PKK’nın fesih kongresini yaptığını duyurmasından sonra ilk açıklama DEM Parti’den geldi: “Bugün Türkiye yakın tarihinin en önemli, en kritik eşiklerinden birine dair tarihi bir tanıklık içindeyiz. PKK’nin tarihi kongre kararlarıyla birlikte elli yıllık çatışmadan barış ufkuna bir adım daha yaklaşmış oluyoruz. Bu adım, kadim topraklarımızın bağrında asırlardır özlemi çekilen barışın ve demokratik siyasetin yeniden filizlenmesinin ve gelişmesinin bir adımıdır.”
Özgür Özel, ABD'de Filistin'e destek verdiği gerekçesiyle tutuklan Rümeysa Öztürk'ün serbest bırakılması sonrası bir açıklama paylaştı: "Trump isteyince Rahip Brunson’u bir gecede gönderen Erdoğan, kendi vatandaşının özgürlüğünü talep edemedi. Biliyoruz ki, Erdoğan’ı Rümeysa’ya susturan güç; KKTC’nin yok sayılmasına da Trump’ın Gazze’yi boşaltma planına da sessiz bırakmaktadır. Bu suskunluk teslimiyettir!"
Bahçeli’nin çıkışlarına ve süreçte atılan adımlara dudak büken, ‘dış gelişmeler bunu mecbur kıldı’ diyerek küçümsemeye, ‘Erdoğan’ı yeniden seçtirmek için yapıyorlar’ diyerek süreci akamete uğratmaya çalışanların; betona çakılmış kazık gibi aynı yerde durmaya devam etmeleri, yıllardır toplumu paramparça eden Kürt sorununun nasıl çözüleceğine dair en ufak bir katkılarının olmaması tesadüf değil. Kendi gettolarında o kadar mutlu ve ‘haklılar’ ki kafalarını dışarı çıkartıp dünyada neler olup bittiğini anlamaya çalışmak onlara zül geliyor. TBMM Başkan Vekili Sırrı Süreyya Önder’in tabutuna sarılı bayrağı bile ‘’AKP Kürt oylarını almak istiyor’’ sığlığından öte yorumlayamıyorlar. Kendileri gibi olmayan birinin ne söylediğini, ne hissettiğini, neler yaşadığını anlamaya empati yapmaya tenezzül bile etmiyorlar.
‘Türkiye Müslümanları,’ Müslüman kelimesinin kapsama alanını daraltan insanların düşündüğünden çok daha fazla. Onlar her yerde ve dolayısıyla Müslümanlığı hiçbir parti temsil etmiyor. Bilakis her partinin içinde dinin müntesipleri ve sevenleri var. Durum buyken, dini belli bir siyasetin güdümüne sokan, dahası bir siyasî partiye taraftarlık üzerinden ‘Müslümanlık’ ölçen tutumlar topluma, insana, ama özellikle dine karşı bir kötülük niteliğini taşıyor.