazarlar

Yankee, come home: Nobel Barış Ödülü, Venezuela’ya değil savaşa mı verildi?

Trump’ın hayalleri suya düştü, Nobel Barış Ödülü’nü kazanamadı. Fakat ödülü kazanan Venezuelalı muhalif lider María Corina Machado ilk iş olarak Trump’ı aradı, ödülü Trump’a atfetti. Aslında Nobel’i Trumpizm kazandı. Zira Machado’nun amacı ülkesine demokrasiyi Amerikan postalıyla getirmek ve petrol kaynaklarını Amerikan şirketlerine vererek Trump’ın kalbini kazanmak. Machado’ya “cadı” diyen otokrat sosyalist Maduro’nun ise pek bir farkı yok. O da koltuk için ülkesini yabancılara, hatta Trump’a peşkeş çekmenin derdinde. Nobel’in gerçek sahibi Venezeula halkının cesur demokrasi mücadelesi olmalıydı. Ne Machado vatansever, ne de Maduro solcu, olan Venezuela’ya olacak gibi duruyor.

Fener Rum Okulu yaşatılsın, otel olmasın

Fener Lisesi özel bir kurum değil. Kimlerin inşasında yer alan bu kurumlar ve bu kamusal alan kavramı klasik Osmanlı da değil. Modernleşme sürecinin siyasal bir projesi. İmparatorluğun ulus-devletler kurulurken hayatta kalma çabalarının, modernleşme biçiminin örnekleri. Bu tür bir mirasın dünyada başka bir örneği yok. Bu kurumların her biri çok milletli, eşit vatandaşlıkçı modern bir devlet sistemin mimarisinin bir parçası. Tıpkı yapının mimari üretimi, tasarımı gibi. Buna karşılık Türkiye Cumhuriyeti neo-klasik dünyadan kopamadığı için hala kendisini bu sistemin yalnızca bir kompartımanı gibi algılıyor. Yani diğerlerini, Hıristiyanları dışlıyor, ötekileştiriyor. Oysa bu topluluklar gibi okullarının, yapılarının yalnızca geçmişin kalıntıları olarak değil, farklı bir kamusallığın biçimleri olarak tanınması, Türkiye Cumhuriyeti'nin de sekülerleşmesini sağlayabilir.

İran neden zirvede yoktu?

Trump ise pazartesi İsrail Meclisi’nde yaptığı konuşmada, ABD’nin Tahran ne zaman isterse İran’la anlaşmaya hazır olduğunu söyledi. İran’a dostluk ve işbirliği eli uzatacağından da söz etti. İran’daki son analizler, İran’ın artık bölgenin yeni gerçeklerine uyum sağlaması gerektiğini belirtiyor. Reformcu yorumcu Amir Hüseyin Musalla, İran’ın Şarm el Şeyh’e gitmeyişini, bir fırsatın kaçırılması olarak nitelendirerek; böyle tercihlerin, İran’ı bölgesel güç paylaşımından soyutlayıcı etki yaptığını söylüyor.

Bir Amerikan şaklabanlığı; Ateşkes

Ateşkesin Gazzeliler açısından hayati bir önemi vardır. Bir ihtimal bir süre daha yaşamaya devam edebilecekler. Karınları doyacak ve hayatlarına devam etmeye çalışacaklar. Tek meseleleri hayatta kalabilmek olan bu insanlar için ateşkesin anlamı hayattır. Ve hayat, kaybedilecek bir koşuldaysa kendisini yegâne mesele olarak dayatır. Fakat ateşkesin Gazzeliler için anlamı, katliamın faili olan Amerika’nın şaklabanlarının aymaz bir şekilde izlenmesine ve dahası alkışlanmasına yol açmamalıdır.
- Advertisement -

Şarm el-Şeyh’te Trump barışın kartalı mı?

İsrail, ABD’nin silahları ve askeri desteğiyle Ortadoğu’yu yerle yeksan etti. Aynı Amerika, sanki bunları yapan başkasıymış gibi, Filistin’de “barışın kartalı” rolünü üstlendi. Zafer şarkıları söyleyen Trump büyük bir gösteri yapıyordu. Şarm el-Şeyh’teki o gecenin manzarası ayrı bir analize muhtaç. Filistin-Gazze katliamında yenilen, o halktan çok, insanlığın yılların birikimiyle oluşturmaya çalıştığı adalet düzeniydi.

En Son Çıkanlar