ABD Dışişleri Bakanı Rubio, İsrail lobisinin hedef gösterdiği Rümeysa Öztürk’ün vizesini iptal ettiğini doğruladı: “Bunu her gün yapıyoruz. Bu delilerden birini her bulduğumda, vizelerini iptal ediyorum. İptal edilen vizelerin toplam sayısı şu anda 300'den fazla olabilir.”
RTÜK, Saraçhane protestolarıyla ilgili yayınlar nedeniyle muhalif kanallara ceza verdi. Sözcü TV’ye “halkı kin ve düşmanlığa teşvik ettiği” iddiasıyla 10 gün yayın durdurma cezası verildi. Fatih Altaylı’nın Youtube kanalı ile Flu TV Youtube kanallarına 72 saat içerisinde lisans almadıkları takdirde erişim yasağı getirme kararı aldı.
CHP’nin boykot listesine medya kurumu olan şirketler dışında giren iki marka tartışılıyor: Ülker ile Espressolab. Ülker, son olarak İBB ile birlikte, Ahmet Güneştekin’in “Kayıp Alfabe” sergisinin ana sponsoruydu. İBB’nin billboardlarında halen İBB ve Ülker ailesine ait Yıldız Holding’in logosunun yer aldığı afişler asılı. Sergi öncesi İmamoğlu ile Murat Ülker de biraraya gelmişti. Espressolab ise geçen ay CHP’li Beyoğlu Belediyesi ile birlikte “Espressolab Sahipsiz Hayvan Bakımevi” açılışı yaptı. Açılışta Espressolab sahibi Emre Kocadağ, Beyoğlu Belediye Başkanı İnan Güney ve İBB Genel Sekreter Yardımcısı Erdal Celal Aksoy kurdeleyi beraber kesmişti.
Saraçhane’de CHP’liler artarda otobüse çıkıp konuşmalar yapıyor ardından da şarkılar çalınıyor. Bozdoğan Kemeri’nde ise durum tamamen bambaşkaydı. Resmen eylem içinde eylem vardı. Bozdoğan Kemeri önündeki çoğunluk milliyetçi ve sosyalist üniversite ve liseli gençlerden oluşuyordu. Türk bayrakları, devrimci yumruklar, bozkurt işaretleri beraber havaya kalkıyor, “Apo p..tir p... kalacak” sloganını “Kurtuluş yok tek başına, Ya hep beraber ya hiç birimiz” izliyordu.
Olan, siyasi iktidarın yargı gücünü tekeline alarak, siyasi rakiplerini siyasi amaçlarla tasfiye etmesidir ve demokrasiden çıkışın ve otokratikleşmenin son kavşağıdır. Darbe ve bedel çok büyüktür: Büyükşehir dahil CHP’nin İstanbul’da 7 belediye başkanı görevden alındı. 4’ü hapiste. Keyfilik ve otoriterlik istikametinde iktidar çıta yükseltti, demokratik ar sınırını aştı, içte ve dışta tüm tepkilere rağmen istediğini yaptı. Ülkede yasallık fikri boğulmaya, hatta sandık fikri bile (en azından tasavvurlarda) tehlikeye girmeye başladı.